What about your son Çeviri Türkçe
245 parallel translation
What about your son who is expecting you at the airport in Malmo?
Peki ya sizi Malmö Havaalanı'nda bekleyen oğlunuz ne olacak?
What about your son?
Peki ya oğlunuz?
And what about your son?
Peki oğlun ne olacak?
And what about your son... I don't like it, it's as if he was doing me a favour.
Oğluna gelince bana iyilik yaparmış gibi davranmasından hoşlanmıyorum.
What about your son.
Peki ya oğlun.
- What about your son?
- Peki ya oğlun?
What about your son?
Oğlundan ne haber var?
And what about your son?
Ya oğlun?
Eh? What about your son?
Ben mi uyduruyorum?
What about your son?
Ya oğlun?
- What about your son? - He loved to teach.
Ya oğlunuz?
- What about your son?
- Oğlun ne olacak?
So, what about your son?
Peki, ya senin oğlun?
What about your son Paul?
- Peki ya oğlunuz Paul?
And what about your son Doug?
Oğlunuz Doug gelemez mi?
- By the way... do you know what the chief says about your son?
- Yeri gelmişken şefin oğlun için ne dediğini biliyor musun?
Your son is about to become a big businessman, and you don't know... what import-export is?
Çok safsın. Oğlun büyük bir işadamı olmak üzere ve sen ithalat-ihracatın ne olduğunu bilmiyor musun?
What about your last two?
- Son ikisinden ne haber?
Your last play moved me so deeply that I wanted you know what I felt about it.
Son oyununuz beni derinden o kadar duygulandırdı ki, hakkında ne hissettiğimi bilmenizi istedim.
What's so special about your modern world, son?
Modern dünyanızı bu kadar özel kılan şey nedir, evlat?
And from what I hear about your reputation, they've got a lot faster and a lot suddener in the last two years.
Ve senin itibarın hakkında duyduklarım onlar senin çok hızlı ve çok seri olduğunu son iki yıIdır biliyorlar.
If you ever felt what my son feels for your daughter, you and my husband forgot everything about it.
Oğlumun kızınız için hissettiklerini bir an hissedebilseniz her şeyi unuturdunuz.
What's this about your last mountain?
Son tırmanışım da ne demek?
I'd be the last guy in the world to try and change your mind... about something you don't want to do, but I'd like to explain a couple things... about what we're trying to do in this campaign... before you discount it altogether.
Yapmak istemediğiniz bir şey hakkında fikrinizi değiştirmeye çalışacak en son kişi benim ama tamamen reddetmeden önce bu kampanya ile ne yapmaya çalıştığımız hakkında bir iki şey söylemek istiyorum.
And what about my father, who was your son, and Germanicus, who was my dear brother - did you poison them?
Peki babam, senin oğlundu ve canım kardeşim Germanicus, onları sen mi zehirledin?
I just want to ask you one question about your son. Ya what do ya wanna ask me?
Sana oğlun hakkında sadece bir soru sormak istiyorum.
About your son what kind of man was he?
Tamam, sadece bir tane... Sadece şunu bilmek istiyorum, oğlunuz ne tür bir insandı?
Your majesty The last time you and I met We talked about what you thought was the role of the Jews In the scheme of things.
Haşmetmeapları son görüşmemizde bu tertipte Yahudilerin alacağı roller hakkındaki fikirlerinizi iletmiştiniz.
What happened, I was walking along the street, minding my own business, I looked out and I seen your son about to get hit by the car, so I dashed out to save him.
Ben sokakta yürüyordum, kendi işimle meşguldüm. Bir de baktım, oğlunuza araba çarpmak üzere hemen onu kurtarmak için atıIdım ve yere yıkmak zorunda kaldım.
So, what do you think about your son and me adopting a child?
Evlat edinmemiz konusunda ne düsünüyorsun?
What's wacky about your last Weather forecast?
Son hava durumu raporundaki kaçık nedir?
