Bunu yapmak zorundayız Çeviri İngilizce
361 parallel translation
Bunu yapmak zorundayız.
That's what we've got to do.
Bunu yapmak zorundayız Danny!
We've got to do it, Danny.
Bunu yapmak zorundayız.
We have to get through.
Ama her halükârda bunu yapmak zorundayız.
But either way, we've got it to do.
Onların planlarını bozmalıyız, bunu yapmak zorundayız.
We've got to beat that plan, we've just got to!
Bunu yapmak zorundayız.
We gotta do it.
Çok üzgünüm ama bunu yapmak zorundayız.
Too bad - but we have to do this
Kolay ya da değil, bunu yapmak zorundayız, zaman öyle.
Easy or not, we've got to do it, period.
Bunu yapmak zorundayız Johnny, yoksa Rahip Tuck şafak vakti ölecek.
We've got to, Johnny, or Friar Tuck dies at dawn.
Ama bu galibiyeti kazanmak için, bunu yapmak zorundayız.
But we've got to do it to win this victory.
Pekâlâ, bunu yapmak zorundayız.
Well, we gotta do this.
Zor ya da değil, bunu yapmak zorundayız.
Difficult or not, it's something we have to do.
Bunu yapmak zorundayız, ne kadar zevksiz birşey olsa da.
We have got to do it, as distasteful as it is.
Baksana, niye bunu yapmak zorundayız?
Look, why do you have to do this?
Bunu yapmak zorundayız hanımefendi.
We're going through this place, madam.
Bunu yapmak zorundayız, Tucker.
We've got to do it, Tucker.
- Bunu yapmak zorundayız, baba.
- We have to do this, Papa.
Lou, bunu yapmak zorundayız.
Lou, we have to.
Bunu yapmak zorundayız, ha, dostum?
We got to do this, huh, pal?
Bunu yapmak zorundayız!
But how are we going to save Kaushalya's hut now?
Bunu yapmak zorundayız.
It's what we've got to face.
Bunu yapmak zorundayız.
That's what we're doing here.
- Belki de bunu yapmak zorundayız.
Maybe we do have to do this. Now I kill you!
James, bunu yapmak zorundayız.
James, we have to do this.
Bir kadın için daha kolay. Biz bunu yapmak zorundayız.
It's easier for a woman not to do it than a man.
Eva birimine senkronize olma ihtimali olan birini koymak bize hiç olmazsa ufak bir şans verir, bunu yapmak zorundayız.
If putting someone who has a chance of synchronizing into an Eva unit gives us even the slightest chance, then we have to do it.
Üç sebepten dolayı bunu yapmak zorundayız.
We have to do it for three reasons.
Bir hologram ve bir psikopat Kazon'a karşı duramayabilir, ama bunu yapmak zorundayız.
One hologram and one sociopath may not be much of a match for the Kazon, but... we'II have to do.
Bill, bunu yapmak zorundayız.
Bill, we have to do this.
Çok üzgünüm, bunu yapmak zorundayız.
Žao mi je, ali moram ovo uèiniti.
Dinleyin bayım, biri sizi ihbar etmiş, bunu yapmak zorundayız.
Listen, sir. Someone reported this, we have to do it.
Madem bunu yapmak zorundayız, neden bir eziyet şeklinde olsun ki?
I'm just saying if we have to do this, why has it got to be torture?
Bunu yapmak zorundayız.
We'll have to do this.
Biliyor musun... Kör adam sopasız kalınca belki zorlanacak..... ama yine de... bunu Tsuru için yapmak zorundayım.
You know, a blind man may be in a bad way without his cane, but the fact is,
Bunu yapmak zorundayım. Yapmak zorundayız.
It's what I have to do, what we have to do.
- Bunu gözden uzakta yapmak zorundayız.
- It has to be out of sight.
Bak, bunu daha önce bende yapmadım, ama yapmak zorundayız.
Um... Look, I've never done this before, either, but it's got to be done.
Bunu bir boyunca hergün yapmak zorundayız.
Let's lift him up. Pull!
Bunu en iyi şekilde yapmak zorundayız.
We have to make the best of it.
Hem, neden her geldiğindee bunu yapmak zorundayız?
Anyway, why's it always gotta be like that when you come over here?
Bunu neden yapmak zorundayız anlamıyorum.
I don't understand why we have to do it.
Bunu şimdi yapmak zorundayız.
Oh, we have to do this now.
Bunu elle yapmak zorundayız.
We'll have to do this by hand.
Bunu başka bir zaman yapmak zorundayız.
We'll have to do this some other time.
Bunu şimdi mi yapmak zorundayız?
But do we have to get into this now?
Sen bizim için bunu yapıyorsun, biz senin için ne yapmak zorundayız?
So, you do this for us, what do we have to do for you?
Neden bunu tekrar yapmak zorundayız ki?
Why do we have to do it again? Ow.
Bunu kendi başımıza yapmak zorundayız.
We'll just have to do it ourselves.
Truva'nın içine girmek için, sadece şu koca taş duvarı geçmek zorunda değiliz, ama... - bunu Yunan ordusunun önünde yapmak mı zorundayız?
To get inside Troy, not only do we have to get past that huge stone wall but we have to do it in front of the greek army?
Baba. Bunu laboratuar götürmek ve... müteakip 6 saat işlem yapmak zorundayız, yoksa "sıfır" noktasına döneriz.
Dad, we have to have that to the lab and processed in the next six hours or we go back to square zero.
Bunu şimdi yapmak zorundayız.
We must do it now.
bunu yapmak istiyorum 21
bunu yapmak istemiyorum 75
bunu yapmak zorundayım 46
bunu yapmak zorundasın 20
bunu yapmak istemedim 22
bunu yapmak istemezsin 29
bunu yapmak zorundaydım 22
bunu yapmak zorunda mısın 17
bunu yapmak zorunda değilsin 85
bunu yapmak istediğine emin misin 31
bunu yapmak istemiyorum 75
bunu yapmak zorundayım 46
bunu yapmak zorundasın 20
bunu yapmak istemedim 22
bunu yapmak istemezsin 29
bunu yapmak zorundaydım 22
bunu yapmak zorunda mısın 17
bunu yapmak zorunda değilsin 85
bunu yapmak istediğine emin misin 31
bunu yapmak zorunda değildin 18
yapmak zorundayız 17
zorundayız 21
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu alabilirsin 17
bunu al 228
bunu yapma 481
bunu kabul edemem 111
yapmak zorundayız 17
zorundayız 21
bunu duyduğuma sevindim 230
bunu biliyorum 710
bunu biliyor musun 150
bunu alabilirsin 17
bunu al 228
bunu yapma 481
bunu kabul edemem 111
bunu yapmana gerek yok 38
bunu bana neden yaptın 18
bunu yapabilirim 231
bunu nereden biliyorsun 159
bunu da 65
bunu bilmiyordum 213
bunu sevdim 345
bunu unutma 219
bunu yapabilir misin 143
bunu yapamam 834
bunu bana neden yaptın 18
bunu yapabilirim 231
bunu nereden biliyorsun 159
bunu da 65
bunu bilmiyordum 213
bunu sevdim 345
bunu unutma 219
bunu yapabilir misin 143
bunu yapamam 834