Bir şey söylesene Çeviri İngilizce
285 parallel translation
Bir şey söylesene.
Say something.
- Bir şey söylesene.
- Well, say something, man.
Watanabe, bir şey söylesene.
Watanabe, say something.
Anne, bir şey söylesene.
Mama, say something.
Bir şey söylesene.
Nothing to say?
Bir şey söylesene.
Look, will you say something?
Bana bir şey söylesene.
Tell me something.
Ne düşünüyorsun? Bir şey söylesene!
Can't you say something before you leave?
Haydi, bir şey söylesene!
Go on, tell me something!
Bir şey söylesene!
Say something!
Bir şey söylesene, ahmak!
Say something, idiot!
- Amca, onlara bir şey söylesene. Çocuklar, onu rahatsız etmeyi bırakın ve ortadan kaybolun.
Kids, stop harassing her and get lost
Bir şey söylesene, seni küçük orospu!
Do something.. bitch home!
- Ona bir şey söylesene?
- Talk to her, will you?
Dilini mi yuttun? Bir şey söylesene!
Don't be mute, say something.
Bana bilmediğim bir şey söylesene.
Thanks. Tell me something I don't know.
Sen de bir şey söylesene, Heather.
Back me up, Heather.
Kahretsin, bir şey söylesene.
Damn! Go ahead. Go ahead.
Bir şey söylesene.
Why don't you say anything?
Senin için anlamı olan bir şey söylesene.
Name one thing in your life that has any meaning.
- Bir şey söylesene.
- Well, say something...
Bir şey söylesene.
Well, say something, will you?
Bana bir şey söylesene, ne kadar zamandır onunla yatıyorsun?
H-h-how long have you been fucking him?
- Bir şey söylesene.
Try to say something.
Bir şey söylesene, Henry, Tanrı aşkına.
Put a hand to it, Henry, for Jesus'sake.
Esperanto dilinde komik bir şey söylesene Roz.
Oh, yes, Roz. Say something amusing in Esperanto.
Bir şey söylesene hadi.
Say something, you bitch.
Söylesene Dan, biri... Yani, birine bir şey olduğunda... kalan eşyalarına ne yaparlar?
Say, Dan, when somebody I mean, when something happens to somebody what do they do with the rest of their things?
Söylesene Stevie seninle aramızda nasıl bir şey mevzubahis olabilir?
But tell me now, Stevie, what kind of business could you and I possibly have together?
Söylesene, Frank, dün gece yanlış bir şey yapmadım, değil mi?
Say, Frank, I didn't do anything wrong last night, did I?
Bir şey söylesene!
What?
Söylesene değerli engereğim.. ... senin de şikayet ettiğin üzere sana bir şey anlatmadığım halde buraya geldiğini nasıl bildin?
Tell me, my... precious viper... how did you know that he was coming here... since, as you pointed out so petulantly...
Söylesene, Dalek üssünü gördün. Nasıl bir şey?
Now that you've seen the Dalek base, what do you think?
Bir şey söylesene!
Say something.
Ehhh, şunu baştan söylesene. Yani... en azından belli edecek bir şey yapabilirdin.
You could have at least said so, I mean... showed it to me somehow.
- Söylesene, bir şey bulabildiler mi?
- Tell me, have they found anything?
- Yeni bir şey söylesene.
Give me something new.
Söylesene, böyle bir şey nasıl mümkün olabilir?
Tell me, how was this possible?
bir şey yapmadan... nasıl durabilirim, söylesene?
If we wait here, Prince Kang will be free?
Söylesene, Ljupce bir şey dedi mi?
Tell me, did Ljupce say something?
- Söylesene! - Aslında özel bir şey yok Franz.
That's why I'm so happy, Mieze,
Söylesene dostum bu eğlenceli bir şey mi?
Say, buddy, is this your idea of fun? - What?
Esslin, söylesene, sadece bir şey daha soracağım.
Esslin, tell me, just one more question.
Aman bir şey olmasınmış. Ne olacaktı, söylesene bana ne olacaktı?
What could have happened, I'm asking you?
"Motif'e bir şeyler söylesene." "Hadi, bir şey söyle."
Go ahead. Say something. Come on. "
Söylesene, nasıI böyle bir şey oldu?
Tell me, how did it happen for God's sake?
Söylesene, özürlü olmak nasıl bir şey?
Tell me, how's it feel to be handicapped?
Söylesene Peg, orada şöyle yazan bir şey var mı? ... " Karınız evi terk ediyor.
Tell me, does it say anything in there about "The wife is a-leaving"?
Söylesene, bu sanal güverte duvarlarından çıkmamı sağlayacak bir şey bulundu mu?
Tell me, has a way been found to allow me to leave this holodeck world?
Söylesene, yapabildiği herhangi bir şey var mı?
Tell me, is she capable of, you know, anything?
Söylesene bu yaşına kadar bir şey almadın mı?
At your age and you don't have anything?
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey oldu 106
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey oldu 106
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler yedin mi 17