Her şey Çeviri İngilizce
142,199 parallel translation
Fakat geri kalan her şey olması gerekenden fazla zorlaşıyor.
But everything's so much harder than it needs to be right now.
Her şey yoluna girecek Pammy.
It's okay, Pammy. It's gonna be okay.
Aranızda her şey yolunda mı?
Is everything okay between you two?
- Hayır her şey yolunda.
- No. Everything is fine.
Her şey yolunda mı?
Everything good with you?
Eğer kurallar kitabı açıkça yasaklamıyorsa her şey uygundur.
If the rules books don't explicitly forbid it, anything is legal.
Millet, her şey daha iyiye doğru gelişmek üzere.
Everyone, everything is about to change for the better.
- Pekâlâ, her şey harika... -... ama bu briketlerden nasıl geçeceğiz?
Well, that's all great and all, but how we gonna walk through cinder blocks?
Beş, her şey yolunda demek.
A five means all is well.
Elinde doğru bileşenler varsa, tek yapmak gereken beklemektir ve önünde sonunda her şey yoluna girecektir.
If you have the right ingredients, you just need to be patient, and... eventually everything will work out.
Her şey karşılıklı.
Hey, whoa, hey! Quid pro quo.
Her şey yolunda mı?
Everything okay?
Her şey planladığın gibiydi, ama arkadaşın kontrolden çıkıp sürücülerine saldırdı ve onu vahşice öldürdü.
Everything went as planned, until your friend flew off the handle, attacked their driver, and brutally killed him.
Her şey çok hızlı olacak.
Things are gonna move very quickly.
- Her şey yolunda, güvendesin.
- It's okay, you're safe.
Her şey yolunda mı?
Is everything okay?
Her şey çok güzel olacak.
Everything's gonna be okay.
Şükran Günü'nden sonra her şey yolunda gittiği için mutluyum.
Well, you know, after Thanksgiving, I'm just happy nothing went wrong.
Söyleyeceğiniz her şey mahkemede...
Anything you say can and will be used against you...
Sanki her şey sona ermiş gibi davranıyoruz.
We're acting like this is over.
- Biliyorum ama her şey şirket için.
I know, but it's for the firm.
Artık bir avukatım ve sahip olduğun her şey için sana dava açabilirim.
I'm a lawyer, and I could sue you for everything you have.
Her şey yolunda mı?
Everything all right?
- Her şey ortada.
- It's right here.
Hayır, her şey yolunda.
No, no, everything's fine.
Her şey için lisansa ihtiyaç var.
Everything needs a license.
- İş yerinde her şey yolunda mı?
And work is going well? It is..
Saadet zinciriyle ilgili her şey koruma altındadır.
- Well, anything. That has to do with the Ponzi scheme is covered by the proffer.
Her şey ortada.
You can see everything.
- İçeride her şey değişti!
Everything changed in there.
Geçti. Her şey yolunda.
[in English] It's okay.
- Yaptığımız her şey öyle değil mi?
Isn't that everything we do?
Her şey sona erdi. Bu doğru.
It's over.
Eve gitmek için elimizde her şey var.
We have everything we need to go home.
Hayatının her günü deli gibi çalışıp da elinde nasıl hiçbir şey kalmaz?
How can you work so hard every single day of your life and have nothing to show for it?
Her zaman istediğin şey buydu, değil mi?
That's what you always wanted anyway, right?
Bildiklerini paylaştı ki pek bir şey bilmiyordu ancak onu yalan söylediğini yakaladılar.
She shared what she knew, which wasn't that much, but they caught her in a lie.
Bu şey her an su kaynatabilir.
This thing is gonna overheat any second.
Biliyorum çünkü her yıl yaptığım bir şey.
I know, I do this every year.
- Orada her şey yolunda mı Yusuf?
Is everything all right there, Yusuf?
Biriyle tanıştım, o yüzden yaptığımı düşündüğün şey her neyse...
I met someone, so whatever it is that you think that I'm doing...
Ortaklık katkı payını yatırırsa öyle bir şey olmayacak.
She isn't going to be of counsel if we get her capital contribution.
Müvekkilimin diyeceği hiçbir şey aleyhinde kullanılamaz.
Nothing my client says can be used against her.
O her neyse büyük bir şey.
ZEB : Whatever it is, it's big.
Onun icin hissettigim her sey, bir aldatmacaymıs, babamın inceligiymis.
Everything I felt for her was smoke and mirrors, courtesy of Dad.
Bu kadın insanlarla iletisim hakkında cok sey biliyor olmalı, yine de birisini kendini öldürecek kadar kıskırtmıs mı?
I should have thought this woman had figured out human interaction, yet she provoked someone into killing her?
Burada her sey yolunda mı?
Uh, is everything okay in here?
Annemin diledigine kavusmasından baska bir sey beni mutlu edemez dedigimde bana güvenmen gerek.
So trust me when I say nothing would make me happier than Mum getting her wish.
Evet, evet, onun icin bir sey getirmemi istedi.
Uh, uh, yeah, she-she asked me to grab something for her. Ah.
Bir kere yaptık, ama her sey gitti.
One time was all it took.
Her seyden önce gelen sey...
And this is the most important part...
her şey yolunda 1390
her şey yolunda mı 840
her şeyin bir zamanı var 23
her şey bitti 278
her şey için teşekkürler 136
her şey iyi olacak 102
her şey için teşekkür ederim 55
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44
her şey yolunda mı 840
her şeyin bir zamanı var 23
her şey bitti 278
her şey için teşekkürler 136
her şey iyi olacak 102
her şey için teşekkür ederim 55
her şeyin 49
her şeyim 18
her şeyin bir ilki vardır 44