Itiraf etmeliyim ki Çeviri İngilizce
1,367 parallel translation
Evet, itiraf etmeliyim ki sigara içiyorum.
Well, yes, I must admit I smoke.
Aynı Noel hediyelerine gizlice bakan bir çocuk gibiydim. Ama itiraf etmeliyim ki, hiç de heyecanlı değildi.
And like the kid who peeks at his Christmas presents I must admit, it's sadly anticlimactic.
Ama itiraf etmeliyim ki, bu odada, tıpkı benimkine benzer hatalar işleyipte, benden önce, şiddetle cezalandırılmayı hak etmiş, yolunu kaybedip, ideolojisinden vazgeçmiş, birçok yoldaşın yüzünü görüyorum.
But I must confess that I see before me in this room, the faces of many comrades who like me, have lost their way, whose ideology has wavered, who have committed similar errors... errors that also demand to be severely punished.
itiraf etmeliyim ki, tepkimin siddeti beni bile sasirtti.
I admit i was surprised At the strength of my own response.
Konu açılmışken, itiraf etmeliyim ki...
On a related subject, I must confess to you...
Bak, itiraf etmeliyim ki "Bayan muhteşem" imajı sorgulanmaya başlandı.
Look, I'll admit the Miss Adorable image has been called into question recently.
Onları okumak için sabahımı harcadım ve itiraf etmeliyim ki- -
I spent the morning perusing them and must confess -
Bak, ben onu öldürdüğün hakkında bize yalan söylemiş olmandan kesinlikle hoşlanmıyorum, ama itiraf etmeliyim ki karanlık tarafa yoluculuğumla seni biraz daha iyi anlamaya başladım.
Look, I definitely do not like the fact that you lied to us about vanquishing him, but I have to admit, after taking a trip down the dark side, I sort of understand it a little bit better.
İtiraf etmeliyim ki... zaman geçtikçe...
I must admit that as time goes by,
İtiraf etmeliyim ki size olan güvenim sarsıIdı.
I must admit, my trust in you did waver.
- İtiraf etmeliyim ki...
- I have to confess that...
İtiraf etmeliyim ki son birkaç saati çok duygu dolu geçirdik.
One has to admit, that the last few hours were full of emotions.
İtiraf etmeliyim ki, aşkın ne olduğunu bilmiyorum ama tahmin edebiliyorum
I don't know the definition of love but I can guess it
İtiraf etmeliyim ki, evrenin bir espri anlayışı var. Ama bunun şaka olduğundan şüpheliyim.
While I admit the Universe does have a sense of humor, I doubt very much this is a joke.
İtiraf etmeliyim ki, çok şaşırtıcı, çünkü burada birinci sınıf bir iş çıkardın.
I have to tell you, that's surprising, cos your work here has been first-rate.
İtiraf etmeliyim ki, bugün çok iyiydin Buzz.
Gotta say that was good work today, Buzz.
- Olur Niles. İtiraf etmeliyim ki bu gezi beni biraz geriyor.
You know, I have to admit
İtiraf etmeliyim ki, bu çok daha güzel.
I have to admit it, that is a lot nicer.
İtiraf etmeliyim ki, bu çok daha güzel.
And they added a black guy as one of the hangers, too, so it's not racist.
İtiraf etmeliyim ki - -
Even I have to admit- -
İtiraf etmeliyim ki, ben... seni onunla görmenin biraz tuhaf olduğunu düşünmüştüm.
I have to admit, I thought it was kind of strange seeing you with her.
İtiraf etmeliyim ki, böyle bir grupla birlikte olmak büyük bir zevk.
I must say, it is a pleasure to be in such lovely company for a change.
Evet, evet, evet. İtiraf etmeliyim ki dostlarım biraz önce dinlediğimiz hiç Broadway müzikaline benzemiyordu. "Day by day" miş.
Well, well, well, I can honestly say that there is no Broadway ditty closer to my heart than the one you just heard, Day Bidet.
İtiraf etmeliyim ki martini seti neye benziyor onu bile bilmiyorum.
