Anlıyorum ki Çeviri İngilizce
1,043 parallel translation
Kuşkusuz, anlıyorum ki, bazılarınız düğmeyi çaviremiyor.
Of course, I realize that there are some of you who can't turn the knob.
Bunu herkese söylemek zorundayım çünkü anlıyorum ki, bu reklam arası insanlara katlar arasında kapana kısılmışlık hissi veriyor.
I have to tell everyone this because I understand it gives people the sensation of being trapped between floors.
Şimdi anlıyorum ki, ciddi değilsin.
Now I know you aren't serious.
Anlıyorum ki, sen iyi bir adamsın.
I know that. You're a good man.
Şu an size bakıyorum, ve anlıyorum ki, burada geçen dört yıla rağmen,
I look out to you now, and realize, after four years in this congregation,
Şimdi anlıyorum ki, kız kardeşimin ölümü bir kazaydı.
I realize now that my sister's death was an accident.
Anlıyorum ki, sizin için şehir dışına çocuk boy bir elektrikli sandalye yapıyorlar.
I understand they're building a kid-sized electric chair upstate for you people.
Anlıyorum ki Bayan Wolf vakasını bırakmışsın.
I understand you gave up Fraulein Wolf's case.
Şimdi anlıyorum ki salak durumuna düşen sadece benim.
- Well, I guess I'm the dummy here.
Şimdi anlıyorum ki, sen bir kralın kızı olabilirsin.
I can see now that you possibly are the daughter of a king.
Baktığımda, anlıyorum ki.
Now I look, I see.
Anlıyorum ki etrafım vatanseverlerce sarılmış öyle mi? Diğerleri değil.
I see I am surrounded by patriots, hmm?
Ama şimdi anlıyorum ki, gerçek sevgiyi kısa, fiziksel ve rast gele ilişkilerde değil, burnunun dibindeki derin ilişkilerde...
Author's message : Now I see that fulfilment does not come from short, physical, random adventures, Author's message :
Öyle anlıyorum ki, Bay Owen akşam yemeğinde burada olacak.
I understand Mr. Owen will be here for dinner.
Sonra anlıyorum ki üstümdeki toz, o zehir çocuğu öldürecek.
And then I realised that this... this dust on me, this poison I've picked up,..... will kill him. And I was taking it to him.
Şimdi anlıyorum ki bu kadar zaman beni hep kandırmışsın.
Now that I think about it, I think you were stringing me along the whole time.
Anlıyorum ki göreviniz fiziksel eğitimi gerektiriyor.
- Yes. I see physical training is required in your service, too.
Anlıyorum ki yarış dışındasın.
I understand that you are out of the race.
Anlıyorum ki, siz bir süre onun kabul memurluğunu yaptınız.
I understand you were his receptionist for awhile.
Anlıyorum ki küçük oyununuz en azından 3000 kazandırmış.
Now, I figure your end of the score was at least three G's.
Evet, anlıyorum ki, buraya yeni bir spor salonu inşa ediyorsunuz.
Yeah, I understand you're building a new gym here.
Anlıyorum ki, Bay Greenleaf Bay Mallory'ye karşı tehditlerde bulundu.
I understand that Mr. Greenleaf has made threats against Mr. Mallory.
Anlıyorum ki bunun karlı bir teşebbüs olmasını bekliyorsun.
I take it you expect this to be a profitable venture.
Senatörler, anlıyorum ki bir İmparator daha istemiyorsunuz.
Senators, I understand you d-d-do not want another Emperor.
Anlıyorum ki, arabuluculuğunuzdan ötürü size borçluyum.
Which, I understand, I owe to your good offices.
Anlıyorum ki Nero'yla görüşmeyi hiç istemiyorsun!
I take it you have no wish to sea Nero?
- Bilirsin anlıyorum ki sen çok eski bir gösteri ailesindensin değil mi, Joel?
- You know, I understand that you come from an old show-business family, don't you, joel?
Anlıyorum ki Cleveland, Ohio'da doğmuşsun, ama şimdi karın Jo ile New York'ta yaşıyorsun, ve iki çocuğun Jimmy ve Jennifer'la beraber.
I understand you were also born in Cleveland, Ohio, but now you live in New York with your wife Jo, and your two children Jimmy and Jennifer,
Öyle anlıyorum ki, siz senyör Rangel'in talihsiz ölümünden dolayı buradasınız, hayır mı? .
I understand you're here because of Señor Rangel's unfortunate death, no?
Anlıyorum ki, efendim, cinayet sırasında çiftlikte olan tek kişiymişsiniz.
I understand, sir, that you were the only one on the ranch at the time of the murder.
Anlıyorum ama unutma ki yanımda her zaman yerin vardır.
I understand, but remember, you always have a home here with me.
Onun seçilmesini anlıyorum, ama benim elimden ne gelir ki?
I understand that he was chosen, but what have I got to do with it?
- Tabii ki anlıyorum, her parçasını biliyorum.
- I sure do, I know every part. - You do?
- Anlıyorum, ama ne yazık ki...
- I see, but I'm afraid...
Anlıyorum, anlıyorum, tabi ki, ben yapabilirim...
I see, I see. Of course, I can do it...
- Evet, hatırlıyorum! Orada anlıyoruz ki tamamen farklı bir amaç var! Ya da şey yazıyor : "Bonbonları tat!"
It says one thing, but we realize that it actually refers to something else.
Tabii ki anlıyorum.
Of course I do.
Tabii ki, anlıyorum ne demek istediğini.
- You know what I mean? - Yeah, sure. I know what you mean.
Evet, anlıyorum ama sen, dostu olmayan, kimsesiz bir çocuksun, kimin umurunda ki?
Yes, I can understand, but since you're the well-known, friendless orphan child, who's to care?
- Ah, anlıyorum. Size söz veriyorum ki, siz ve Madam Ballon mümkün olduğunca az rahatsız edileceksiniz Ballon adı da basının sansasyon merakı yüzünden itibar kaybetmeyecek.
I promise that you and Madame Ballon will be inconvenienced as little as possible and that the Ballon name will not suffer the sensationalism of the press.
Anlıyorum, Rahibe Ana... ama bu çok acı ki... yarış bir protestan tarafından kazanılacak.
I understand, Mother, but it is a pity... that the race. it will now be won by a Protestant.
Tabii ki, anlıyorum.
Of course not. I understand.
Ee, tabi ki, neyi sevdiğini anlıyorum.
Well, of course, I can see where your sympathies lie.
Hislerini anlıyorum, ama inanılmaz yeteneklerinin bir önemi yok... gerçek şu ki ; kör bir adam, kör bir adamdı sadece.
I do understand your feelings, but no matter what incredible skill you have the fact is that a blind man is just a blind man.
Tabii ki, anlıyorum...
Of course, captain, I realise that we...
Anlıyorum... Tabii ki.
I understand...
Bak, ne hissettiğini anlıyorum, fakat kabul et ki durumumuz kötü değil.
Look, I understand how you feel, but you have to admit... we're not so badly off here.
Elbette ki, sizi anlıyorum ve sorunlarınızı gözardı etmiyorum.
Of course, I don't think I'm underestimating your problems.
Anlıyorum dans gibi ama yazık ki güç kaybettirir.
I understand it's like dancing. But it sadly lacks power?
Kesinlikle anlıyorum Söylemem gerekiyor ki Belki belli çelişkiler vardır
I see what you're getting at and admit there are contradictions.
- Oyuncuların ve tabi ki yönetmenlerin önemini kuşkusuz anlıyorum.
- I mean wonderful people. - I certainly understand the importance of actors and then, of course, directors.