Hoşuna gidecek Çeviri İngilizce
1,073 parallel translation
Bu viski Yerlilerin hoşuna gidecek.
The Indians are gonna like this whiskey.
Hoşuna gidecek.
It'll be okay.
Alfredo, hazır. Hoşuna gidecek.
Alfredo, come on, it's ready.
Hayır, hoşuna gidecek ama otursan iyi olur.
No, you'll like it, but you'd better sit down.
Çok yakında senin için onu buraya getireceğim... hepimizin hoşuna gidecek.
I'm going to bring her back real soon... for you all to enjoy.
Çok hoşuna gidecek.
You'll like it, you'll see.
Bak bakalım bu hoşuna gidecek mi?
Thank you, brother.
Hoşuna gidecek.
You'll like it.
Burada kalmak hoşuna gidecek.
You'll like this place.
Hoşuna gidecek mi bakalım.
See how you like it.
Eminim çok hoşuna gidecek. Sen olmasan halimiz ne olurdu? Ona ikinci bir anne oldun.
I'm sure she'II like it what would we have done without you?
Ağzını aç! Hoşuna gidecek!
Pee into her mouth.
Göreceksin, ev hoşuna gidecek. Çok güzel bir ev. Orada, bu gördüklerinin hiçbirini görmeden 100 sene yaşabilirsin.
You'll see, you'll love the house.
Bence bu Sulu Meyveler'in de hoşuna gidecek.
I think the Juicy Fruits will dig it.
Bu hoşuna gidecek.
You'll be satisfied.
İşi bittiğinde ölmezse eğer, küçük bir ödül var. Axel'in çok hoşuna gidecek.
Axel feels appreciated if, when he's done, assuming he's alive, there's a little reward.
Birlikte geçirdiğimiz zaman her kadının hoşuna gidecek bir maceraydı.
living with you has been an adventure any woman would relish for all time.
Vücudun köpeğin hoşuna gidecek şekilde kaplandı.
Your body's covered with what dogs like.
Baş parmağı ile bir ağaca mühür yapsın. Onların hoşuna gidecek nelerimiz var?
What have we got that wogs go for?
Hoşuna gidecek.
You'll like them.
Dünyayı gerçek kılacak fizik veya makinistlik bilmiyor... başkalarının hoşuna gidecek şeyler resmetme yeteneği yok... TV cıngıllarından başka müziği yok... zavallı annesinin anlattığı hikayelerden başka tarih bilgisi yok... kendini eğlendirecek ya da daha çok tanımasını sağlayacak arkadaşı yok.
He knows no physics or engineering to make the world real to him... no paintings to show him how others have enjoyed it... no music except television jingles... no history except tales from a desperate mother... no friends to give him a joke or make him know himself more moderately.
Gerçekten hoşuna gidecek.
You're gonna really like it.
Hoşuna gidecek, Harry.
'And then you'll like this, Harry.
Yakında çok daha hoşuna gidecek şeyleri tadacaksın.
Soon, you'll taste things you'll like even more.
Hoşuna gidecek, göreceksin.
It'll be good, you'll see. - It's now or never, Matthew.
Hoşuna gidecek, göreceksin.
You'll like it. You'll see.
Bu çok hoşuna gidecek.
You're gonna love this.
Bu göreceğin çok hoşuna gidecek. Nedense buna pişman olacağımı hissediyorum.
I like you, but it is undeniable that you are robbing me.
Zorla bana sahip olmak hoşuna gidecek.
You'd love to take me by force.
Sadece birazcık, hoşuna gidecek. Hadi.
Just for a little while, you'll like it.
Çok hoşuna gidecek.
You'll love it.
Annelerinizin gerçek savaş hoşuna gidecek.
You mothers might enjoy a real war.
senin de hoşuna gidecek mi acaba?
are you going to enjoy it as well?
Oraya çıkıp başka bir tane daha söylersen onların daha çok hoşuna gidecek, tatlım.
They gonna love you a hell of a lot more if you get up there and do another one, honey.
Evet, benim için o serserileri izlemek hoşuna gidecek.
Yeah, youre gonna like tracking down those varmints for me.
Lizzie'nin çok hoşuna gidecek.
Lizzie will really like it.
... ve bugünkü hava tahmini gezintiye çıkacakların değil ama, çiftçilerin hoşuna gidecek!
And in today's weather not much for the outdoor types, but you farmers are going to love this!
Çok hoşuna gidecek.
You'll feel it all right.
Sıradaki o da olabilir ama önce başka planlarım var, ve çok hoşuna gidecek.
Maybe she should be next, but I've got other plans you like them.
Çok hoşuna gidecek.
You'II love it.
Bence, hoşuna gidecek.
I think you're going to like it.
Richard'ın hoşuna gidecek.
Richard would like that.
- Antonio'nun hoşuna gidecek.
- Antonio'll like it.
Hadi, hoşuna gidecek.
Come on, you'll love it.
Ama ne yazık ki benimki kadar mükemmel olmayacak, yine hoşuna gidecek.
Unfortunately it is going to be slightly inferior to mine, but you're going to like it.
Evet. Sefilce detayları duymak hoşuna mı gidecek?
Like to hear the sordid details?
Ve Beadle ögretmenin parfümü çok hosuna gidecek!
And wait til'you smell Ms. Beadle? s Lemon Verbina!
Bu defa hoşuna gidecek.
This time, you're going to like it.
Jack'ın hoşuna gidecek bir şey yapalım.
We'll humor Jack.
Bu, çok hoşuna gidecek, Boxey.
You're going to love this, Boxey.
- Hoşuna gidecek şeyler değil.
You're not gonna like it.