English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ K ] / Kârı

Kârı Çeviri İngilizce

2,757 parallel translation
Hem kârını hem de kıymetli müşterisini kaybedeceğini anlayınca Aedile mesajı yakmış ve Crassus'un koşullarını kabul etmiş.
While seeing both profit and valuable client soon to vanish, the Aedile burned errant message, swiftly agreed to Crassus'demands.
Kârın % 30'u benim.
I get 30 % of the net.
İçki alemlerimizin kârını ikiye, üçe katlarız.
We'll double, triple the booze mark-up.
Northridge depreminden sonra babam özelleştirilmiş afet yardım şirketi kurmak için askeri anlaşmalarımızın kârını kullanmaktan ilham aldı.
After the Northridge Quake, my father was inspired to use the profits from our military contracts to create a privatized disaster-relief firm.
Ama yine de kârın istisnasız % 40'ını alırım.
But... see, I still am gonna take 40 % of every dollar that comes in this place.
- Kârı paylaşmak istemiyorlar.
They don't want to share the wealth.
Borçları paylaşırken iyiydi, ama kârı paylaşırken değil.
They were fine sharing the debts, but never the wealth. What do you want to do?
Senin neden zarardan başka kârın yok? - Bu kadar masrafa girdim.
Why are you always trouble?
Bu iyiliği sana yaparsam benim kârım ne olacak?
Well, if I do this favor for you, what's in it for me?
Normalde direkt kârın % 65'inde anlaşıyoruz.
We usually do a straight percentage of 65.
"İltifat" ı bitirip kârını yarı yarıya paylaşalım.
We finish "courtship," split the profits 50 / 50.
Kuzenim kârını nasıl arttıracağını biliyor.
Big cuz here knows how to supersize da profits.
Bu sadece kâr, beyler.
Well, think about that.
Yüzde yüz kâr.
That's all profit, guys.
Sayın Belediye Başkanı, güvenilir bir kaynaktan yerel milletvekilimizle Kembleford'taki bir mülkiyetin asal parça satışından kâr elde etmek için işbirliği yaptığınızı duydum!
Mr Mayor, I have it on good authority that you're conspiring with our local MP to profit from the sale of a prime piece of property in Kembleford.
Onu sen vurmadı ve Harris'in yanına kâr kalmasına izin veremezdim.
I mean, you didn't shoot him, and I couldn't let Harris get away with another lie.
Tahminime göre kâr amacı gütmeyen bir durumları yok.
I'm guessing that they don't have non-profit status.
Dinî kuruluşlar kâr amacı gütmez.
Religious organizations are nonprofit.
Teri Purcell, kâr getirmeyen bir randevu evi işleterek neden kariyerini riske atsın ki?
Why would Teri Purcell risk her career to run a non-profit brothel out of her hotel?
İlk başta şantaj olarak kullandığınızı düşündüm. Karınız kendi otelini bir fuhuş zincirine çevirmiş ve neden bundan kâr sağlamamış?
At first I thought she was using them as blackmail- - why else would she facilitate a prostitution ring in her own hotel and collect none of the profits?
İmkansız aşkta hiç kâr yoktur güzelim.
There's no profit in impossible love, ma puce.
Packman'ı kovup, yanınıza kâr kalmasını bekleyemezsiniz!
You don't fire The Packman... and expect to get away with it.
- Biz - - Bu sizin ifadeniz, doktor. Chelsea General Hastanesi organ bağışlarını kâr amaçlı satıyor veya kullanıyor mu?
We don't... is it your testimony, doctor, that Chelsea general does not use or sell organ donations for profit?
Bugün kendini aptal gibi hisseden kişi müvekkilim, bayım. Annesini parçalara bölüp kâr için satmanızı seyrediyor.
It's my client who feels like a putz today, sir, sitting here as you're about to carve up his mother for profit.
Ama asıl amacımız kâr değil.
But at our core, we are nonprofit.
Elde edilecek kâr düzgün çalışan bir böbreğin olduğundan ikinci bir ameliyat riskine değmez.
The benefits are not worth the risk. Of another, second procedure, given the fact. That you have a perfectly normal, functioning kidney.
Sonra benim yaptığımı yapabileceksin ve hepsi yanına kâr kalacak.
And then you'll be able to do what I do and get away with it.
İsmi programdan biliniyor diye kâr etmeyi neredeyse garantiliyor.
Her name recognition from the show almost guarantees a profit.
Biraz kâr edeceğim diye kız kardeşimin ölmesine müsade ettin.
For a small profit, you let me sister die.
Şirketteki kâr ortakları daha yeni Chumhum'a katıldı.
Profit participants in the firm just came into Chumhum.
Büyük bir kâr payıyla atı satacağım. Bu enayiler bizim atı Big Brown'ın yeğeni sandıkları için çok para verecekler.
I sell them our horse for a huge profit, and because these suckers think our horse is Big Brown's nephew, they'll overpay.
Fakat kâr amacı güden veya gütmeyen bir kuruluşla birleşebilirsiniz başta hastanenin sahibi onlar olur.
However, you could ally yourselves with a for-profit or not-for-profit agency, which would be owner pro forma.
Yanıma kâr kalacağını sanmıyorum.
I'm not sure I'm gonna be able to get away with it.
Bunun yanına kâr kalacağını düşünüyor olamazsın.
You don't really think you can get away with this.
Ruslar ve Gürcüler hâlâ silahlı çatışma hâlinde. Organize suç örgütleri kaostan kâr elde ediyor.
Russians and Georgians still in armed conflict, organized crime groups profiting from the chaos.
Bu işin yanıma kâr kalacağı falan yok.
Not like I'm getting away with it.
Gelir tabloları, kâr tahminleri para akışı.
Income statements, profit projections, cash flow...
Kâr dağılımınız devletin tanı ilişkili gruplar için yaptığı ödemelerin kişi başına düşen gelire oranı.
Your allocation of revenue... perspective payment for MS-DRGs versus capitation income?
Belki ufak tefek şeyler uzun zaman yanına kâr kaldı. Şimdi her şeyin öyle olacağını sanıyor.
Maybe she just got away with so many little things for so long, now she thinks she can get away with anything.
Kulüp hiç kâr etmemiş.
The club never turned a profit.
Ve kalıcı bir karakter değilsem, kötü şeyler nasıl yanıma kâr kalacak, bunun gibi? Hadi yapalım bu işi.
And if I'm not a recurring character, how will I get away with horrible stuff, like this?
Muazzam bir kâr potansiyeli var.
The potential for profit is enormous!
Cinayet kimsenin yanına kâr kalmaz.
no one gets away with murder. Okay?
Gerisi sana net kâr işte.
The rest is pure profit for you.
- Üstümüzden kâr edecek.
Is the one greenmailing us.
Eğer haklıysam- - Ve haklıyım. Şirketiniz bundan bayağı büyük bir kâr edebilir.
If I'm right- - and I am- - your company could be looking at quite a windfall.
Sırf birkaç kuruş daha kâr edebilmek için.
Just so they could make a couple extra dollars profit.
Tamam, evet, küçük bir kâr sağladım!
Ok, yes, I made a little profit!
Yaptığı yanına kâr kaldı.
He's got away with murder.
373 dolarlık saf kâr.
$ 373 a-pure a-profit.
Saldırının hemen ardından kâr eden şirketler. Bil bakalım dünyadaki tüm büyük havaalanlarının güvenlik sistemi sağlayıcılarında en büyük hisse kime ait.
Guess who owns a controlling stake in the security systems manufacturer for every major airport in the world.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]