English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ I ] / Izin ver gideyim

Izin ver gideyim Çeviri İngilizce

143 parallel translation
Şimdi izin ver gideyim.
Now let me go.
Seni terk etmek istemiyorum ama izin ver gideyim.
I hate to leave you, but please let me go
Anne lütfen izin ver gideyim!
Mama, just let me go, please!
lütfen, Stefan, ya da her kimsen, izin ver gideyim.
Please, Stefan, or whoever you are, let me go.
Aaron izin ver gideyim.
Aaron, you gotta let me go.
O zaman izin ver gideyim.
Then let me go.
Lütfen, izin ver gideyim.
Please, let me go.
Bana izin ver gideyim.
Let me go.
Şimdi izin ver gideyim. Sana yardım etmek için, elimden geleni yaparım.
You let me go now... lll do everything I can to help you.
Şef izin ver New York'a ben gideyim.
Let me go up to New York, chief.
İzin ver önden gideyim.
Let me go first.
İzin ver gideyim.
Let me leave.
Tanrım, izin ver de daha da ileri gideyim.
O Lord, if it be thy will, let me distinguish myself.
İzin ver gideyim.
Let me go.
- İzin ver gideyim!
- Let me go! - Boggs.
İzin ver ben gideyim.
Let me go.
İzin ver gideyim. Onunla konuşmam gerek.
Let me go, I must speak to him
İzin ver, hurda bir teknenin haftada bir şişe getirmesini beklemeden canım istediğinde bir şişe viski alabileceğim bir yere gideyim.
Let me go where I can buy a bottle of scotch when I want, not wait for a rotten boat to bring me one bottle a week!
- Ben Hood'un arkasından gideyim izin ver.
Let me go after The Hood.
Bir dakika izin ver, banyoya gideyim.
Let me go into the bathroom for a second.
- İzin ver gideyim!
- Let me go!
İzin ver gideyim. "
Just let me live. "
- İzin ver gideyim.
- Let me go!
Lütfen, izin ver, onu görmeye gideyim.
Please let me go see him.
İzin ver gideyim!
Let me go!
İzin ver gideyim, anne!
Let me go, mother.
- İzin ver, Boston'a gideyim.
- Let me go to Boston.
Biraz içki ver İzin ver ben gideyim
So, give me a drink. Let me go for it.
İzin ver şu anda bir arkadaş olarak gideyim, lütfen.
Le-Let me just leave here now as a friend, please?
Eugenia, izin ver ben gideyim.
Eugenia, please, let me go to her.
İzin ver gideyim.
So let me go.
İzin ver de gideyim!
Come on! No! Will you just let me out of here?
Beni durdurmaya çalışma.İzin ver gideyim
Let me go, please
- İzin ver gideyim!
Let me go!
Vivek kendi gitti İzin ver gideyim?
Since she heard, Sadhana is giving us good news...
İzin.. ver, önden gideyim!
Let... let me go first.
İzin ver de peşlerinden gideyim.
Let me go after them.
- Seninle bir saniye konuşmama izin ver özel olarak. - Şimdi bırak beni gideyim.
- Now let go of me.
- İzin ver de gideyim!
- Just let me go!
İzin ver gideyim!
Please let me go!
Hayır, izin ver, ben gideyim.
No, let me.
İzin ver de benimle hiçbir alakası olmadığı halde... yükü üzerime alayım ve komutanlarımın belediye konseyinden gördüğü baskının üzerine gideyim.
Spin it so that I take the weight for something... that has nothing to do with me, and everything to do... with the pressure that my Commanders were getting from City Hall.
İzin ver kendim gideyim.
You just gotta let me walk away, Pop, please.
İzin ver gideyim.
Let me go now.
İzin ver gideyim.
Let me go. Please.
İzin ver gideyim Danielle!
Let me go, Danielle!
Yoksul bir adamın ekmeği ile oynama. İzin ver gideyim.O bu şekilde kabul etmiyecek gibi görünüyor.
Now what happens inside the room how should I know?
"İzin ver gideyim."
"Let me go"
Şimdi izin ver kapıyı açayım, tabağını bırakayım ve gideyim.
Let me open that door, put the plate down and leave.
Endişelenmene gerek yok. Şimdi izin ver de gideyim.
I didn't want you to worry about it.
İzin ver onunla gideyim...
Just let me walk with him,

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]