English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ H ] / Hastaneye

Hastaneye Çeviri İngilizce

12,964 parallel translation
Hastaneye geri dönmek gibi bir niyetiniz yok mu acaba?
Do you want to go back to the hospital, by any chance?
Bugün olmasa bile hastaneye muhakkak tekrar gidin.
By the way, make sure you go see a doctor soon, if not today.
Seni hastaneye götürürken çiçekçinin orada partnerime bundan bahsetmiştim.
I said something to my partner about it when we wheeled you past the hospital flower shop.
Sedyeye alıp hastaneye götürelim.
Let's get him on the backboard and trauma him to Med.
En yakın arkadaşı Tommy Ryan parmağının yarısını metal pres makinesine kaptırmıştı da hastaneye gitmek için vardiyasının bitmesini beklemişti.
His best friend Tommy Ryan lost half a finger in a sheet metal press. Waited until his shift ended to go to the hospital.
- Belki yolda hastaneye de uğrarız.
Maybe we'll stop at the hospital on the way.
Tedavi için hastaneye kaldırıldıktan sonra, Burnwall-Meriweather'daki Akıl Hastalıkları Merkezi'ne kapatılmış.
She was sent to the hospital for treatment, then confined to... the Burnwall-Meriweather Home for the Mentally Ill.
Bayan Beernstsen hastaneye götürüldüğünde,... sonradan anlaşıldı ki hastaneye gitmek için Sandra Morris'in arkadaşı Şerif Yardımcısı Judy Dvorak görevlendirilmişti. Burada Sandra Morris olayı önem kazanıyor.
After Mrs. Beerntsen was taken to the hospital, it turned out that Sandra Morris'friend, Judy Dvorak, was the deputy sheriff who was assigned to go to the hospital, and this is where the Sandra Morris matter makes a difference,
- Hayır. - O akşam oradaydı. Cezaevinden hastaneye getirilmişti, değil mi?
- It was around that evening, it had been brought over from the jail to the hospital, right?
Jason, sana yardım edebilmemiz için seni hastaneye götürmemiz gerek.
Jason, we're gonna have to get you back to the hospital so that we can help you.
Sen hastaneye gidiyorsun, biz de anneni buluyoruz.
You are going to that hospital. And we are gonna find your mom. What's her name?
Onu bulduğumuzda, senin bulunduğun hastaneye getireceğiz.
Gotta move out, folks! When we find her, we're gonna take her to the same hospital where you are.
Annesini ziyaret etmek için Scott'la hastaneye gittiğini söyledi.
She told me that she was going with Scott to the hospital to see his mom.
Frank Murphy kızımın doğumu için hastaneye gidebilmem için benim vardiyamı üstlendi.
Frank Murphy covered my whole shift so I could go to the hospital to see my daughter be born.
Gitmemiz gerek, seni hastaneye götürmeliyiz.
We gotta get out of here, take you to the hospital.
- Hastaneye gitmeliyim, çocuklar.
- I've got to get to a hospital, guys.
Şimdi hastaneye gitsem iyi olur sanırım.
I guess I should, I should go to a hospital, now.
Beni hastaneye götürürsen sana dava açmam!
Take us to the hospital, and I won't sue you!
Hastaneye götürelim seni,... ya da içeri gel, ben...
Let me take you to the hospital, or I don't know, come inside, so I can...
Hastaneye gidiyorum, sana ulaşamadım. Jack'i arıyorum.
As Your Lordship is aware, Mr. Al Bashir has lost.
Hemen hastaneye gitmeliyiz.
I think we should get to the hospital quickly.
Hastaneye gidiyoruz.
We go to the hospital.
Rahibe jebediah kraliçesi tarafından hayatta kaldı, Hala kritik bir durumda rahmetle hastaneye düşer. "
Survived by reverend Jebediah Crone, still in a critical condition at mercy falls hospital. "
Hastaneye gidemeyiz.
Can't go to a hospital.
Bayan Kennedy, vardığımızda otopsi işlemleri için hastaneye geçeriz.
When we land, Mrs. Kennedy, we'll need to proceed directly to the hospital for the autopsy.
Kanamayı durdurmaya çalıştım. Ama hastaneye vardığımızda...
I tried to stop the bleeding, but when we got to the hospital, it was...
Kimse seni hastaneye geri gönderecek kişi olmak istemiyor.
No one wants to be the one to send you back to the hospital.
Onu hastaneye götürmeliyim.
I got to get her to a hospital.
Onu hastaneye götürmeliyiz, tamam mı?
We have to get her to a hospital, okay?
Mark, hastaneye yatması gerektiğine inandı.
Mark thought she needed to be in a hospice.
Her neyse, babam hastaneye gidip anneme beraber geçirdikleri hayattan küçük anlar hatırlatması için günlüğünü okuyacaktı.
Anyway, my dad would go to the hospital... and read to my mom... from her own journal... and she would remember little moments of their life.
Hastaneye gitmeliyiz.
We've got to get to the hospital.
Hastaneye beni bitirmek için geldiler, Ama biz kapılara nöbetçiler koymuştuk.
They came to finish me off at the hospital, but we had guards posted at the doors.
Hastaneye gitmem gerek.
Oh, I need a hospital.
Hareket etme baba, aşağı geliyorum. Rach, arabayı hastaneye doğru sürerek pratik yapmanın tam zamanı.
Today is Mother's Day and it's a perfect spring day.
Beni yeniden hastaneye kapatmaya kalkar.
Try to lock me up again.
- Neyi? Yeniden hastaneye kapatılmamla ilgili bir espri.
Any cracks about me being locked up again.
Roy, hastaneye götürmemiz gerekiyor mu?
Roy, do we need get him to a hospital?
Hastaneye götürürsek her şey biter.
We take him to a hospital, it s over.
- Hastaneye götürmemiz gerek.
We need to take him to a hospital.
Onu hastaneye göndermenin bir mantığı yok.
Ain't no sense in sending him to the hospital.
Hâkim üç hafta sonrasına duruşma tarihi verdi. Neden tekrar hastaneye yatırılmamalı, sebep göstermek için.
Judge set up a hearing for him in three weeks to show cause why he shouldn't be recommitted.
Onu yine hastaneye kaldırmak gereksiz, dedim.
It didn't make no sense to recommit the man.
Şimdi onu hastaneye mi kapatsınlar?
Now, they want to take him and lock him up?
Alberta'yı görmeye hastaneye gidiyorum.
I'm going over to the hospital to see Alberta.
Bu akşamüstü hastaneye yattı.
She went into the hospital this afternoon.
Kadına, adamların onu alıp hastaneye kapatmasını söylemişsin.
She said you told them to go ahead and lock him up.
Devletin çekin yarısını hastaneye, yarısını sana gönderdiği yazıyor.
It say the government sends part of the check to the hospital, the other part to you.
Onu hastaneye gönder, dedim, sen, serbest kalsın, dedin.
I said send him to the hospital, you said let him go free.
Sonra oraya gittin ve parasının yarısı için onu hastaneye yolladın.
Then you went down there and you signed him to the hospital for half his money.
Bizi hastaneye götürürsen sana dava açmam!
Ooh! Take us to the hospital and I won't sue you!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]