Başaramadım Çeviri İngilizce
1,308 parallel translation
Ama şu ana kadar bunu başaramadım. Yaşamımın değişebilmesi için yapmadığım şeyleri yapmam gerektiğini anlamaya başladım.
So we stepped off the path and went looking for the fortune that we knew was looking for us.
Tam anlamıyla yerleşmeyi hala başaramadım.
I haven't really moved in yet.
Onu korumayı başaramadım.
You can't keeping running from things.
Daha başaramadım.
I can't bounce it yet.
Anlayabildiğin üzere, başaramadım.
I failed, as you can see.
O kızı öldürebilirdim ama başaramadım.
I was supposed to kill the girl but I couldn't do it.
Hayatımda hiçbir şey başaramadım,... o yüzden kaybedecek hiçbir şeyim yok.
I've never achieved anything in life,... so there's nothing for me to lose.
- Ama başaramadım.
- But I failed.
Başaramadım.
I failed.
Diğer bir deyişle başaramadım.
In other words, I failed.
Bunu henüz bırakmayı başaramadım.
I just haven't been able to put it down yet.
Şef'i durdurmaya çalıştım ama başaramadım.
I tried to stop Tribune but I failed.
Başaramadım, kendimi ve inancımızı, gözden düşürdüm.
I have failed. I have disgraced myself and our faith.
Başaramadım.
I failed them.
Hala başaramadım.
I still can't make it out.
Başaramadım! Mia!
I haven't got it.
Sadece onu Beau'dan uzak tutmak istedim ama başaramadım.
I just wanted him to stay away from Beau, but I failed.
Ama ben bunu başaramadım.
The guys he knew from World War ll. You know, they get together every year for a barbecue.
Çıkmaya çalıştım, ama başaramadım.
I've tried to get out, but I can't.
Ama onu bile başaramadım.
But I didn't even manage that.
- ve onu korumayı başaramadım.
- And I failed to protect him.
Durdurmaya çalıştım ama başaramadım.
And I tried to stop them, really I tried, but I couldn't.
Son seferinde başaramadım.
I didn't make it through last time.
Ondan sonra sana yardım etmeye çalıştım ama başaramadım.
I tried to help you then, but I failed.
Scorpius beyninin içerisine bir yonga yerleştirmişti, başaramadım.
Scorpius put a chip in your brain, I failed.
Başaramadım.
I've failed.
Başaramadım ve oğlum yukarıda bir yerlerde.
I failed and my son he's up there somewhere.
Başaramadım!
I screwed up!
Başaramadım. Tamam mı?
I screwed up, all right?
Jeannie'yi büyük bir hata yaptığına ikna etmeye çalıştım. Ama başaramadım.
I tried to do the right thing... tried to convince Jeannie she was making a big mistake... but I failed.
Bu kitabı bitirmeyi hiç bir zaman başaramadım.
I never could read that book.
Ama başaramadım.
And I failed.
Bu sefer başaramadım, hepsi bu.
I just didn't make it out this time, that's all.
Ben başaramadım.
I blew it.
Ben zamanında atlamayı başardım, ama onlar başaramadı.
I managed to jump in time, but they didn't.
- Evet. Ve bunu başaramadığımı düşündüğümde, sinirleniyorum.
I think I get angry when I think I'm not.
Senin kim olduğunu bilmiyorum, ama beni güldürmeyi başaramadın.
I don't know who you are, but I'm not amused.
Voyager'a geri dönebilirsem, yapmak istediğim her şeyi düşünmeye çalıştım- - daha önce buradayken, yapmayı başaramadığım şeyleri de içeriyor.
I tried to think of everything I would do if I got back to Voyager- - including some things I wasn't able to accomplish the first time I was here.
Korkarım meslektaşı bunu başaramadı.
I'm afraid his colleague didn't make it.
Basaramadım.
I'm fucked.
Ben başardım, o başaramadı.
I made it. She didn't.
"Seni bir daha görürsem başaramadığını anlayacağım."
"If I ever see your face again, I'll know you`ve fucked up".
Kuşun başaramadığını göz önüne alarak, koşucuları çıkaralım.
Make sure the dead are covered. Send some more runners back in case that bird didn't get through.
NöbetçiIeri çizmeye caIıstım ama basaramadım.
I tried drawing sentineIs, but I didn't get it.e
Bir türIü basaramadım.
I had never gotten it right.
Şu tanımlayamayı bile başaramadığım korkunç peynirleri yiyor.
She eats these skeezy cheeses that I can't describe
- Merhaba. - Başaramadın, çünkü sadece bir dakika geç kaldın. - Geç kalmaya çalıştım.
I tried to be late.
Başaramadığımızı ima ediyorsanız raporları kontrol edin.
If you're implying that we screwed up, you're off base.
Şimdiye kadar hiç kimse bunu başaramadı, annadın mı?
Now, nobody's ever pulled this one off, see?
Başaramadım.
I have failed.
Yüzyıllar sonra, tekrar gün ışığına çıkmaya çalıştığımızda, başaramadık.
Centuries later, when we tried to re-emerge into the sun, we couldn't.
başarısız 35
başarılar 28
başarılı 32
başarı 43
başarabilirsin 108
başardık 725
başardım 366
başardı 180
başardın 415
başaracaksın 136
başarılar 28
başarılı 32
başarı 43
başarabilirsin 108
başardık 725
başardım 366
başardı 180
başardın 415
başaracaksın 136
başaracağız 144
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadık 18
başaramadın 18
başarısız oldum 33
başaramayacaksın 18
başaracak 37
başardınız 52
başarabiliriz 43
başaracağım 55
başarabilirim 18
başaramadık 18
başaramadın 18
başarısız oldum 33
başaramayacaksın 18
başaracak 37
başardınız 52