English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ W ] / What's more

What's more Çeviri Türkçe

4,833 parallel translation
What is it they say, it's much more disheartening to have to steal than be stolen from?
Ne derler, Çalmak zorunda kalmak, çalınmaktan çok daha fazla üzücüdür.
What's to stop you from altering the terms of the deal after the fact to see it suit a more favored party?
Şartları desteklediğin tarafın lehine değiştirmeyeceğini nereden bileceğiz?
All the more reason to open your mouth and let someone know what's going on in there.
Anlatman için bir neden daha, birinin senin içinde ne olduğunu öğrenmesine izin ver.
One more leak out of Poland and rest assured what happens to you will not be pleasant.
Bir daha Polonya'dan bilgi sızarsa senin için hoş şeyler olmayacağından emin olabilirsin.
You know what's more destructive than a nuclear bomb?
Nükleer bombadan bile daha yıkıcı ne var biliyor musun?
I don't do as much preaching as I used to, but the legacy program is more my focus now, the things like the State Policemen's Charity- - but... what did you want to talk about, son?
Eskisi kadar vaizlik yapmıyorum ama kalıt programımıza odaklanıyorum şu sıralar daha çok. Eyalet Polisleri Vakfı gibi şeyler - Sen ne hakkında konuşmak istemiştin, evlat?
If I were you, I'd be more worried about what he's going to do to you.
Yerinde olsam, sana ne yapacağı konusunda daha çok kafa yorardım.
Now, I don't know if that's what happened to your father, but it's more than likely.
Babana ne olduğunu tam olarak bilmiyorum ama büyük ihtimalle böyle.
You know what, you tell Tony... that I said you and him ain't gonna be friends no more... and that's final!
Bak, sen Tony'ye de ki bundan böyle arkadaş değilsiniz. O kadar!
What's more, there's evidence that Eta Carinae is being gravitationally tormented by an evil twin- - another massive star in orbit around it as close as Saturn is to the Sun.
Dahası, Eta Carinae'nın kötücül ikizi tarafından kütleçekimsel olarak işkence gördüğüne dair kanıtlar da vardır. Ona, Satürn'ün Güneş'e olan uzaklığı kadar mesafede bulunan ve yörüngesinde dönen bir diğer dev yıldızdır bu.
After five years, what's a few more minutes, Your Majesty?
Beş yılın ardından birkaç dakika nedir ki Majesteleri?
Yeah, she's just taking some time to figure out what she really wants to do, which I respect a lot more than some people who just pick some path right out of school because they need stability.
Evet, şu an sadece ne yapmak istediğine karar vermek için kendine biraz zaman tanıyor bende bir çok insanın aksine, O'na bu kararında... saygı duyuyorum.
What we're gonna do is we're gonna wait and then we're gonna follow... and when we reach a road that's in a better or more populated neighborhood... then we'll report it's location to the police.
Çıkmasını bekleyeceğiz, sonra peşine takılacağız. Sonra da daha kalabalık bir semte geçtiğinde polise ihbar edeceğiz. Şiddete meyilli biri.
As if what belongers need are more hotels.
Sanki yerlilerin yeni otellere ihtiyacı varmış gibi.
And, what's more, we all know who did it.
Üstelik hepimiz kimin yaptığını biliyoruz.
Looks a bit more disgusting, if that's what you're after.
Biraz iğrenç görünüyor,... eğer peşinde olduğun şey buysa.
The longer he's out there, the more likely it is he'll figure out what I've done, and I cannot afford that.
Dışarıda ne kadar dolanırsa, ne yaptığımı anlama şansı o kadar yükselir ve ben bunu göze alamam.
It seemed to us, towards the end of The Birthday Party, that it had very little to do with the music any more, and just people coming along to see what would happen at that particular gig, and, er... we were kind of getting some sort of joy out of disappointing everybody
Birthday Party'nin sonlarına doğru artık olayın müzikle pek alakası kalmadığını insanların konserde ne olacak diye gelmeye başladığını hissediyorduk. Sırtımız seyirciye dönük vaziyette çalarak herkesi hayal kırıklığına uğratmaktan bir tür keyif alıyorduk.
But what if there's more to it?
Peki ya bundan daha fazlası varsa?
Yeah. I don't know what's more surprising, the fact that she's coming over or you call it "our house."
Hangisinin daha şaşırtıcı olduğunu bilmiyorum onun gelmesi mi yoksa, "bize geliyor" demen mi.
And what's more..... I'm coming with you.
Ve dahası..... ben de seninle geliyorum.
It's more honest to say I don't know what happened.
Daha dürüst olarak söylemek gerekirse ne olduğunu bilmiyorum.
I... It's an office job, but it pays more than what you're earning now.
Ben... bu bir ofis işi, ama şimdi kazandığından daha fazla ödüyor.
And what can be more special than that there is no boundary...
Bundan daha da özel olabilecek şey, sınır olmaması...
To see what happens next, let's leave our distant ancestors of some 20,000 years ago to visit the more recent past during an intermission in the Ice Age.
Daha sonra olanları görmek için yaklaşık 20 bin yıl önceki uzak atalarımızı burada bırakalım ve daha yakın geçmişte Buzul Çağı'nın araya girdiği döneme gidelim.
Someone in their lives with more to say than, "What's for tea?"
Ağzından "çayın yanında ne var?" dan başka şeyler de çıkan birisi.
Well, I hope it's more once they know what my brother and I are all about.
