Doğrusu bu Çeviri İngilizce
1,535 parallel translation
Doğrusu bu olur.
It's only fair.
Doğrusu bu temiz koku.
This is actually the fresh part.
Doğrusu bu değil mi, aşk çocuğu?
Ain't that the truth, lover boy?
Bunu söylemek çok acı, ama doğrusu bu.
It pains me to say it, but it's true.
Ona buraya gelmesini söyledim. Doğrusu bu.
I told her to come here It's the right thing to do
En doğrusu bu.
She said it!
İşin doğrusu bu.
That's the truth.
Doğrusu bu adam aşağılık biriymiş.
To tell you the truth, the guy was a creep.
Doğrusu bu.
That's the gospel on that score.
- Doğrusu bu.
- That's right.
Doğrusu bu adam pisliğin teki olduğunu düşünüyorum.
You know, truthfully, I think this guy's a complete jerk-off.
- Doğrusu bu.
It's the right stuff.
Evet, daha doğrusu bu Tim'in arabası.
- Yes. I mean... This is Tim's car.
Doğrusu bu konuyu tartıştık.
Truth is we've had discussions.
Lütfen anla, benim için en doğrusu bu.
And I would like you to respect my decision, and just try to feel that I know what's right for me.
Şey, doğrusu bu uzun bir hikaye.
Well, that's kind of a long story.
Gitmeliyiz. Daha doğrusu bu şehri terk etmeliyiz dostum.
We gotta leave. "Leave" as in "get the fuck outta Dodge", man!
O zaman için bana doğrusu bu gibi gelmişti.
It seemed at the time like the right thing to do.
- Doğru şeyi yapmışsınız. Kesinlikle doğrusu bu.
Well, you did the right thing.
Allahım, doğrusu bu ödüller ailem için bundan daha uygun zamanda gelemezdi. - Çocuklar, buraya gelin!
Goodness, well these prizes couldn't come at a better time for my large family.
Doğrusu bu.
That's right.
Bu arada, doğrusu "hayır, teşekkür ederim."
By the way, the phrase is "no, thank you."
Doğrusu bağlantılarım sayesinde,... bu teçhizatı Jim Cameron'ın şirketinden aldım.
I had actually gotten this equipment from... through connections I had to Jim Cameron's company.
Doğrusu bu.
- There you go. I got one too.
Doğrusu, bu şeye gitmek istemiyorum.
I don't wanna go. Honestly, I don't wanna go to this thing.
Doğrusu, bu güzel bir soru.
Actually, that's a good question.
Ben de lisedeyken gotiktim ve bu yorumuna gücendim doğrusu.
No, I was a Goth in high school and I take offense to that comment.
Ama bütün bu yolu dev bir yılanı görmek için kat etmediğimize göre... bu yılanla benim araçlarımı birlikte kullanmamızı gerektiren şeyin... ne olduğunu çok merak ediyorum doğrusu.
Assuming we didn't come all the way out here just to see some gigantic snake, I'm dying to know what kind of situation could possibly require the use of his boa and my implants.
Bu iki kisinin taniklarinin olmasi, dogrusu can sikici bir durumdu.
It was most annoying, I must confess, to find that both these people had alibis.
1 santimetreye kurulu daha doğrusu, 2.8 santimetreden düşük olacak şekilde, bu şekilde olmalıydı.
It's been set at 1 centimeter, rather than 2.8 centimeters, the way it should.
Lakin, neden Kakashi-sensey bize görevden önce bu filmi izlimemizi söyledi, merak ediyorum doğrusu.
But then, I wonder why Kakashi-sensei told us to watch this movie before the mission.
Arabanda oturdun, bazı telefon görüşmeleri yaptın, ve doğruca buraya geldin. Evet ve doğrusu da bu.
You sat in your car, you made some phone calls, and you came straight here.
Ama hiçbir şey bulamadım, bu da beni pek heyecanlandırmıyor doğrusu.
Everything's bouncing off it, which doesn't thrill me.
Bence doğrusu da bu.
- I think that's true. - Mm-hmm.
Doğrusu, bu esaslı mal.
That's right, this is Bubonic Chronic.
Sanırım doğrusu da bu.
Which I'm guessing is the correct response.
Doğrusu, bu sayede mutlu oluyorum.
I'm having the time of my life right now! As am I...
Bu petrol işinde kimsenin akıl sır erdiremediği karlar döner ve doğrusu Ken Lay ` in üst düzey yöneticileri bile bu durumu sorgular hale geldi.
Well this oil trading business had profits that nobody could really understand and in fact, that many of Ken Lay's lieutenants questioned.
Doğrusu evet, ancak bu seni dünya için hazır hale getirmez.
Indeed, but that does not make you ready for the world.
"Bu sol, harbiydi doğrusu!"
That left has some pop!
Bu kadar ortak noktamız olmasını beklemiyordum doğrusu.
I never expected to have so much in common.
Bu, doğrusu pek beklenmedik ve tuhaf.
Well, that's just... ... unexpected... ... and weird.
Doğuluların tembel olduğunu duymuştum, ama bu kadarı da fazla doğrusu.
I heard Asians are irresponsible, but that's too much!
Bu görev pek de hoş değil doğrusu. Prens Karl ve beraberindekiler Bükreş'e dönüyorlar.
Prince Carl and his entourage are leaving for Bucharest during the truce.
Daha doğrusu... bir sloganım olmasına karar verirsem bu olabilir.
That's my motto, or it might be, if I start having a motto.
Pekala, bu çok ilginçti doğrusu.
Okay, well, this was interesting.
Doğrusu, Owen, bu gerçek olsa bile sana kim inanır ki?
Honestly, Owen, even if that were true... who would believe you?
Doğrusu, bu dönemi bitireceğini düşünmüyordum.
Frankly, I didn't think he'd last the semester.
Ama yıldönümleri bu tür mistik güçleri artırabilir doğrusu.
I can't say. But anniversaries ma y strenghten these mystical forces. Good.
Bu tavrını sevdim doğrusu.
I like your attitude.
Bu petrol işinde kimsenin. ... akıl sır erdiremediği karlar döner ve doğrusu. Ken Lay in üst düzey yöneticileri bile bu durumu sorgular hale geldi.
Well this oil trading business had profits that nobody could really understand and in fact, that many of Ken Lay's lieutenants questioned.