Right now, it might help if we talked about what's been happening in your life for the past few months.
Şimdilik, son aylarda hayatında... gerçekleşenlerle ilgili konuşmanın faydası olabilir.
I want you to know I do care about you and your family and what happened to your son.
Size ve ailenize ve oğlunuza olanlara duyarsız olmadığımı bilmenizi isterim.
What do you think, in your vastly finite wisdom that Hitler had the right idea about?
O son derece kısıtlı bilgeliğinle ne düşünüyorsun? Hitler nerede haklıymış?
What about your son?
- Peki oğlun?
What about my husband? You're leaving to protect his son. You're not abandoning your husband.
Ama çocuğu korumak için gidiyorsun, onu terk etmiyorsun.
What about bringing your son with you?
Peki ya oğlunla gitsen?
I wanted you to know when you were talking about your son... that I, on a visceral level... knew what you were talking about... and something came out of it good.
Ben sadece sen oğlundan söz ederken ne söylemek istediğini anlıyorum. Sonuçta ondan da iyi bir şey çıktı.
You know, I really like your music, and I'm very sorry about what happened to you, but... you know, you're acting like a crazy man and if you don't calm down, I'm going to have to ask you to leave.
Bakın, yaptığınız müziği gerçekten seviyorum, ve başınıza gelenlerden ötürü son derece üzgünüm, ama... şu anda, tam bir üşütük gibi davranıyorsunuz ve sakinleşmezseniz, sizden gitmenizi istemem gerekecek.
If I recall, last time we were here, you were pretty upset about your family being outcasts, barely surviving in a camp because of what you did.
Hatırlatırım, buraya son gelişimizde, ailenin bir kampta zar zor hayatta kalmasından dolayı oldukça üzgündün.
What's the last thing you remember about you and your husband that you know is true?
Kocan hakkında doğru olduğunu bildiğin son şey nedir? Sen ve kocan hakkında.
What about rumors that your son-in-law is the prime suspect?
Damadınızın bir numaralı şüpheli olması konusunda ne diyeceksiniz?
And this guy calls up, and he's talking about his senior quote and DJ Justice says, "What was great about your quote?"
Ve bir adam aradı, son sınıf yazısından bahsediyordu ve DJ Adalet dedi ki, "Yazının özelliği neydi?"
I just received your brochure, which I found extremely informative, and I was curious about what was entailed, precisely, in your- -
Broşürünüz henüz elime geçti, son derece öğretici buldum,
- What about your wife and son?
Peki ya karın ve oğlun?
Is that what this is about, your son?
Yani, bu yüzden mi, oğlun yüzünden mi?
What is this all about? I mean, look, my son doesn't have to answer any more of your questions.
Oğlum sorularınıza cevap vermek zorunda değil.
When I saw him last, your Captain spoke of... a Temporal Cold War. What was he talking about? Captain Archer believed Crewman Daniels was from the future.
Kaptanınızı son gördüğümde zamansal bir soğuk savaştan bahsediyordu.
Why don't you get up, son because your future is what I'm here to talk to you about.
Buraya geleceğinden bahsetmeye geldim.
The fact that this hell-beast you're looking for crawled up out of the ground in the exact spot where your son was born seems what we should be talking about now.
Konu şu ki senin aradığın cehenem canavarı yeryüzüne tam olarak oğlunun doğduğu noktada ortaya çıktı.
What you said, about your son. You seemed sincere in your desire to set an example for your children.
Oğlun hakkında söylediklerin... ve çocuklarına örnek olma arzun bana samimi geldi.
what about you 4058
what about yours 61
what about your family 70
what about us 295
what about me 1218
what about your job 19
what about it 925
what about your sister 26
what about now 107
what about your wife 48
what about yours 61
what about your family 70
what about us 295
what about me 1218
what about your job 19
what about it 925
what about your sister 26
what about now 107
what about your wife 48