Hayat kısa Çeviri İngilizce
1,265 parallel translation
Hayat kısa Ndugu. Artık bir dakikamı bile boşa geçiremem.
Life is short, Ndugu... and I can't afford to waste another minute.
Hayat kısa.
Life is short.
Bana hayatını anlattı, neler yaşadığını. "Hayat kısa, annecim."
They knew how to conduct a negotiation, but they seem to have ignored the rules.
- Hayat kısa.
- Life's short.
Hayat kısa.
Life's short.
Şu senin "Hayat kısa, kalbinle hareket et, seni istiyorum bebek" konuşman.
Your whole "time is short, gotta put your heart on the line, baby I want you" speech.
* Bütün hücrelerinle rahatla, hayat kısa ve bu yüzden güzeldir *
"Live with your every pore, life can be short, so make it grand!"
* Hayat kısa bu yüzden tadını çıkar *
"Seize, for life is too short"
Hayat kısa bir mum.
It's a brief candle.
Natalie Gordon Kaptan Cesaret'in kısa hayatının leydisi ve onu hayatta gören son kişi.
Natalie Gordon, the lady in Captain Dare's short life and the last person to see him alive.
Hayatına devam edenler, ölülerle kısa süre sonra ilgilenmiyorlar.
The dead don't interest the living for very long.
Hayat çok kısa, biliyor musun?
Life sure is fleeting', you know?
- Hayat diyorum, çok kısa.
- Life. I'm saying it's fleeting'.
Bu kısa hayatımın en önemli anı olacak!
This will be the highlight of my young life! That's the spirit, Poodles!
Ve ben hayatımı yaşıyorum, ana hikayeyi ya da alt kısa öyküleri.
And I live my life, head or tails
Ve zaman akıp gidiyor ama ben hayatımı yaşıyorum, ana hikayeyi ya da alt kısa öyküleri.
And time is flying by But I live my life, head or tails
Bazı zaman ben yapıyorum bazı zaman ise başkaları ve hayatımı yaşıyorum, ana hikayeyi ya da alt kısa öyküleri.
Sometimes I don't And I live my life, head or tails
Hayat çok kısa.
Life's too short.
Bana hayatın zevk almadığın bir işte çalışmayacak kadar kısa olduğunu gösterdin.
Don't be sorry. You've shown me that life's too short to have a j-job I don't enjoy.
juliet, anneni dinle kesinlikle haklı eğer sevgilileri olduysa haklı sebepleri vardı bu kıskanç kadına inanma ben iyi bir eştim baban benim tek erkeğim o nasıl olduğumuzu bilir hayat çok kısa hayat çok güzel karar vermelisin mihraba çıkmak için gelinliğin zaten hazır
I know, but I still hope Juliet, listen to your mother Of course, she is right
harika hayat çok kısa hayat çok güzel karar vermelisin mihraba çıkmak için bir gün bize teşekkür edeceksin bir kocan olmalı ah, bu balo elbisem mi?
There you go. Life is too short Life is too beautiful
Bu dünya hayatının kısa olduğunu ve çevremizdeki herşeyin Allah'ın bize bahşettiği birer emanet olduğunu öğretti.
And everything around us is a trust from God.
Chris'in kısa hayatımın aşkı olduğunu bilseydi durum her açıdan karmaşıklaşırdı.
If he knew that Chris was the love of my young life it would just get confusing.
Bak, burada bir çelişki yaşıyorum. Çünkü, senin yakın dostun ve eski aşkın olan parçam, hayat çok kısa, ne mutlu ediyorsa onu yapmalısın diyor.
I've got a conflict here because, see, the part of me that happens to be your close friend and erstwhile paramour says, " Hey, life's too short.
Kısa bir süre önce, hayatımızın geri kalanını beraber geçireceğimizi düşünürdüm.
It doesn't seem that long ago I thought we'd be spending the rest of our lives together.
Hayat çok kısa.
LIFE'S JUST TOO SHORT.
Ya da trajik bir şekilde kısa sürecekse senin hayatının kalanını diyelim.
Or the rest of your life, if it's tragically cut short or whatever.
Ve bundan kısa bir süre sonra, hayatımıza Clark girdi.
