Up thing Çeviri Türkçe
9,075 parallel translation
Great. Just a little follow-up thing.
Sadece normal şeyler.
Next thing I know, I wake up, no sheets, Vaseline everywhere.
Sonrasında ise hatırladığım tek şey uyandığım ve etrafta vazelin olduğuydu.
And the thing about us is we feel good things way up here but we feel bad things way, way, way down there.
İkimizin durumu şöyle aslında iyi hissedersek işler iyi gidiyor ama kötü hissedersek her şey kötüye gidiyor.
Screwed up a good thing because I was afraid my past was gonna get in the way.
Geçmişimden korktuğum için iyi bir şeyi mahvetmişimdir hep.
You could say the wrong thing and wind up incriminating yourself.
Kendini durduk yere suçlu duruma düşürecek bir şey söyleyebilirsin.
We just got here. The only thing we're doing is taking off our jackets, heating up a frozen pizza, and if you calm down, we might even offer you a slice.
Yapacağımız tek şey ceketlerimizi çıkarmak donmuş pizzayı ısıtmak ve eğer sakin olursan sana bir dilim vermeyi bile düşünebiliriz.
Listen, if you meant the whole 24 / 7 thing, I'd, um, I'd really like you to take a drive up to the cabin where Mike is staying.
Dinle, eğer 24 / 7 konusunda ciddiysen Mike'ın kaldığı kulübeye beni götürmeni istiyorum.
There's a thing up there. I can't talk right now.
Şimdi konuşamam.
Tell me how you set this thing up and the state's attorney will thank you by giving you a life sentence with possibility.
Bana bunları nasıl düzenlediğini anlat eyalet avukatıda sana bir iyilik olarak ömür boyu hapis cezası versin.
She'd already be dead, but you stepped up, and you did the right thing.
O çoktan ölmüş olurdu, fakat sen çıktın, ve doğru şeyi yaptın.
Man, I've been talking that thing up.
Onun tanıtımını yaptım.
I don't think people will be able to open up if there's a stranger around. Besides, don't... don't you and Ms. McMartin have a thing tonight?
Ayrıca senin bu gece... bayan McMartin ile yapacak işin yok mu?
Okay, so listen, I'm not really great at this kind of thing, so I'm just gonna blurt it out. I think that you were interested in more than just our program today. Oh, you picked up on that?
Baksana bu tarz şeylerde pek iyi değilimdir.
[sighs] I mean, the last thing a guy like me needs is an all-knowing supercomputer up my ass.
Yani, benim gibi bir adamın ihtiyaç duyduğu en son şey süper bir bilgisayarın götümün üstünde dolaşmasıdır.
When I wake up, the first thing...
Uyandığımda ilk gördüğüm şey...
You know, I think we could build up a brace on this thing.
Bunun üstüne dayanak inşa edebiliriz bence.
Alan, you showing up here is the second best thing that's happened to me today.
Alan, buraya gelmen bugün başıma gelen en iyi ikinci şey.
- If it opens up twice, it's sadness. ♫ Because that's the right thing ♫
Eğer iki kez açarsan, bu üzüntü.
Next thing I know, I wake up looking like Bieber.
Sonra bildiğim tek şey Bieber'a benzer biri olarak uyandığım.
- Poor thing just threw up.
- Zavallıcık sadece kustu.
You are the most important thing in my life, and I keep screwing it up.
Sen hayatımdaki en önemli şeysin ve ben bunu bok edip duruyorum.
Show up at your first inter-agency drill and mess the whole thing up.
İlk defa kuruluşlar arası tatbikata katılıyorsunuz ve her şeyi berbat ediyorsunuz.
Oh, wait a minute, have I got to get up that bloody thing? I have.
Bir dakika şunun üstünden mi geçmem gerekiyor?
This thing blows up in our faces, our lives are gonna get even more complicated.
Eğer bu şey elimizde patlarsa hayatlarımız daha da karışık bir hâl alacak.
Well, the only thing I can think of is that somehow the serum speeds up the brain's processing- - you know, its, uh... its reflexes.
Nasıl olduğunu düşünebileceğimiz tek şey serum beyin fonksiyonlarını hızlandırıyor- - Bilirsin işte refleks.
Just spread the napalm around, spark that thing up and go to town.
Napalm bombalarını yay, ateşle, ve kaç.
I ran and I ran and then... the next thing I knew, I woke up in the hospital.
Sadece koştum. Sonra hastanede uyandım.
He's too wrapped up in this thing emotionally.
Duygusal olarak kendini kaptırdı.
if she farts in that thing, does it blow up like a balloon?
Kadın o kıyafetin içerisinde osurursa, osuruk balon gibi patlar mı?