Umarım daha çok kardeşimle hakkımda bildiklerinden dolayıdır.
They're just pixels and digits and bits of circuitry, and as... as our programme continues to advance and we roll out more bits of wiring so that more pixels and more digits can connect to more universities, it all gets to feel a bit technical, and also a bit overwhelming sometimes frankly, to someone like me when what it's all actually about is really very simple.
Sadece pikseller, sayılar ve minik devreler ve programımız ilerlemeyi sürdürdükçe kablolar döşemeye devam ettikçe daha fazla piksel ve sayılar daha fazla üniversiteleri bağlayabilecek biraz teknik konular gibi geliyor aynı zamanda biraz bunaltıcı dürüst olmak gerekirse, benim gibi birine...
Sources claim this purchase now gives McKay a controlling interest in the company, which means there's likely more to learn about what went on behind the scenes.
Kaynaklar bu satışın McKay'e şirkette söz sahibi olacağını iddia ediyor bu da işin arka perdesindekileri daha fazla öğreneceği anlamına geliyor.
NBC 4. Can you tell us a little bit more about what's happening down there, Raphael?
Orada neler olduğundan bahseder misin biraz, Raphael?
Sometimes, what's more important is not who you're siding with but who you're siding against.
Bazen önemli olan kimin yanında olduğun değildir. Kime karşı olduğundur.
What's few more weeks?
Bir kaç hafta daha ne ki?
All right, I don't agree with restraining people any more than you do, but let's just find them first, see if we can convince them to do what's best for the whole base.
Bak, insanları bağlamaya ben de en az senin kadar karşıyım ama önce onları bir bulalım. Üsteki herkes için en iyi olanı yapmaya ikna edip edemeyeceğimize bir bakalım.
And I'd never seen the inside of a T-Rex vertebra before, but I knew exactly that was what she had in her hand, and I says, "Is there more of it?" She said, "There's a lot more."
Daha önce T-Rex omurgasının içini görmemiştim ama elindekinin ne olduğunu kesinlikle biliyordum. "Daha fazlası var mı?" dedim. "Çok daha fazlası var" dedi.
And then how we could assemble the evidence around that fossil to see whether there's something there that's wrong, chargeable, what more needs to be investigated.
O fosillere ilgili nasıl kanıt toplayabiliriz? Bu konuyla ilgili bir yanlış var mı? Suçlanabilirler mi?
What's more important than making people laugh?
- İnsanları güldürmekten daha önemli ne var?
But what if there's more to it?
Ya daha fazlası varsa?
We are now standing in front of what I'm almost certain to be the tomb of the lost brother of King Siptah who once ruled over the upper and lower Egyptian valley more than 2,000 years ago.
Şu an, bundan yaklaşık 2000 yıl önce Nil Vadisinin aşağısında ve yukarısında hüküm sürmüş olan Kral Siptah'ın kayıp kardeşine ait olduğuna kesin gözüyle baktığım mezarın önündeyiz.
And it was more than a mile below sea level, so the atmospheric pressure was about 50 % higher than what we're used to.
Dolayısıyla atmosferik basınç bizim alışkın olduğumuzdan yaklaşık % 50 daha fazlaydı.
What's more, the observed warming is as much as predicted from the measured increase in carbon dioxide.
Dahası, gözlemlenen ısınma tam da CO2'deki ölçülen artıştan beklenen miktarda.
What's more, the Earth is warming more at night than in daytime, and more in winter than in summer.
Bunun yanında Dünya, geceleri gündüzlere oranla daha fazla ısınırken kışın da yaza kıyasla daha fazla ısınma görülüyor.
Tony, we know you're the smartest guy on the continent, But there's more to what we do than probability.
Tony, kıtadaki en zeki adamın sen olduğunu biliyoruz fakat yapacağımız şeyler olasılıktan fazlası olmalı.
- I watch your things, you watch mine. - Not no more. - That's what we said.
Birbirimizin eşyalarına göz kulak olacaktık, böyle demiştik.
And what's more than that, you're adults.
Kardeş. Ve dahası, yetişkinsiniz.
What's your problem? You've more than most people do.
Yeterince yaşayabilirsen insanlar sonunda aptal olarak doğduğunu unutur.
I've been saying all along that what I really need is an assistant who's more qualified than I am.
Öteden beri hep söylerim, tek ihtiyacım benden daha kalifiye bir asistan.
I'm not sure what's more messed up, doing it or watching it.
Neyin babalara geldiğinden emin değilim, bunu yaparak ya da izleyerek.
It's like what... what... what's right is wrong And what's wrong is more wrong, and...
Doğru yaptıklarım yanlış, yanlışlarım ise daha yanlış gibi ve...
What if he's covered in their cum, and he loves every second of it, more than he ever does with you... like it's the best sex...
Ya baştan aşağı onların spermleriyle kaplı ve yaptıklarının her saniyesini sevdiyse... Seninle yaptıklarından bile daha çok sevdiyse... Mesela en güzel seksiyse...
If you're one of the people that's put money in these buckets, if you've supported LGSM, then thank you, because what you've given us is more than money.
Eğer o kovalara para komuş insanlardan biriyseniz, ve LGMD'u desteklediyseniz gerçekten teşekkür ederim. Çünkü bizlere paradan fazlasını verdiniz.
I don't know what's more disturbing - - the Red-X or looking into a dead guy's stomach.
Hangisi daha rahatsız edici bilmiyorum. Red-X mi yoksa ölü bir adamın karnını aramak mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]