Bıktım artık Çeviri İngilizce
2,365 parallel translation
Senden emir almaktan bıktım artık.
I'm sick of being bullied by you.
Bu saçmalıklardan bıktım artık.
I'm sick of this shit.
Bundan bıktım artık. - Ne?
Okay, you know what, I'm sick of it.
Hırgüründen bıktım artık.
I can't take your nagging.
Dean'in "PC'ness *" ı araya sokuşturmasından bıktım artık. Şurama kadar geldi.
I am so sick of the dean jamming his PCness down my throat.
Bıktım artık senden!
I'm so tired of you!
Geçmişindeki yaraların sebebini bilmiyorum ama bunları saklama çabası içerisindesin. Etrafta maço gibi davranan bir sürü erkek var. Hepsinden bıktım artık.
I don't know what your past scars are, but men who go around acting so macho are exactly the type I hate.
Acilen birşeyler yapmalısın çünkü ceset çizmetten bıktım artık.
You better do something quick, cause'I'm getting sick of drawing dead bodies.
- Tommy, bıktım artık.
- Tommy, I'm sick of you.
Yalan söylemekten bıktım artık
I'm tired of lies.
Sana söyleyeyim, benim Nathaniel ve senin Bay Lopez olmandan bıktım artık.
I will tell you. I will tell you. I'm sick of being Nathaniel and you Mr. Lopez.
Uğraşmaktan bıktım artık. Bırakıyorum.
Done trying. I resign. I resign.
Bıktım artık!
I'm so sick of this!
Bıktım artık bundan.
I'm so sick of it.
- Bıktım artık.
- I'm just sick of it.
Bıktım artık dostum.
I've had it with her shit, man.
Her önüne geleni sikebileceğini zanneden senin gibi adamlara erkek denmesinden bıktım artık.
I am so sick of you so called men who wanna do what the fuck they want.
Kendiniz suçlayın, çünkü sızlanıp durmanızdan ve şikayetlerinizden bıktım artık.
Blame yourselves, because I am sick and tired of your Whining and your complaining.
- Bıktım artık!
- I've had enough!
Senin emir erin olmaktan bıktım artık.
I'm tired of being your little fucking lapdog.
Sen bir şeyi kanıtlamaya çalışırken, oturup hayatımın uçup gitmesini seyretmekten bıktım artık.
I am sick and tired of sitting around, watching my life evaporate, while you keep trying to prove a point!
Ama şu konuşmandan bıktım artık.
But I'm tired of your language.
Bıktım artık senden.
I am sick and tired of you.
Üniversitenin kırıntıları ile yaşamaktan ve fikirlerime patent vermelerini yalvarmaktan bıktım artık.
I'm tired of begging breadcrumbs from the university and giving them the patents to my ideas.
Senin iyimserliğinden bıktım artık.
I am sick of your pathological optimism.
Ancak kayıt odasından sadece bir kapı uzaktayken senin böyle orospu karı sızlanmandan bıktım artık.
But I am sick and tired of your candy-ass whining when fuckir one door separates us from that footage.
Bundan bıktım artık.
I'm tired of this.
Bıktım artık.
That's it.
Okuldan çıkış saatlerinden bıktım artık çok komik geliyor.
I'm tired of rules being to school it gives me funny.
Bıktım artık!
I'm exhausted!
Bu tavrından bıktım artık.
I'm tired of that attitude.
Bıktım artık!
I've had it!
- Bıktım artık.
- I'm getting fed up.
- Bundan bıktım artık, Vlad.
Really getting tired of this, Vlad.
Bundan bıktım artık, tamam mı?
We are tired, okay?
Ben bıktım artık.
I'm just tired.
Bıktım artık.
I'm sick of it.
Dikkatli olmaktan bıktım artık.
I'm fed up with being careful.
Oynamayı bırakalım. Artık cıvığı çıktı.
I don't want to play anymore.
Bu imalarından bıktım usandım artık.
I'm so sick of your insinuations.
Yeter artık. Alisha artık bıktım usandım!
Enough is enough I'm fed up Alisha!
Böyle hissetmekten artık bıktım.
I'm so sick of feeling this way.
Bütün bu "Karım beni aldatıyor." saçmalıklarından bıktım usandım artık.
Sick of this paranoid, "My wife is fucking around on me" bullshit.
Ayrıca, hayranlarım beni gezegendeki her türlü yırtıcı hayvanla boğuşurken görmekten artık bıktı.
Besides, my fans are tired of seeing me tackle every natural predator on the planet.
Herkesin bana ne yapmam gerektiğini söylemesinden bıktım artık.
You know what?
Bu surattan bıktım artık.
I'm so sick of this face.
Bıktım usandım artık.
I'm so fuckin'tired.
- Bundan bıktım usandım artık.
- I'm sick and fuckin'tired of it.
Bıktım, usandım artık.
I'm sick of it.
Cidden, bıktım usandım artık.
I mean, seriously, talk about sucking the life out of somebody.
Senin pisliklerinle uğraşmaktan bıktım. Artık bunu yapmak istemiyorum.
I'm sick of dealing with all your shit and I don't want it any more.
artık 611
artık yeter 112
artık değil 377
artık biliyorum 66
artık bitti 204
artık bilmiyorum 31
artık istemiyorum 47
artık yok 173
artık özgürsün 32
artık dayanamıyorum 176
artık yeter 112
artık değil 377
artık biliyorum 66
artık bitti 204
artık bilmiyorum 31
artık istemiyorum 47
artık yok 173
artık özgürsün 32
artık dayanamıyorum 176
artık var 39
artık çok geç 412
artık her şey bitti 29
artık senin 35
artık korkmuyorum 38
artık gidebiliriz 26
artık güvendesin 54
artık önemi yok 34
artık gidebilir miyim 65
artık değilsin 23
artık çok geç 412
artık her şey bitti 29
artık senin 35
artık korkmuyorum 38
artık gidebiliriz 26
artık güvendesin 54
artık önemi yok 34
artık gidebilir miyim 65
artık değilsin 23