Seriously, you told him to hang that thing up?
Gerçekten, ona bunu asmasını senmi söyledin?
Got to be up early for... what's a thing?
Yarın ki şey için erken kalkmalıyım... Ne için?
Dean Munsch covered the whole thing up.
Dekan Munsch her şeyin üstünü örtmüş.
So you can call up as many TSA agents as you like, but they're not gonna be saying a thing.
Yani istediğin kadar UGİ Ajanı'nı arayabilirsin ama hiçbiri konuşmayacak.
I don't know what it's like where you're from, son, but you take a handful of actors, dress them up like Islamic terrorists, and drive them into the middle of small-town America, I can assure you of one thing and one thing only.
Sen nerelisin bilemiyorum evlat ama bir grup oyuncuyu Müslüman teröristler gibi giydirip küçük bir Orta Amerika kasabasına gönderirsek sizi temin edebileceğim tek bir şey var.
We all jump up and down at the same time To unjam this stupid thing,
Bu aptalca şeyi takıldığı yerden kurtarmak için aynı anda zıplayalım.
Shut up, because here's the thing- -
- Susun çünkü işte asıl mesele.
You set this whole thing up? You had me shot?
Bunları sen mi ayarladın?
Your husband's noticing another woman, there's only one thing to do- - step up your game.
Kocanızın dikkatini başka bir kadın çektiyse, yapılacak tek şey vardır. Taktiklerinizi geliştireceksiniz.
This little dude- - he's the one thing in my life that I cannot mess up.
Bu ufaklık hayatımda, elime yüzüme bulaştıramayacağım tek şey.
But Andy's a good guy, just like Phil, and years from now, you might look back on this and think, "The best thing that could've happened... was that dipstick knocking up my daughter."
Ama Andy iyi bir çocuk, tıpkı Phil gibi. Seneler sonra bugüne dönüp baktığında şöyle diyeceksin : "O şapşalın kızımı hamile bırakması başına gelebilecek en iyi şeymiş."
It's the best thing I can do to make up for the things that I have done that I'm not proud of.
Gurur duymadığım eylemlerimi telafi edebilmem için yapabileceğim en iyi şey bu.
Oh, yeah, it's 4am and I couldn't sleep, so I finally looked up this thing on the internet and you do not have to stay there, it's a different country.
- Evet, sabah dört ve uyku tutmadı o yüzden sonunda internette şu şeye baktım ve orada kalamazsın, bambaşka bir ülke.
I admit I was blinded by rage, but since the only thing you respond to is fear and intimidation, I sank to your level because you're still preventing my child from growing up in a world that knows who Daniel truly was.
Kabul ediyorum öfkeden kör oldum, ama senin verdiğin karşılıklar korku ve sindirme olduğundan beri, senin seviyene indim çünkü hala çocuğumun Daniel'ın gerçekte nasıl biri olduğunu bilmeyen bir dünyada büyümesine neden oluyorsun.
I Alan'd this whole thing up.
Her şeyi Alan'ladım.
This thing isn't in any shape to blow up anything.
Bu şey hiçbir şeyi patlatacak halde değil.
Just find him, break up with him, and try not to mention the whole dying thing.
Onu bul, ondan ayrıl ve ölüm konusunu açmamaya çalış.
I suppose I could dig up a suit if that could, somehow, make this boss striking his employee thing go away.
Sanırım bir şekilde takım elbise bulabilirim eğer patron çalışanına vurdu olay unutulursa.
The key thing is if the stock goes up, which we always hope it does, then the golden handcuffs are dramatically increased, which is what I was hoping would happen.
Önemli olan şey, hisse senetleri yükselirse ki her zaman onu umuyoruz altın kelepçe sayısı önemli ölçüde artıyor. Ben de böyle olmasını umut ediyordum.
And I thought deeply about this, and I ended up concluding that the worst thing that could possibly happen as we get big and we get a little more influence in the world, is if we change our core values and start letting it slide.
Bunu uzun uzun düşündüm ve olabilecek en kötü şeyin şirketimiz büyürken ve dünyayı biraz daha etkilerken çekirdek değerlerimizi değiştirmemiz ve her şeyi boş vermeye başlamamız olacağı sonucuna vardım.
Think I spent ten years serving her lunch without picking up a thing or two?
10 yıl boyunca ona yemek servisi yapınca bir şeyler kapıyorsun.
What we're up against only understands one thing.
Sadece tek bir şeyden anlayan bir güçle karşı karşıyayız.
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things change 215
things will get better 22
things fall apart 17
things like 24
things will change 18
things to do 42
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things change 215
things will get better 22
things fall apart 17
things like 24
things will change 18
things to do 42