Your thing Çeviri Türkçe
14,225 parallel translation
You guys do your thing.
Siz istediğiniz gibi eğlenin.
You did your thing where you're ambiguous, so it could go this way, it could go that way.
Ne olduğu belirsiz bir şeyler yapıyorsun yani bunu becerebilirsin, her türlü yaparsın.
Just get in here and do your thing.
İçeri gel de işini yap.
Had to give you enough time to do your thing.
İşini yapman için yeterince zaman vermek lazımdı.
Favors are your thing, not mine. All right, then.
Yardım işlerine sen bakıyorsun, ben değil.
Do your thing.
Yaptığın şeye devam et sen.
This your thing at the Academy?
- Akademi'deki şey için mi?
It's cool if it's not your thing.
Hoşlanmıyorsan sorun değil.
I was gonna say your night job, you know, that thing that you do at night.
Gece işin konusunda diyecektim. Gece yaptığın iş var ya hani.
Only thing I don't get is how is brainwashing some guy I really like in your plan to keep me safe?
Ben nasıl beyin yıkama edilir alamadım tek şey Planınıza gerçekten gibi adam güvende beni tutmak için?
And then this thing will actually allow me to enter your dream?
- Ve bu şey gerçekten de rüyana girmemi mi sağlayacak?
All right, first, let's take your blood pressure,'cause that's-that's like our favorite thing to do around here.
Pekâlâ, önce bir tansiyonunuzu ölçelim. Çünkü burada yapmayı en çok sevdiğim şey o.
Hey, Chris, wait till you see the funny thing I had'em put on your cake.
- Chris, pastana yazdırdığım komik yazıya bir bak bakalım.
Thing I fond to most is how pure your spirit be.
En beğendiğim şey de ruhunun saflığı.
Yeah, seeing as how we are going back to the Catacombs... and it's the closest thing I can think of to Hell... you bet your ass I'm gonna drink this.
Cehenneme en yakın yer olduğunu düşündüğüm Yeraltı Mezarlığı'na gideceğimizi göz önünde bulundurursak... Bunu içeceğimden emin olabilirsin.
So the only thing that's left to decide is whether to add your mind to my current collection... or just consume your flesh.
Yani sadece, zihnini koleksiyonuma katmak ve ya etini tüketmek arasında bir seçim yapmam gerekiyor.
Oh, right, your mother had the same thing.
Doğru, annen de aynı fikirde.
The most important thing is to know your mark.
En önemli şey hedefini tanımaktır.
If this ends up going to court, then I can read your words to the jury, and I think that can be a pretty powerful thing.
Bu mahkemeye giderek sona ererse, o zaman sözlerini jüriye söylerim, sanırım bu oldukça güçlü bir şey olabilir.
The last thing we'll do, if it's okay with you, is take a look at your anal-genital area for same reasons...
Sizin için bir sakıncası yoksa, yapacağımız son şey, aynı nedenlerle genital bölgenize bakmak...
What would be a smart thing I could do in that situation that would change your mind?
Bu durumda fikrini değiştirmek için yapabileceğim en akıllıca şey ne olurdu?
Now, your personal aches, your enormous sufferings, your terrible memories... It's a harsh thing to say, Lenny, but I have to say it, they must take a back seat.
Kişisel acıların, büyük sıkıntıların korkunç anıların söylemesi zor ama söylemek zorundayım arkanda bırakmalısın.
They say the same thing about you, Your Holiness.
Sizin hakkınızda da aynı şeyi söylüyorlar Kutsal Babamız.
Your Holiness, I'm just a poor, simple priest, and the secret of the confessional is the only respectable thing I have.
Kutsal Papamız, ben sadece zavallı, basit bir rahibim ve günah çıkarmanın gizliliği sahip olduğum tek saygın şey.
Okay, but we've decided we're coming back for your birthday. Not this birthday thing again.
Tamam biz karar verdikte senin doğum günüde geleceğiz.
Now, you once said the same thing of your reading.
Bir zamanlar okuma için de aynı şeyi söylemiştin.