You know, I've got to admit, I don't even know what a Martini set looks like.
İtiraf etmeliyim ki, kendini bile aştın.
I have to say, you have completely outdone yourself.
İtiraf etmeliyim ki, yine de ilgi çekici bir fikirdi.
I have to admit, though, it is an intriguing thought.
İtiraf etmeliyim ki tacı hak etmiyorum toplum hayatının cezbedici bir yanı yok.
I confess... I have no desire to wear a crown. Public life holds no charm.
İtiraf etmeliyim ki... bir an...
I confess... I imagined...
İtiraf etmeliyim ki misafirleriniz, uşaklardan daha rahat yataklarda yatıyor.
- [Denton] I must say, your guests sleep in much more comfortable beds than your servants.
İtiraf etmeliyim ki haklı.
Even I admit that.
İtiraf etmeliyim ki içimde daha evvel karşılaşmışız gibi bir his var.
I must confess, I feel as though we've met on a previous occasion.
İtiraf etmeliyim ki kafam biraz karıştı.
I have to confess that I'm a little bit confused.
İtiraf etmeliyim ki, bunun olacağını düşünmedim.
Gotta admit I didn't see that coming.
İtiraf etmeliyim ki, o bana yeni bir hayat gibi geldi.
I ain't gonna front-she brought me a gang of rain, too.
İtiraf etmeliyim ki, buna hazır değildi diye endişeleniyorum.
I gotta say, I'm worried that maybe he wasn't prepared.
İtiraf etmeliyim ki harika bir yazarsın.
So I gotta tell you. You are a fantastic writer.
İtiraf etmeliyim ki ben tutkunuyum.
I must confess, it's been a lifelong passion of mine.
İtiraf etmeliyim ki, bugünün ağabeyim olarak seni her zaman örnek aldığımı söylemeden geçmesine izin verirsem çok yazık olacaktı.
You know, I gotta tell you it would be an absolute shame for me to let another day like today pass without ever telling you how much I've always looked up to you as my big brother.
İtiraf etmeliyim ki, bazen bu gemide kedimi lüzumsuz hissediyorum.
I confess, I feel awkward myself on this ship sometimes. Out of place.
İtiraf etmeliyim ki bir yanım eve geldiğimde eşyalarımızın gideceğini ve birilerine para borçlu olacağımızı düşünmüştü.
I got to admit I half expected to come home, and our stuff would be gone, and we'd owe somebody a lot of money.
İtiraf etmeliyim ki, küçük bir kardeş fikrini benimsemem gerek.
I should embrace the idea of having a little brother.
İtiraf etmeliyim Malcolm.Bazen o kadar çok zeki oluyorum ki, ürkütücü oluyor.
Listen to this Malcolm, sometimes I'm so good I'm afraid.
İtiraf etmeliyim ki...
But I would like...
İtiraf etmeliyim ki, iş için en uygun kişi sizsiniz.
I have to admit, you're the best person for the job.
İtiraf etmeliyim ki, dâhice bir çözüm.
I'll admit, it's an ingenious solution.
İtiraf etmeliyim ki Eric, şüphelerim vardı.
I gotta admit, Eric. I had my doubts, but, uh...
İtiraf etmeliyim ki ; yolculuklarım boyunca gerçekten iyi olan bir ya da iki yerliyle karşılaştım.
I must admit I've come across 1 or 2 natives during my travels who were good.
İtiraf etmeliyim ki böyle bir şey beklemiyordum.
I confess I wasn't expecting it.
İtiraf etmeliyim ki, eğer bir şeye inanmaya ihtiyacım varsa bu da Venedik'teki bir avluya "Gizemlerin Avlusu" na inanmak olur... Moğolistan'a neden inanayım ki?
Assuming that I need to believe in something, why should I choose Mongolia rather than... a secret court, called the "Court of the Arcane" in Venice?
İtiraf etmeliyim ki bu büyük bir sürpriz oldu.
I must tell you, this is quite a surprise.
İtiraf etmeliyim ki iyi vuruştu.
It was a lucky shot.