English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ I ] / Işe bak

Işe bak Çeviri İngilizce

4,527 parallel translation
Şu işe bak. Tanrım.
Gotta love the symmetry of that.
Hay, şu işe bak, domuzlar araba kullanabiliyor!
Holy pork chops, pigs can drive!
Şu işe bak.
No shit.
Ama işe bakın, meğerse Tituba'nın varisiymişim.
But as it turns out, I'm an heir to Tituba.
Şu işe bak hele.
Be still, my heart.
Toplanma işini halletmesi için şeker bir çocuğun tekini etki altına alırdım ama artık Jesse haricinde şeker bir çocuk görmek istediğimi sanmıyorum. O da işe bak ki telefonuna cevap vermiyor.
I'd compel a cute boy to pack for us, but I don't think I want to see a cute boy ever again except for Jesse, who is conveniently not answering his phone.
- Şu işe bak.
Well, well.
Oh, şu işe bak.
Oh, snap.
Kıza e-mail atıyor ben de düşündüm ki bir bayanın bakış açısı işe yarar.
It's just, um, he's emailing her and I think maybe it could use a female's perspective.
Bak eğer Tanya'nın üzerinde hap vardı ise,
Listen, if Tanya had pills on her,
Duyarlı ol, ama bak bakalım Kimberley'le ilgili işe yarar bir şey bulabilecek miyiz.
Be sensitive, but see if you can find out more about Kimberley. Something we could use. OK.
Bak sen şu işe!
Well, well, well.
Bana bak, Raymond'ı bu işe karıştırma.
His cousin, but they hardly talk to each other anymore.
Bu işe yaramaz biri alın orada gelen bakır.
Get one of those useless coppers from out there.
Duruşuna bakılırsa bana doğruyu söylemiyor gibisin.
Your expression says otheM / ise.
Bugün Yaralı Yüz yani Ajan Evans işe gittikten sonra deposunu aradık ve bakın neler bulduk.
So we searched Scarface's, A.K.A. Agent Evans', place after he went to work today, and look what we found.
- İşe bak, espiri de yapıyorum! - Hayır, hata yapıyorsun..
- Oh, look at that, I made a funny!
Bak sen şu işe.
Well, how about that?
su ise bak.
What a mess.
Bak sen şu işe...
Oh, look!
Levrek mi, bak sen şu işe.
Branzino, look at you.
Ve sonra bak sen şu işe ki küçük göçmen yetim oğlan güçlü Chicago klanına evlât ediniliyor.
And then, lo and behold, the little immigrant orphan boy gets adopted into a mighty Chicago clan.
Bak, Eric, Token ile aranızda geçen her ne ise bunu konuşup çözmelisiniz.
Now, Eric whatever it is you and Token are going through you need to talk through it. M'kay?
- İşe bakın!
Oops again.
- Bak, seni her ne işe bulaştırdıysalar o işten ne kadar çabuk kurtulursan hayatımız o kadar çabuk düzene girer.
Look, whatever they pulled you into, the sooner you get it over with, the sooner we get our life back.
Bak, şimdiye dek işe aldığımız en genç kişisin ve kaderinde büyük şeyler başarmak olduğundan şüphem yok.
Look. You are our youngest recruit ever and I have no doubt that you are destined for great things.
İşe bak.
How about that.
Bak, kurum seni işe almamı şart koydu ve aldım.
Look, the board forced me to hire you, so I did.
- Bak sen şu işe.
- MAW MAW : Oh, look at that.
Yeni politikalarınıza bakıyorum da pek çok işe yarar şey var aslında.
You know, there's a lot of really great stuff in these new corporate policies.
Bak sen şu işe.
Well, what do you know?
12 yaşından sonra, senin bir bakıcı evin vardı, Bayan Jenny'nin ise yedi.
After the age of 12, you had one foster home and Miss Jenny had seven.
- Bak sen şu işe.
Look at you.
İşe bakın ki, Katrina adında bir kadınla.
Ironically, with a woman named Katrina.
Bak şu işe. Bir mitzva daha.
Look at that, another mitzvah.
- Bak gurur duymuyorum ama işe yarıyor.
Look, I mean... I'm not proud of it, but it does work.
İşe bak, kilidi değiştirseymişim keşke.
Hey. Well, shit. I meant to change the locks.
Bu da işe yarar bak.
This works, too.
İşe bak.
My...
Bak, Robyn, bu işe yaramaz.
Look, Robyn, it won't work.
Beşinci ise bakım olarak listelenmiş ama binanın enerjisinin yarısını tüketiyor.
Fifth is listed as maintenance but uses half the building's energy.
Bak sen şu işe.
Heh. Go figure.
Pekala, benim hatırladığım en son şey ise senin aynaya bakıp,
Okay,'cause the... 'cause the last thing I remember is you looking in a mirror saying,
Bak, işe gitmem lazım.
Look, I've got to go work.
Bakın, nabız durdurma konusunda soruma cevap vermediniz. - Daha önce işe yaradı mı?
Look, you didn't answer my question about the flatlining- - has it ever worked?
Dışardan bakıldığında ise, iki adet kudretli dönen kol göze çarpıyor.
Seen from outside, two mighty spiral arms define the appearance of our galaxy.
Bak sen şu işe, yastık kılıflarının sert tarafları varmış...
Wow, even your pillowcase had an edge.
İşe bakın ki o kanca Farhampton Inn'in 13 numaralı odasında karlı bir gecede kendi felaketine de sebep olacaktı.
Ironically that hook would prove Dearduff's own undoing one wintry night in room 13 of the Farhampton Inn.
İşe bak... ben buna karşıyım.
I don't agree with this conclusion.
İşe bak.
Whoa.
İşe bak...
Seriously...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]