English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ I ] / Izin ver de

Izin ver de Çeviri İngilizce

1,318 parallel translation
Hatta, izin ver de seni bilgilendireyim.
In fact, allow me to fill you in.
Ah, sadece izin ver de... kafandaki antifrizi çıkarayım.
Oh, just let me... clear the anti-freeze outta my head.
- Hadi ama, izin ver de izleyeyim!
Well, come on! Let me watch! I'm here, the Jets are on, it's fate!
- Bak, izin ver de...
- Look, just let me- -
Şimdi izin ver de onunla konuşayım.
It's all my fault. Let me talk to him.
Hayır Mark, izin ver de...
No. Mark, let me...
Kent, izin ver de şunu netleştireyim.
Kent, let me make this perfectly clear.
Pekala, izin ver de bir süre hayal edeyim.
All right, l-l-let me just picture that for a minute.
Walter, izin ver de Bay Harris'in ifadesini okuyayım.
Walter, let me read you Mr. Harris'statement.
- Hayır, izin ver de onu Klaus ve ben tanıtayım.
No, allow Klaus and I to introduce him.
izin ver de kalp atışlarını yükselyetim biraz... Sadece biraz vuracağım.
Let me raise his heart rate a little bit... just give it a little bump.
Bill, izin ver de asil bir şey yapmayı hiç olmazsa deneyeyim.
Bill, please, let me at least try to do something noble, all right?
Bir dakika izin ver de ne kadar [br] borcun olduğunu hesaplayayım.
So let me calculate how much you into me for.
- Bir kez olsun izin ver de, o cevap versin - Kimseye ihtiyacım yok
I could answer him for once?
İzin ver de ona ben yardım edeyim.
Why don't you let me help him?
İzin ver seninkileri de kurcalasın.
Why not let him have a wee go at yours?
- İzin ver de çalışayım.
- Just let me work.
Madem daha önce söylemediğimiz her şeyi döküyoruz, şunu söylememe de izin ver.
You know what? As long as we're saying all the things we never said, let me just say this.
İzin ver de sana bir başka dar bakış açısı sunayım.
Allow me to give you another narrow perspective.
İzin ver de şunları tamamlayayım ve lütfen ıskalama.
Oh, just let me finish these, and please don't miss.
İzin ver de pastırmayla resim yapayım.
Let me paint my picture, with bacon.
İzin ver de kıçını tekmeleyeyim anne.
Gotcha, mate!
Şimdi de savaşmama izin ver.
Now let me fight.
İzin ver de Nöbetçi'ye bir kere olsun elimle dokunayım.
Allow me to touch the Sentinel just once with my hand.
İzin ver de iyileşmene yardımcı bir şey yazayım
Let me--let me just give you something to help it heal then
Öyleyse izin ver de, güzel bayan gözlerini bağlasın.
Then let the pretty lady blindfold you.
İzin ver de, telefon numaramı sana vereyim, böylece elinin altında olur.
Let me just give you my cell phone number so you can have it.
Yine de senin üstünde biraz çalışmalarına izin ver. Çünkü, en iyi şekilde görünmek isteyeceksin.
I think you should let them do some work on you anyway, because you are gonna want to look your best when you get back out there.
Lütfen içeri girmeme izin ver!
Cruella De Vil! Now, please let me in!
Şimdi sen de yardım etmem için izin ver.
Allow me to be yours.
Şimdi izin ver de çalışayım.
Now let me work.
Çok isterim. Bay Gold için de sakıncası yoksa burada izleriz. Bana bir dakika izin ver.
Give me 1 0 minutes, and then we'll watch it here.
İzin ver de biz de yapalım.
So let us do ours.
- Lütfen Rory'yi de almama izin ver.
- Mom, please let me take Rory with me.
- Hayır. - İzin ver de tutayım.
- Just let me hold it.
İzin ver de evi arayıp beni beklememelerini söyleyeyim.
Let me just call home and tell them not to wait up.
- İzin ver de...
- Oh, let me...
O zaman benim de ordövrleri sunmama izin ver.
WELL IN THAT CASE... ALLOW ME TO... SUPPLY...
İzin ver de, Chris'in durmadan bahsettiği şu taşa bir bakayım.
Let me see this rock that Chris keeps going on and on about.
Gitmelerine izin ver ben de çocuklarınla konuşmana izin vereyim.
You let them go and I'll put your kids on the phone.
Beni bağışla ve atalarımızın atlarının mülkiyetine benim de ortak olmama izin ver.
Forgive me, and allow me to share in the ownership of our forefathers'horses.
- Oh, özür dilerim. Benim hatam. - İzin ver de...
- Oh, I'm so sorry, it's my fault!
İzin ver de kadeh kaldırayım.
Let me get the toast.
İzin ver de şimdi Dominique ile konuşayım.
Let me speak to Dominique right now.
İzin ver de yatağı düzelteyim.
Let me make the bed.
Ben de finallerde bir İngiliz görmekten mutlu olurum ama bana biraz izin ver.
I'd love to see an English guy in the finals, but give me a break.
Ve ben de dua ediyordum, "Lütfen, Tanrım, bir balık tutmama izin ver".
And I was just praying, "Please, God, let me catch one fish."
Öğreniyorum, ama şunu söylememe izin ver sarışın sen de Audry Hepburn sayılmazsın.
- Well, I'm learning. But, blondie, you're not exactly Audrey Hepburn.
- Şimdi yatağına gitve benim de gitmeme izin ver.
Now... go to your bed and let me go to mine.
İzin ver de bu işi halledeyim.
Let me just go deal with this.
İzin ver de biraz konuşalım burada.
Just give me a moment to talk here.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]