And not long after that, Clark came into our lives.
Ve, senin ve Masie'nin en kısa zamanda evimde ve hayatımda olmanızı istiyorum.
And I want you and Maisie in my flat and in my life as soon as possible.
Zavallı şey, Kısa hayatında nerdeyse hep hastaydı.
The poor thing, she was sick most of her little life.
Önemli olan hayatın kısa olduğunu unutmamak.
But what is important is to remember that life is short.
Kısa hayat ama iyisi.
Short life, but a merry one.
yıllardır suyun üstünde yürüyoruz ve bu iyi bir şey değil. hayat bunun için çok kısa.
We've just been treading water for years, and it's no good. Life's too short for that.
Ve kısa uzunluklarda hayat, mükemmel olabilir.
And in short measures, life may perfect be.
Hayat çok kısa!
Life's too short.
Biliyorum, hayat çok kısa.
Yeah, I know. Life is too short.
Hayat çok kısa!
Life is very short.
Ona bağlanmalısın çünkü hayat çok kısa.
You should make a commitment to her,'cause life is short.
Hayat çok kısa.
Life is too short.
Sahte anıları ve kleptomani geçmişi olan sakar bir gençsin. Bir bakıyorsun, kahraman olmuşsun. Kısa bir hayat yaşaması beklenen bir kahraman!
One second you're a klutzy teenager with fake memories and a history of kleptomania, then suddenly you're a hero with a much abbreviated life span.
Avantajları da. Dezavantajları da var. Avcı olursa hayatı vahşetle geçer ve kısa sürer.
Well, it is a mixed bag. lf she gets to be the Slayer, then her life is short and brutal, and if she doesn't, it smells of unfulfilled potential.
Vahşet dolu kısa bir hayat.
Short, brutal life.
C.J. Jennifer kısa hayatında ilk kez bir erkekle hayatın her aşamasını kapsayan, çok yönlü bir ilişki kurmaya çalışıyor.
Jennifer is attempting for the very first time in her young life to have a full, well-rounded relationship with a boy.
Çünkü hayat çok kısa ve ölüm çok uzun.
'Cause life is too short and death is too long.
Ve şey,... hayat, eğer ve belkiler için çok kısa.
And, uh life's just too damn short for ifs and maybes
Hayat çok kısa, aynen.
Life's too short, exactly...
Günde iki üç kez "Hayat çok kısa" diye bağırma isteği uyandırır.
Makes you want to scream, "Life's too short!" two, three times a day.
- Ona korktuğunu hayatın çok kısa olduğunu, bunu zevk aldığı birisiyle geçirmesi gerektiğini söyledim.
- I told him he's scared. Life's too short. - Spend it with someone you enjoy.
Seni ve Maisie'nin en kısa zamanda evimde ve hayatımda olmanızı istiyorum.
I want you and Maisie in my flat in my life, as soon as possible.
Sünger Bob Kare Şort'u seyrediyorduk. Birden ayağa kalkıp "Hayat çok kısa" dedi.
We were watching Sponge Bob Square Pants, and she stood up and said, "Life was too short."
Ev sahibimiz Siobhan Arintero'nun kısa hayatının tamamını geçirdiğini Arinteroların evindeyiz.
Here we are at the Arintero home. Where co-host Siobhan Arintero has been all of her young life.
kısa 87
kısacası 154
kısa boylu 32
kısa kes 39
kısa bir süre 21
kısa bir süre sonra 28
kısa bir süre için 27
kısa bir süre önce 26
kısa sürede 17
kısaca 78
kısacası 154
kısa boylu 32
kısa kes 39
kısa bir süre 21
kısa bir süre sonra 28
kısa bir süre için 27
kısa bir süre önce 26
kısa sürede 17
kısaca 78
kısa bir süreliğine 17
kısa keseceğim 34
kısa mı 17
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
kısa keseceğim 34
kısa mı 17
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatın 30
hayatımda 29
hayata 34
hayatını yaşa 16
hayat dolu 30
hayattayım 45
hayat nasıl gidiyor 25
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatın 30
hayatımda 29
hayata 34
hayatını yaşa 16
hayat dolu 30
hayattayım 45