Bir ihtimal Çeviri İngilizce
3,136 parallel translation
Düşük bir ihtimal, ama denemeliyiz.
It's a long shot, but we have to try. What's he like?
Milyonda bir ihtimal de olsa kendine dikkat et, tamam mı?
On the million-to-one chance, you be on the lookout, okay?
- Bir ihtimal var ama, değil mi?
Maybe, though, right? No.
Ama bir ihtimal geleceğimizi düşünmek zorundayız.
But perhaps we have to think of our future.
Çok küçük bir ihtimal olduğundan bahsetmiştim.
I said you had very little chance.
Çekiciliğini bul, ama bu zor bir ihtimal.
Find you attractive, but it's their hard luck.
Olay yerinde bulunan bir nota göre intihar olması yüksek bir ihtimal.
Judging from a note discovered at the scene, suicide is highly likely
Yaklaşık % 50'lik bir ihtimal var.
The estimates is about 50 % chance.
% 50 iyi bir ihtimal, değil mi?
and the remaining 50 % is not necessarily healthy.
Bir ihtimal olarak söylüyorum...
I'm only saying it's a possibility...
Bir ihtimal.
Maybe.
Bir ihtimal sende konseyinde haritası olabilir mi?
You don't by chance happen to have a map to the Council, do you?
Belki, bir ihtimal Gideon yıllardır FBI'dan kaçan, şu anda en çok aranan ve FBI'ın en yetenekli kişilik analizcilerini şaşırtan seri katil olabilir.
'Maybe, just maybe, 'Gideon is the most sought after serial killer at large,'a killer who's eluded the FBI for years'and has baffled their most gifted profilers.
Bir ihtimal onu canlı buluruz diye çağırdım.
I invited you over on the off chance we do find it alive.
Epey oldu. Evet, acaba diyordum hani bir ihtimal belki annemin nerede olduğunu biliyorsundur?
Yeah, I was just wondering if you, by any chance, know where my mom might be?
Bayan, bir ihtimal daha var.
Madame, there is one possibility.
Bir ihtimal şarkı söylemeyi seviyor olabilir misin?
Would you like to sing, by any chance?
- Yani... bir ihtimal olabilir,... ama bisikletinden kendi düşmüş de olabilir.
- I mean... there's a possibility, but he may have just fallen off his bike.
Bir ihtimal olabilir...
There's a possibility...
- Bir ihtimal olabilir.
- There's a possibility.
Yani... bir ihtimal olabilir,... ama bisikletinden kendi düşmüş de olabilir.
I mean... There's a possibility, but he may have just fallen off his bike.
Bu da bir ihtimal.
It's a possibility.
Acaba bir ihtimal...
Have you, by any chance...
Bir ihtimal bilerek ama muhtemelen kazayla.
I stabbed her, Possibly on purpose but probably on accident.
Ama bir ihtimal tekini vurursun diye, Truth ailesini bulmadan önce yemek yiyeceğiz.
But we are gonna stop for lunch before we get to the Truths'in case you shoot one of them.
Gerçek şu ki her ikinizin de buna inanması bana bunun bir ihtimal olduğunu düşündürüyor
The fact that you both believed it tells me that you think it's a possibility.
Uzak bir ihtimal.
Highly unlikely.
Bir ihtimal orada beklersin - ki diğer kişi April olabilir ve aşka düşebilirsiniz, diğer bir ihtimal siktir olup gidersin oradan.
You can either wait around and the other person could be April and you two could fall in love, or you can get the fuck out of there.
Bu cok zayif bir ihtimal efendim.
It's a hell of a long shot, sir.
Peki, çocuğu düşürme riski var, ama bu çok küçük bir ihtimal.
Well, there is a risk that you could miscarry, but it's very small.
Sanırım bu dikkate alacağımız bir ihtimal.
A chance we've got to take, I guess.
Dün yaptığımız konuşma bu konuda bir kelime bile etmeyeceğiz fakat ileride ayinde olacak herhangi bir ihtimal tolere edilmeyecek.
Our conversation yesterday..... we'll say no more about it, though any further lapses in the liturgy will not be tolerated.
Aynı zamanda bu da bir ihtimal değil mi?
Is that not also a possibility?
Bunu sorduğum için üzgünüm ama acaba karınız bir ihtimal...
I'm sorry to ask this, but is there any chance your wife could have...
Yalnızca biraz yorgun. Bir ihtimal Bay Quinton'la özel olarak konuşabilir miyim?
Perhaps I might speak with Mr. Quinton privately?
Henry'i kaybetme gibi bir ihtimal var mı?
I mean, could I... could I lose Henry?
Evet. Her zaman bir ihtimal.
It's always a possibility.
Şu KAHSK'da ki adamı aramayı deneyeceğim bir ihtimal pilotlarla iletişime geçmiş olabilir.
I'm going to try and ring back the guy at NORAD just in case he got through to the pilots.
Bir ihtimal?
By any chance?
Doktorlar devamlı uyanıp, uyuduğunu söyledi ve bir ihtimal ben buradayken hiç uyanmayabilirmişsin ama ikimiz de böyle kolay ölmeyecek kadar kötü kalpli olduğunu biliyoruz. Hadi.
Doc says you've been in and out and there's a chance you'd sleep all the time I was here, but we both know you're too mean to go that easy, so come on.
Olsa, olsa biri Drew olabilirdi, o da Browning ki bu da çok düşük bir ihtimal.
Only one of them even could have been, and that would've been Browning, but that'd be a hell of a coincidence.
Öyle bir ihtimal olduğunu biliyorduk.
We knew it was a possibility.
- Tabii, eğer aptalın teki değilsem ki o da bir ihtimal.
I mean, unless I'm just an idiot, which is totally possible. No.
Bir plan dengesiz bir temele kurulduğunda başarısızlık sadece bir ihtimal değil bir kesinliktir.
When a plan is built on an unstable foundation... Failure is not only a possibility, it's a certainty.
Başka bir ihtimal daha var.
There is another possibility.
Kesinlikle böyle bir ihtimal olabilir.
I certainly think it may be a possibility.
Büyük ihtimal Kızınız bir arkadaşındadır ve sizin gibi endişeleniyordur.
Your daughter is probably at a friend and are just as worried about you.
Sadece % 1 ihtimal, belki yozlaşmış bir polis bulurum diye beni vurdurtacak ya da çocuğumun öksüz kalmasına mı yol açacaksın?
You're gonna have me shot or make my kid an orphan on the 1 % chance that you might find a dirty cop?
Oraya varana kadar büyük ihtimal iyileşeceği bir şey.
Something we probably ran over on the way up there.
Bir şeyin yaşanması daha az ihtimal.
Less chance of something happening.
Yine de içimden atamadığım bir his diyor ki bir ihtimal problem devam ediyordur.
Still... I just... can't... shake... t!
bir isim 33
bir işim çıktı 20
bir iyilik yap 46
bir insan 56
bir iki üç 38
bir işim var 34
bir ipucu 16
bir iki 72
bir iş buldum 29
bir ingiliz 36
bir işim çıktı 20
bir iyilik yap 46
bir insan 56
bir iki üç 38
bir işim var 34
bir ipucu 16
bir iki 72
bir iş buldum 29
bir ingiliz 36