Bir şeyi unutuyorsun Çeviri İngilizce
135 parallel translation
Çok önemli bir şeyi unutuyorsun Margaret... Senin kocan şüphesiz seni boşar.
You forgot one very important thing, Margaret... your husband would divorce you, no doubt.
Ama sevgi diye ufak bir şeyi unutuyorsun. Ben seni seviyorum, sen de beni.
But you're forgetting a little thing called love.
Bir şeyi unutuyorsun doktor.
You're forgetting, Doctor.
Hoşlanıyorum ama önemli bir şeyi unutuyorsun.
Yes, but you forget something very important.
- Bir şeyi unutuyorsun.
- You've forgotten something.
- Bir şeyi unutuyorsun.
- There's one thing you forget.
- Bir şeyi unutuyorsun :
You forget one thing :
Bir şeyi unutuyorsun, Miles.
You're forgetting something, Miles.
Bir şeyi unutuyorsun tatlım ; beni.
You're forgetting something, darling--me.
Bir şeyi unutuyorsun, dostum.
You're forgetting something, buddy boy.
- Bir şeyi unutuyorsun, albay! - Neymiş?
You seem to forget one thing, Colonel.
Bir şeyi unutuyorsun.
You forget one thing.
Bir şeyi unutuyorsun.
You're forgetting one thing.
- Bir şeyi unutuyorsun!
You're forgetting one thing!
Bir şeyi unutuyorsun, Albay- - Şapkana nişan alıyordum.
You're forgetting one thing, Colonel... I was shooting at your hat.
Ama bir şeyi unutuyorsun.
But you forgot one thing
Bir şeyi unutuyorsun.
Whoal I got a flash for you.
Bir şeyi unutuyorsun galiba yarın bir dilekçe göndermeyecek miydin?
Sorry, but haven't you forgotten you are to submit an application tomorrow?
Anlıyorum, çok sıkıntıya katlandın ama bir şeyi unutuyorsun.
I understand. You've gone to a lot of trouble, but you forgot one thing.
- Bir şeyi unutuyorsun ama!
- You forget one thing.
- Jaap, bir şeyi unutuyorsun.
Jaap, you're forgetting one thing.
- Steve! Önemli bir şeyi unutuyorsun.
Steve!
Bu harika ama bir şeyi unutuyorsun.
Well, that's just great, but you're forgetting one thing.
Bir şeyi unutuyorsun.
You're forgetting something.
- Bir şeyi unutuyorsun.
~ You're forgetting one thing -
Ah, bir şeyi unutuyorsun, harika bir ürüne sahibiz.
Ah, but you're forgetting one thing. We have a great product.
Bir şeyi unutuyorsun, Blade. Burası Japonya değil!
You forget one thing, Blade, you're not in Japan here!
Bir şeyi unutuyorsun, saray inşa edildiğinden beri hiç kimse açlıktan ölmedi hatta son kuraklıkta bile ölen olmadı.
You seem to forget once the palace was built no one in my kingdom has starved to death even with the last drought.
Bir şeyi unutuyorsun, Madam Daubreuil ya da Jeanne Beroldy'nin maskeli adamlar hikayesini uydurmasının üstünden on yıl geçti.
You forget that, ten years ago, Mme. Daubreuil, or Jeanne Beroldy, as she was then called, invented the story of the masked intruders.
Sana katılıyorum Cinque ama bir şeyi unutuyorsun.
I might agree with you, Cinque, except you're forgetting something.
Billy Loomis'le ilgili bir şeyi unutuyorsun.
Well, you're forgetting one thing about Billy Loomis.
- Bir şeyi unutuyorsun.
- You're forgetting something.
Bir şeyi unutuyorsun dostum.
You're forgetting something, pal.
Ama... çok önemli bir şeyi unutuyorsun.
But you're forgetting something very important. But you're forgetting something very important.
Bir şeyi unutuyorsun Julian. Cihazı ele geçiren Birlik değil, biziz.
The Alliance didn't get the cloaking device.
Akıllısın, ama bir şeyi unutuyorsun.
Smart man. But you forgot one thing.
- Sen bir şeyi unutuyorsun.
- You're forgetting something.
Ama bir şeyi unutuyorsun.
But you are forgetting something.
Ter, bir şeyi unutuyorsun.
Ter, you're forgetting something.
Ancak bir şeyi unutuyorsun.
But you forgot one thing.
Affedersin. Bir şeyi unutuyorsun. Bir şeyi unutuyorsun.
You're forgetting one thing.
- Bekle. Bir şeyi unutuyorsun.
You're forgetting something.
İyi bir strateji ama bir şeyi unutuyorsun.
That's a good strategy. But you're forgetting one thing.
Sen, bir şeyi unutuyorsun.
You're forgetting something.
Bir şeyi unutuyorsun...
But you're forgetting one thing- -
Bir şeyi unutuyorsun.
You're forgettin'somethin'.
Beni öldürebilirsin ama bir şeyi unutuyorsun.
You can kill me, but you're forgetting something.
Son derece mantıklı, Watson. Ama bir şeyi unutuyorsun.
Eminently sensible, Watson, but you're forgetting one thing.
Bir şeyi unutuyorsun. Ben avantajlı sayıIırım.
You're forgetting one thing.
Bir şeyi unutuyorsun Danny.
You're forgetting something, Danny.
- Bir sürü şeyi unutuyorsun.
You keep forgetting a lot of things.
bir şeyim yok 220
bir şeyi unuttun 16
bir şeyin yok 95
bir şeyi yok 169
bir şeyin var mı 19
bir şeyin yok ya 29
bir şeyi bilmeni istiyorum 21
bir şeyi unutmuyor musun 16
bir şeyi açıklığa kavuşturalım 45
unutuyorsun 22
bir şeyi unuttun 16
bir şeyin yok 95
bir şeyi yok 169
bir şeyin var mı 19
bir şeyin yok ya 29
bir şeyi bilmeni istiyorum 21
bir şeyi unutmuyor musun 16
bir şeyi açıklığa kavuşturalım 45
unutuyorsun 22
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir saat sonra 47
bir saniye 1866
bir şey yok mu 17
bir sorun mu var 1028
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir saat sonra 47
bir saniye 1866
bir şey yok mu 17