You put down Lucien because he was coming for you, for your family, but the thing is, you made Lucien.
Lucien öldürdünüz çünkü peşinizden geliyordu.. .. ailenin peşine ama olay şu ki.. Lucien'ı siz yaptınız.
Good thing I didn't leave the roast in your hands.
İyi ki rostoyu sizin elinize bırakmamışım.
Now take your goddamn balls out of your vagina and find a way up this thing.
Şu taşaklarını amından çıkar da yukarıya giden bir yol bul.
Your mommy and daddy have done a bad thing.
Annenizle babanız kötü bir şey yaptı.
Take that thing off your head.
Kafandaki şeyi çıkar!
I am afraid, that what is happening to your sister, is the same thing that happened to your father.
Korkarım babana olanların aynısı kardeşine de oluyor.
The last thing I need is for you to come back here in two weeks, asking what happened, and blaming one of our people for your mistakes.
İhtiyacımız olan son şey, iki hafta sonra buraya gelip neler olduğunu sorup kendi hataların için bizi suçlaman.
There was a bit of a thing in your voice. I'm good at hearing things in voices, and you had a thing with the scritching.
Ama sesteki nüansları duymakta iyiyimdir.
Mines aren't the only thing in your way!
Yolda olan tek şey mayın değil!
The whole... "follow your heart" thing.
Tüm o "Kalbinin sesini dinle" konuşmaları için.
If this was your first mishap it would be one thing, but, hon, your grades have been slipping, you've been skipping classes.
Bu ilk yaramazlığın olsa tamam deyip geçerdik ama hayatım, notların düşüyor, dersleri asıyorsun.
One last thing. ¿ Salazar never gave understand even the smallest thing that we can help determine your location?
Bir şey daha. o şey oldu, sana Salazar hiçbir şey yapmadı?
Hands on your head or I will unload this thing, I swear to Christ!
Ellerin kafanın üstüne ya da şarjörü boşaltırım, tanrı şahidim olsun.
Only thing gonna crack tonight is your skull... asshole!
Bu gece kırılacak tek şey kafatasın... dallama!
The only thing you were concerned about was your own skin.
Sadece kendi hayatını kurtarmayı düşündün.
As for your loved ones, I cannot promise the same thing.
Sevdikleriniz için aynı sözü veremem.
I mean... but part-time sex worker? Would that be the first thing you put on your résumé?
Öyle bile olsa öz geçmişine bunu koymak ister miydin?
Well, how'd your Palmetto thing go anyway?
Şu Palmetto olayı nasıl gitti peki?
I got it, the name, the whole "Lucifer" thing, and desire is like your superpower.
Anladım, anladım. İsmin, bütün bu Lucifer olayı falan. Arzular da süper gücün sanırım.
maybe we should do your hypnotism, eye-voodoo thing to get them talking.
Belki de onları konuşturmak için şu hipnoz, büyü şeysini kullanmalıyız.
Um, I've been thinking a lot about the other night, why I showed up drunk to your place, why you wouldn't sleep with me, and I think us, our thing, maybe it goes beyond just work.
Geçen geceyi epey düşündüm. Neden sarhoş olup evine geldiğimi neden benimle yatmadığını. Bence, biz...
I can tell, there's a thing that you do with your nose.
Belli oluyor, yine şu burun şeyini yapıyorsun.
But you gotta purge this thing that you're carrying around, or else it's gonna calcify in your chest, and it's gonna make it impossible for you to love us back, babe.
Ama bu taşıdığın şeyi atmak lazım yoksa kalbin kaskatı olacak ve o da bizi tekrar sevmeni imkansız kılacak canım.
Funny thing is, Mark, we did ask your wife.
İşin tuhafı, Mark, karına sorduk.
This is THE best thing you will do for your family.
Bu aileniz için yapacağınız en güzel şey.
things 422
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things will change 18
things have changed 201
things like 24
thing 1205
thingy 49
things happen 87
things will get better 22
things change 215
things fall apart 17
things will change 18
things have changed 201
things like 24