English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ I ] / Izin vermem

Izin vermem Çeviri İngilizce

2,889 parallel translation
Kaka, gol atmalarına izin vermem.
Brother, i don't let them score..
Senin başına asla kötü bir şey gelmesine izin vermem.
I won't ever let anything bad happen to you.
Senin yüzünden babası ve annesi gibi ölmesine izin vermem.
I would not have him die in your wake... as his father and mother...
Ben buna izin vermem.
I won't let them.
Bir daha tekrarlarsa, yemek yemene izin vermem.
Next time if it happens again, you won't be allowed to eat
Onlara izin vermem!
I let them!
Girmesine izin vermem.
I won't let that happen.
Rozetli ya da rozetsiz, kimsenin adaleti eline almasına izin vermem.
not allow a vigilante with or without badges, you know?
Kötü adamların kazanmasına asla izin vermem ve asla vazgeçmiyorum.
I never let the bad guys win, and I never give up.
Bir kez daha gidecek olursan geri dönmene izin vermem!
I swear to God, if you leave one more time, don't ever come back!
Hayır, Alexandre. Rostoyu berbat etmene izin vermem.
I will not let you ruin this roast!
Yalan söylemeni istemiyorumki Catherine... Hele Ari nin bunu yapmasına asla izin vermem.
No, I don't want you to lie, Catherine and I certainly won't let Ari.
Sana bir şey olmasına izin vermem.
I won't let anything happen to you.
- Söyle, yoksa gitmene izin vermem.
- Tell me, or I'm not gonna let you go.
Altı aydır bu davayla uğraşıyoruz, mahvetmene izin vermem.
- No, we've worked here for 6 months.
Ama bu akşam göreceğiniz gibi ben buna asla izin vermem.
But as you'll see this evening, I would never let that happen.
Senin bunları almana izin vermem, eğer beş saniye içinde kaybolursan.
Me letting you buy this if you're outta here in five seconds.
Bunun olmasına izin vermem.
I'm not gonna let that happen.
Bunu yapmana izin vermem.
I will not let you do this.
Ama bir melez ile bir vampirin arasındaki sidik yarışının ortasında masum insanların çapraz ateşe tutulmasına da izin vermem.
But I'm also not going to let innocent people get caught in the crossfire of a pissing contest between a hybrid and a vampire.
Ona izin vermem.
I won't let him.
* Kaçamazsın, izin vermem sana *
* Can't get away, I won't let you *
Ama asla olmaz demek zorundayım, çünkü hayatta izin vermem.
But I'm gonna have to say never,'cause there's no way I'm ever gonna let that happen.
Kendime çok fazla güvendim bir defa, bir daha olmasına asla izin vermem.
Well, I let myself get overconfident once, and I'm not going to let it happen again.
Hayatta tanrının pantolonumu ele geçirmesine izin vermem!
No way will I let God get my pants!
Kabalaşma yoksa kalmana izin vermem.
Don't be mean or I'm not going to let you stay here.
# Korkmayın Düşmenize izin vermem #
♪ that will not let you fall ♪
Böyle sonlanmasına izin vermem!
I won't let it end like this!
"Seni herhangi bir yere taşımam veya üstüme binmene izin vermem... kesinlikle sağIıklı değildir."
"It's not healthy for me to put you on a pedestal. " Or put you above me.
Benimle çekilen bir fotoğraftan seni çıkarmalarına asla izin vermem.
I would never let anyone cut you out of a photo with me.
Ve hayır, reşit olmadan orada içki içmene izin vermem.
And, no, I can't let you drink there underage.
- Bunun olmasına izin vermem.
I won't let that happen.
- Onu tekrardan kimsenin almasına izin vermem.
I won't let anyone take her again.
Sana zarar vermelerine izin vermem.
I won't let them hurt you.
- Beni boğmasına izin vermem.
I ain't letting it drown me.
Ama bunu engellemene izin vermem.
Although, I wouldn't let that put you off.
Düşmene izin vermem.Söz.
I won't let you fall. I promise.
Şimdi başımızda bu soruşturma varken izin vermem.
No can do. Not with this now.
Buna izin vermem biliyorsun, Fiona.
You know I wouldn't allow that, Fiona.
Onu çalmana izin vermem!
I'm not letting you steal it!
Kalmak istesen bile sana izin vermem.
Even if you wanted to stay, I wouldn't let you.
Sen benim kardeşimsin ve bu cehennem çukurunda tek başına çürümene izin vermem.
You're my blood, and I won't leave you here alone to rot in this hellhole.
Bak, biliyorum buraya kadar gelip de babamın Fotografi hocama çakmasına izin vermem için beni ikna ederek iyi bir anne olmaya çalıştığını biliyorum, ama cidden söyleyeceğin herhangi birşeyin bunun olmasını istememe neden olabileceğini zannediyor musun?
Look, I know you're just trying to be a good mom by coming over here to convince me to let dad bang my photography teacher, But do you really think there's anything you can say that's gonna make me want that to happen?
Kullanılmış bir peçete gibi atmana izin vermem.
I won't let you throw him away like used Kleenex.
Manny'nin Javier'le tek başına çıkmasına izin vermem.
I'm not gonna let Manny take off with Javier by himself.
İzin vermem.
Won't let him.
İzin vermem.
I will not allow.
ve söz veriyorum ki sana bir şey olmasına izin vermem.
AND I WON'T LET ANYTHING HAPPEN TO YOU. I PROMISE.
Kuru temizlemeye gitti ve ütülendi. Tekrar giymeme izin verecek kadar kibarlık gösterdiniz ben de başkasına vermek istersiniz diye geri vermem gerektiğini düşündüm.
You were kind enough to let me wear it again, and I figured it was only right to return it in case you wanted to pass it on.
Willa'nın bir çift çorabı almak için yaralanmasına izin vermem.
I won't allow Willa to get hurt for a pair of socks.
İzin vermem.
I won't let it.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]