Anlamadığım bir şey var Çeviri İngilizce
299 parallel translation
Kitty, anlamadığım bir şey var.
Kitty, there's something I haven't understood.
Anlamadığım bir şey var, Susan :
One thing I can never understand :
Anlamadığım bir şey var ki o da Alman çocuklara neden terbiye öğretmek zorunda olduğunuz.
The one thing I don't understand is why you should have to teach German children manners.
- Yalnız anlamadığım bir şey var.
- But there's one thing I can't understand.
Bay Baron, anlamadığım bir şey var, kendim de servisteydim...
Mr. Baron, something I don't understand.
Bence yaptıklarında bir kötülük yok... yalnız anlamadığım bir şey var.
I think there is no iniquity in your actions... only something I do not know.
Fakat anlamadığım bir şey var.
But there's one thing I don't understand.
Ancak anlamadığım bir şey var.
But, you know, there's one thing I can't quite figure.
Anlamadığım bir şey var.
There's something I don't understand.
Ama anlamadığım bir şey var.
But there's something I don't get.
Anlamadığım bir şey var Batman.
- One thing I don't dig, Batman. - Oh?
Anlamadığım bir şey var.
I don't understand.
Evet, ama anlamadığım bir şey var.
Yes, but there's one thing I don't understand.
Yan efendi! Anlamadığım bir şey var! Lütfen beni aydınlatın!
There's one thing I don't understand could you please enlighten me
Ama hala anlamadığım bir şey var!
There is one thing I still don't understand
Yan Hanım, Hala anlamadığım bir şey var!
Miss Yan, there's something I still don't understand
Ama anlamadığım bir şey var
There's just one thing I don't understand.
Evet, ve buraya geldiğinde onu durduracaksınız. Hala anlamadığım bir şey var...
Yes, many of them... have been defeated by you... over the years
Anlamadığım bir şey var.
Something I don't understand, you know?
Anlamadığım bir şey var.
But I don't get it.
Haklısın, onlardan daha iyi bir iş bulmalarını isteyeceğim! Eminim seni dinlerler, ama anlamadığım bir şey var... Uzaktayken bana sadece 2 kere para gönderdin sonra tamamen unutuldum!
You're right, I'll ask them to wind up their business I have nothing to say but I have only got money twice none has been sent to me since I also suffered the danger of being assassinated
Ancak anlamadığım bir şey var. Seni bana gönderen o mu?
One thing I don't understand, though, is that he sends you to me.
Anlamadığım bir şey var.
One thing puzzled me.
Anlamadığım bir şey var, burada yarım saattir bekliyoruz.
I don't understand something. I've been waiting half an hour.
Anlamadığım bir şey var
There's something I don't understand.
Anlamadığım bir şey var.
[Raul] There's something I don't understand.
- Anlamadığım bir şey var.
- One thing I don't understand.
Bana şunu bir anlatır mısın, çünkü bu konuda anlamadığım bir şey var.
Tell me one thing...'cause this is something I don't understand. It must be my fault.
Anlamadığım bir şey var.
WHAT I DON'T GET IS WHY THEY LET EVERYBODY ELSE OUT,
Pekala, fakat anlamadığım bir şey var. Marlene Tucker ve yaşlı adam nasıl öldürüldü.
Okay, but I still do not understand how or why they were killed and the old Marlene.
Onda anlamadığım bir şey var, Megan.
I don't know about that guy, Megan.
Anlamadığım bir şey var...
There is something I do not get...
Anlamadığım bir şey var neden bunu burada kendi elemanlarınla yapmayıp bize geldin?
Why didn't you just put it together with your people here? Why come to us?
Anlamadığım bir şey var.
There is one thing I do not understand.
Sör George, anlamadığım bir şey var.
Sir George, there is one thing in all this that I do not understand.
Anlamadığım bir şey var. Inglethorp, neden tutuklanmaya o kadar istekliydi?
He knows, what I do not understand it is for what reason the Inglethorp it seemed so interested in being a prisoner.
Fakat anlamadığım bir şey var.
One thing puzzles me, sugar.
Anlamadığım bir şey var. Fransa'ya bir dublör gönderdiklerini nereden anladın?
The only thing I don't understand, is how you knew it was a double they'd sent for France.
Sadece anlamadığım bir şey var.
There's just one thing I don't understand.
Anlamadığım bir dolu şey var.
I don't understand a lot of things.
Benim de anlamadığım bir sürü şey var efendim!
There are a lot of things, I don't understand, sir!
Dinle evlat, senin hakkında anlamadığım tek bir şey var.
Listen, kid, there's one thing about you I can't understand.
Burada anlamadığım bir şey var.
- Mr. Spock. - Captain.
Anlamadığımız bir şey var!
There's something we don't understand!
Bir cinayet davasında her şeyi iki kez araştırmak zorundayız, hepsi bu. Em... Oh, şey, yine de burada anlamadığım küçük bir şey var.
I mean, I had been taking off my clothes in six straight pictures, and it was time to exhibit myself as an actress, not some piece of meat.
Bilirsin, yazarlar konusunda anlamadığım bir tek şey var.
You know, there's one thing about writers that I don't understand.
Anlamadıgım bir şey var, plajdaki atın... seninle konuştuğuna dair bir şeyler söylüyordun.
One thing I didn't understand, you began to say something about... the horse on the beach talking to you.
Ve biliyor musun, anlamadığım bir şey daha var.
And you know what else I don't understand?
Ayrıca anlamadığım bir şey daha var.
And you know what else I don't understand?
Anlaşılan anlamadığınız bir şey var, bunu size açıklayacağım.
There's something you don't seem to understand, so I'm going to explain it to you.
Anlamadığım bir şey daha var.
And there's something else I don't understand.
bir şey var 114
bir şey var mı 140
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamıştım 59
bir şey var mı 140
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamıştım 59
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamsız 76
anlamak istiyorum 20
anlamıyor 38
anlamazsın 32
anlamı yok 36
anlamadım efendim 18
anlamına gelir 38
anlamıyormusun 20
anlamı ne 66
anlamsız 76
anlamak istiyorum 20
anlamıyor 38
anlamazsın 32
anlamı yok 36
anlamadım efendim 18
anlamına gelir 38
anlamıyormusun 20