Beni dinlemek zorundasın Çeviri İngilizce
188 parallel translation
Beni sev ya da sevme ama, beni dinlemek zorundasın çünkü ben...
And whether you like me or hate me, you're gonna pay attention to me because I'm... Well...
Beni dinlemek zorundasın David.
Now, David, you have to listen to me.
Charlie beni dinlemek zorundasın.
Look, Charlie, you've got to listen to me.
- Bas git! - Beni dinlemek zorundasın.
- You gotta listen to me.
Seni delirtmek istemiyorum ama beni dinlemek zorundasın...
I don't want to drive you crazy... but you have to listen.
Beni dinlemek zorundasın.
You've got to listen to me.
- Mitch, beni dinlemek zorundasın, lütfen.
- Mitch, you've got to listen to me, please.
Dr. Cristo, beni dinlemek zorundasınız.
Dr. Cristo, you've got to listen to me.
Kabul ediyorsanız beni dinlemek zorundasınız.
If you want in, you have to listen to me.
Wyatt, beni dinlemek zorundasın!
Wyatt, you gotta listen to me!
Bekle, Tex, lütfen.Beni dinlemek zorundasın.Çok basit bir açıklaması var.
Tex, please. You gotta listen to me. There's a perfectly simple explanation.
Beni dinlemek zorundasın.
And you have to hear me.
Bu sefer beni dinlemek zorundasın!
This time you have to hear me!
Beni dinlemek zorundasın.
You've got to listen to me!
Barış adına beni dinlemek zorundasınız!
In the interest of peace, you must hear me out!
Beni dinlemek zorundasın.
You're gonna listen to what I have to say.
Beni dinlemek zorundasın.
You have to listen to me.
Şimdi beni dinlemek zorundasınız!
Now you will have to listen to me!
Beni dinlemek zorundasın Hazel.
You must listen to me, Hazel.
- Beni dinlemek zorundasın!
- Well then, you will listen to me!
Beni dinlemek zorundasınız!
You have to listen to me!
Beni dinlemek zorundasın.
YOU GOT TO LISTEN TO ME.
Beni dinlemek zorundasınız!
You must listen to me!
Beni dinlemek zorundasın.
You gotta listen to me.
Beni dinlemek zorundasın, Topper.
You gotta listen to me, Topper.
Ama beni dinlemek zorundasın.
You're not going anywhere until you listen to what I have to say.
- Beni dinlemek zorundasın.
You've got to listen to me. Please. Please listen to me.
Beni dinlemek zorundasın!
You gotta listen to me!
Bu konuda beni dinlemek zorundasın Wade.
You got to listen to me on this one, Wade. Heck, you don't know.
Bay Wilhelm, beni dinlemek zorundasınız.
Mr. Wilhelm, you gotta listen to me.
Jimi'nin sağdıcı olduğuma göre konuşabilirim ve siz beni dinlemek zorundasınız.
Since I am Jimmy's best man... I have the right to make a speech and you all have to listen to it.
Beni dinlemek zorundasın.
You've got to listen!
Tamam. Beni dinlemek zorundasın.
Ok, you're gonna have to listen to me.
Bu yüzden, biraz uyuyacağım. - Dalga geçmiyorum, Ally. Sana yardım etmemi istiyorsan, beni dinlemek zorundasın.
If you want me to help you, listen to me.
Beni dinlemek zorundasınız!
You gotta listen to me!
Otis, beni dinlemek zorundasın.
Otis, you gotta listen to me! Otis!
Beni dinlemek zorundasınız!
You've got to listen to me!
Beni dinlemek zorundasın.
You got to listen to me.
Bunu yapmazsanız, şimdi beni dinlemek zorundasınız.
You have to listen to me now, do not do this.
Beni ölü görmek için her nedene sahipsin. Ama şimdi beni dinlemek zorundasın.
You've got every reason to wanna see me dead, but you gotta listen to me now.
- Beni dinlemek zorundasın.
- You have to listen to me.
Beni dinlemek zorundasın, tamam mı?
You have to listen to me now, okay?
Lütfen! Lütfen! Beni dinlemek zorundasın!
Please, please, you have got to listen to me!
- nehirden aşağı - beni dinlemek zorundasın.
- Gently down the stream - you've got to listen to me.
Micheal, beni dinlemek zorundasın.
You have to listen to me.
Beni dinlemek zorundasın!
You have to listen to me!
Beni dinlemek ve anlamaya çalışmak zorundasın.
Listen, and try to understand.
amacamı dinlediğin gibi, beni de dinlemek zorundasın
You will listen to my uncle, but you must listen to me.
Bak, bu kulağa çılgınca geliyor biliyorum... Ama beni dinlemek ve bana güvenmek zorundasınız.
Look, I know it sounds crazy, but you're gonna have to listen to me and trust me.
Dinlemek zorundasınız, buradan ayrılamazsınız beni oyuna getireni bulana dek.
You got to listen, because we won't leave... ... until I find out who set me up.
İçeri girince, sen ve İşmeyil beni daha iyi dinlemek zorundasınız.
When we get in there, you and Ishmael here... you'll have to hear me a whole lot better.
zorundasın 42
beni affet 279
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
beni bırakma 249
beni hatırladın mı 260
beni takip et 247
beni anlıyor musun 257
beni arama 21
beni affet 279
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
beni bırakma 249
beni hatırladın mı 260
beni takip et 247
beni anlıyor musun 257
beni arama 21
beni sevmiyorsun 73
beni dinlemeni istiyorum 19
beni arar mısın 16
beni rahat bırak 762
beni bekle 346
beni duyuyor musun 999
beni seviyorsun 108
beni mi 242
beni yalnız bırak 473
beni dinler misin 72
beni dinlemeni istiyorum 19
beni arar mısın 16
beni rahat bırak 762
beni bekle 346
beni duyuyor musun 999
beni seviyorsun 108
beni mi 242
beni yalnız bırak 473
beni dinler misin 72
beni takip edin 363
beni dinle 1698
beni seviyorsan 33
beni ilgilendirmez 158
beni dinliyor musun 187
beni anlıyorsun 23
beni duydun mu 311
beni iyi dinle 148
beni rahat bırakın 167
beni korkutuyorsun 140
beni dinle 1698
beni seviyorsan 33
beni ilgilendirmez 158
beni dinliyor musun 187
beni anlıyorsun 23
beni duydun mu 311
beni iyi dinle 148
beni rahat bırakın 167
beni korkutuyorsun 140