Beni öldürmek zorundasın Çeviri İngilizce
105 parallel translation
Beni öldürmek zorundasın. Ölümden konuşmak zorunda mıyız?
Death has been uppermost on my mind for a long time.
Sanırın beni öldürmek zorundasın, çünkü başka hiçbir şekilde beni durduramazsın.
I guess you gotta kill me, because you can't stop me any other way.
Beni öldürmek zorundasın.
You have to kill me.
Yemin ederim önce beni öldürmek zorundasın.
You have to kill me first, I swear it.
Beni öldürmek zorundasınız.
You'll have to do it! You'll have to kill me! Come on, come on!
Tabii ki. Sen, beni öldürmek zorundasın
Naturally, I have to be killed.
Profesör... Beni öldürmek zorundasın.
Professor... you have to kill me.
Ya da sen beni öldürmek zorundasın.
Or you'll have to kill me.
Toprağımı istiyorsun,.. ... beni öldürmek zorundasın.
You want my land, you're gonna have to kill me.
Beni öldürmek zorundasın.
Then you have to kill me.
Çok istiyorsanız, beni öldürmek zorundasınız.
If you want it, you must kill me.
Artık beni öldürmek zorundasın.
You have to kill me now.
Beni öldürmek zorundasın.
You're gonna have to kill me.
Sayın Hakim, artık beni öldürmek zorundasınız!
Your Honour, now you've got to kill me!
Beni öldürmek zorundasın!
You're gonna have to kill me!
Beni öldürmek zorundasın, çünkü evdeki insanları bu olayın içine sürüklemeyeceğim.
You're gonna have to kill me, because I'm not dragging those people in that house into this.
Şimdi beni öldürmek zorundasın.
Now you must kill me.
Beni öldürmek zorundasın.
You're going to have to kill me.
Kaptan Smollett'i öldürmek için, beni öldürmek zorundasın.
Kill Captain Smollett, and you'll have to kill me. Kill Jim, and you'll have to kill me.
Dedi ki "Nasıl istersen, beni öldürmek zorundasın çünkü karım hiçbir yere gitmeyecek."
"well, then, " you'll have to kill me, because my wife ain't going nowhere. "
Beni öldürmek zorundasın, Vir.
You must kill me, Vir.
Beni öldürmek zorundasın.
You'll have to kill me.
Beni öldürmek zorundasın. Hemen!
You have got to kill me now!
En ufak bir bilgiyi bile edinmek istiyorsanız beni öldürmek zorundasınız!
You'll have to kill me if you want even a glimpse of it.
Beni öldürmek zorundasınız.
You have to kill me.
Önce beni öldürmek zorundasın.
You'll have to kill me first.
Beni öldürmek zorundasın.
You're going to have to finish me off.
Clayton'u durdurmak için beni öldürmek zorundasın.
You have to kill this body. You have to stop Clayton.
Eğer bu çizgiyi geçersen, beni öldürmek zorundasın.
If you cross this line, you better be ready to kill me.
Önce beni öldürmek zorundasın, seni k.ltak!
Well, you'll have to kill me first, you bitch!
Beni öldürmek zorundasın, David.
You have to kill me, david.
- Beni öldürmek zorundasın. - Sam.
-... you have to kill me.
- Yani beni öldürmek zorundasın.
So, you're gonna have to kill me.
Önce beni öldürmek zorundasın.
You will have to kill me first.
Beni durdurmak istiyorsan beni öldürmek zorundasın.
If you wanna stop me, you're gonna have to kill me.
Beni öldürmek zorundasın.
And yours will be on mine.
Beni durdurmak istiyorsan, onlar gibi öldürmek zorundasın.
If you want to keep away me, then, you must prove courage once.
Onu öldürürsen, beni de öldürmek zorundasın.
If you kill him, you will have to kill me.
Eğer beni durdurmak istiyorsan öldürmek zorundasın.
You'll have to kill me If you want me to stop this.
Ve eğer hepsinin üstesinden gelirseniz, beni de öldürmek zorundasınız.
And if you get through them, you'll have to kill me.
Jim'i öldürmek için, beni öldürmek zorundasın. Gonzo'yu öldürmek için, beni öldürmek zorundasın.
Kill Gonzo, and you'll have to kill me.
Bo'yu öldürmek istiyorsan, Beni de öldürmek zorundasın.
You wanna kill Bo, you're gonna have to kill me too.
Ama beni de, öldürmek zorundasın.
But you're gonna have to kill me, too.
Şimdi beni de öldürmek zorundasın!
- You're going to have to kill me now.
Beni de öldürmek zorundasın!
Hey! You gonna have to kill me, as well!
Lois'i öldürmek istiyorsan, beni de öldürmek zorundasın.
If you want to kill Lois, you'll have to kill me.
Ölmemi istiyorsun, Bauer, Beni olduğum yerde öldürmek zorundasın.
You want me dead, Bauer, you'll have to kill me where I stand.
Onu kurtarmak için beni öldürmek zorundasın.
To save her you have to kill me.
Ama ben de tanığım, o yüzden beni de öldürmek zorundasın.
But I'm a witness, so you'll have to kill me, too.
Neden beni, Guan Yu'yu öldürmek zorundasın?
Why must you kill I, Guan Yu?
Gelmek zorundasın, yoksa beni öldürmek zorunda kalır.
You must come in, or he'll kill me.
beni öldürmek istiyor 29
beni öldürmek mi istiyorsun 49
zorundasın 42
beni affet 279
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
beni bırakma 249
beni hatırladın mı 260
beni takip et 247
beni öldürmek mi istiyorsun 49
zorundasın 42
beni affet 279
beni seviyor musun 329
beni ara 172
beni görüyor musun 19
beni bırakma 249
beni hatırladın mı 260
beni takip et 247
beni anlıyor musun 257
beni arama 21
beni sevmiyorsun 73
beni dinlemeni istiyorum 19
beni arar mısın 16
beni rahat bırak 762
beni bekle 346
beni duyuyor musun 999
beni seviyorsun 108
beni mi 242
beni arama 21
beni sevmiyorsun 73
beni dinlemeni istiyorum 19
beni arar mısın 16
beni rahat bırak 762
beni bekle 346
beni duyuyor musun 999
beni seviyorsun 108
beni mi 242