Muhteşem bir şey Çeviri İngilizce
818 parallel translation
Yaşamaya cesaretiniz varsa muhteşem bir şey.
If you have the courage to live it, it's marvelous.
Hayır efendim. Jeoloji muhteşem bir şey.
Oh, no, sir, it's a wonderful thing, geology, sir.
Ne muhteşem bir şey olduğunu göreceksin.
And you'll know how wonderful it is.
Ne muhteşem bir şey, değil mi?
Isn't he adorable?
- Şaka muhteşem bir şey elimize geçtiğinde boşa harcamamalıyız.
- Humor's a wonderful thing and we shouldn't waste any of it that comes our way.
Ah, ne muhteşem bir şey!
Oh, how perfectly wonderful!
Çok muhteşem bir şey.
Oh, that's too gorgeous for words.
Bay Smith, bu muhteşem bir şey.
Mr. Smith, it's such a wonderful thing.
Şimdi sıkıca banka tutunun çünkü muhteşem bir şey olacak.
Now, hold on to your bench because this one's gonna be a wow.
Morris'in hayatıma girmesi benim için muhteşem bir şey.
It is a great wonder to me that Morris has come into my life.
Televizyon muhteşem bir şey.
This guy has it.
Benim için muhteşem bir şey oldu!
I've had my day. A great one!
Bir süre sonra muhteşem bir şey oldu.
After a while, an amazing thing happened.
Dahası hayatımda böyle muhteşem bir şey görmedim.
And I never saw anything look so wonderful in my whole life.
Muhteşem bir şey olmalı
It must be something grand
Şarap muhteşem bir şey.
Wine is a grand thing.
Muhteşem bir şey değil elbette, ama ucuna ucuz bir süs eşyası bağla Antonia da buna bayılsın.
It's nothing gorgeous, of course, but tie a little trifle to it and Antonina will be pleased.
Muhteşem bir şey.
Mmm, that's wonderful.
Bu muhteşem bir şey.
That's fantastic.
Cehenneme inip onun ateşiyle meşaleni yakmak ne muhteşem bir şey?
What a splendid thing to descend to hell and light your torch from its fires?
Küreği olmadan akıntıyla boğuşmak gibi muhteşem bir şey olduğunu söyledi.
He said it was a real solemn occasion. Like shooting the rapids without a paddle.
Vincent'ın bana olan aşkı için cinayet işlediğini ve bunun muhteşem bir şey olduğunu düşünüyor.
She thinks Vincent killed out of love for me, and she thinks it's marvelous.
Muhteşem bir şey bu.
Very well done.
Seks muhteşem bir şey.
Sex is like God.
- Muhteşem bir şey, değil mi?
Isn't it marvellous?
Okuldan daha muhteşem bir şey daha bilmiyorum bir politikacıdan bunu duymak sizi şaşırtmıyor olsa gerek.
I know of nothing more wonderful than school, which you shouldn't be surprised to hear from a man involved in politics.
- Bu muhteşem bir şey.
- That's tremendous.
Gerçekten de harika, muhteşem bir şey.
I want to tell you, it's absolutely fantastic, and it's magnificent.
Bu güzel kız hizmetçinse karın muhteşem bir şey olmalı.
If that's an example of your maid, then your wife must really be something.
Muhteşem bir şey!
This is fantastic!
Muhteşem bir şey.
It's terrific.
Muhteşem bir şey...
It is a mind-bender...
- Ne muhteşem bir şey.
- What glorious thing!
Paolo. Muhteşem bir şey oldu.
Something really marvellous has happened.
Üniforma giymek muhteşem bir şey olmalı.
It must be great to wear a uniform.
Muhteşem bir şey.
It's just so gorgeous.
- Hey, bu muhteşem bir şey.
- Hey, now that's wonderful.
Ve en önemlisi, kendilerine inanmalarına izin ver. İzin ver çocuklar gibi çaresiz olsunlar, çünkü güçsüzlük muhteşem bir şeydir ve güç, hiçbir şey.
And most important, let them believe in themselves let them be helpless like children, because weakness is a great thing, and strength is nothing.
Düşündüm ki, Kiki bu gece oraya gitse, soğuk kanlılıkla bir avuç ahmağın önünde yürüse onlar acaba hâlâ o bandocu kızın hayatlarındaki en muhteşem şey olduğunu düşünürler mi?
Me. I thought, " Is Kiki just gonna walk out there tonight walk out cold, in front of a bunch of gawks that think a Spanish twirler is the greatest thing in life?
Yani, ah, şey hakkında ah, tılsımlı bir taşın içine kilitlenmiş garip ve muhteşem bir hazine hakkında.
Well, ah, its about ah, it's about a strange and wonderful treasure that was locked up in an enchanted stone.
Yapacağın en iyi şey Akademiye dönüp muhteşem oyunculuğunu güvenli bir çevrede uygulamak olur.
The best thing you can do, my girl, is to go back to your Academy and practice your soul-shaking antics in surroundings where they can't do any harm.
Muhteşem bir şey.
Magnifique.
- Muhteşem bir şey.
- She was wonderful.
Muhteşem bir kadın olmak için ne gerekiyorsa sende var. Önemli bir şey dışında.
You have everything it takes to make a lovely woman, except the one essential :
Bir kızın faydalı bir şey yaptığını bilmesi muhteşem bir his olmalı.
It must give a girl a wonderful feeling... to know she can do something useful.
Tehlikeli bir şey yok ki, hem içerisi de muhteşem.
- Oh! It's perfectly safe, and inside, it's magnificent.
Her gün, dünyanın en muhteşem kadınlarına bu kadar yakın olmak nasıl bir şey, hayal edebiliyor musunuz?
Can you imagine what it feels like to be in close contact every day with the world's most gorgeous women? And what can I do?
- Baş döndürücü bir şey... doymak nasıl bir şeydir düşünün hele... yemekler, güzel yemekler... bir parça daha yiyebilmek için... neler vermezdik... sadece bunun için yaşıyoruz... niçin sadece buna mahkum ediliyoruz... yemekler, büyülü yemekler, harika yemekler, mükemmel yemekler... cennetten çıkma yemekler, güzel yemekler... muhteşem yemekler!
♪ Our senses go reeling ♪ One moment of knowing that Full-up feeling! ♪ Food, glorious food!
Ve ihtiyacım olan şey Ludvig Van'dan bir parça dinleyerek akşama muhteşem bir sonla nokta koymaktı.
And what I needed now to give it the perfect ending was a bit of the old Ludwig van.
Çok güzel... Muhteşem bir beden gençliğinle hiç bir şey boy ölçüşemez...
So good... beautiful body... nothing compares with youth...
Hayır. Doktor, yapabileceğim bir şey var mı? Muhteşem ilaçlarım var.
It's just that your answer is so exactly what it should be, if you are what you say you are.
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17
bir şeyler yanlış 26
bir şey oldu 106
bir şey olmadı 105
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şeyler yedin mi 17