Mutlu değilim Çeviri İngilizce
645 parallel translation
Mutlu değilim.
No, I don't like it.
Artık iyiyim, ama mutlu değilim.
I'm all right now, but not happy.
Ben de mutlu değilim, ama bundan keyif alıyorum.
I'M NOT HAPPY... BUT I GET MY KICKS.
Ben henüz mutlu değilim.
I am not yet glad.
Mutlu değilim.
I'm not happy.
- Hiç mutlu değilim.
- I'm not unhappy.
Ben de yıllardır resim yapıyorum ama mutlu değilim.
I've been a painter for years, but I ain't happy.
Bu tabi seni gördüğüm için mutlu değilim anlamına gelmiyor!
It doesn't mean that I'm not happy to see you!
Aslında pek mutlu değilim.
I'm really not very happy.
Orda askerliğini yapıyordu, ve nasıl diyeyim... burada mutlu değilim.
He was doing his military service there, and you know... I'm not happy here.
Evimdeyim ama mutlu değilim.
There, one comes home gladly no more.
Kardinal hazretleri mutlu değilim.
Your Eminence, I'm not happy.
Mireille'de kaybettim Hiç mutlu değilim.
I already lost Mireille and this way I won't find anyone else.
Gerçek şu ki aslında ne burada ne de orada mutlu değilim, o yüzden gidiyorum.
The truth is... is that I... I'm not happy here or there, so, I'm leaving.
Ben mutlu değilim ve kalan herkes mutsuz.
And I'm not happy, and everybody else is miserable.
Hayır, mutlu değilim çünkü...
No, I'm not happy, because...
- Onlarsız mutlu değilim.
I'm too unhappy without them.
Noel yaklaşıyor, fakat mutlu değilim.
Christmas is coming, but I'm not happy.
Hediye almayı, Noel kartı göndermeyi ve ağaç süslemeyi falan severim, ama yine de mutlu değilim.
I like getting presents and sending Christmas cards and decorating trees and all that, but I'm still not happy.
Cevaplarımdan dolayı mutlu değilim.
I'm not at all happy about my answers.
- Senin kadar mutlu değilim. Neden?
- Oh, I'm not as happy as you are.
Ben kendi adıma pek mutlu değilim.
Well, I'm not very happy for me.
Mutlu değilim, Johnny.
I'm not happy, Johnny.
Evet, mutlu değilim.
Yes, I'll feel unhappy.
Claude, ben mutlu değilim.
- Claude... I'm too happy.
Hiç mutlu değilim.
I'm not happy.
Pekâlâ, olmam gerektiği kadar mutlu değilim.
All right, so I'm not as happy as I should be.
İşin doğrusu, senle oraya gitmekten hiçte mutlu değilim.
If the truth were known, I'm really not all that ecstatic about going out there with you, Morgan, you know.
Elbette mutlu değilim.
Of course I'm not happy.
Bugün bir arkadaşım evleniyor, ama ben mutlu değilim.
But I am not happy Love, culminates into marriage.
Ama ben mutlu değilim.
At my frienïs wedding, I'm unhappy
Mutlu değilim. Baştan çalınmamalıydı.
I'm not pleased it was stolen in the first place.
Burada hiç mutlu değilim, Syd.
I'm not happy here, Syd.
M m, çok mutlu değilim.
Mm, I'm not too happy.
Ben de bu Fransız yemeği konusunda mutlu değilim.
I am not too happy about this French dinner either.
- Hiç mutlu değilim ama işim işte.
I ain't happy about it, I'm not thrilled, but it's my job.
Öleceği için mutlu değilim.
Not I am happy because you this dying.
Olaydan mutlu değilim o yüzden bu havaları bırak.
I'm not thrilled, either, so why don't you just stop giving me attitude?
Stuckey'nin onu söylemiş ya da bunu yapmış olmasından pek de mutlu değilim.
I'm not happy with Stuckey at all for saying that or doing that.
Evet ama mutlu değilim.
I'm just not over the moon about it.
Birlikte mutlu olabiliriz, ama sevgili Paulo, ben artık eski Nini değilim.
We could have been happy together, but I'm not the same Nini anymore, my poor Paulo.
Onları mutlu etme işinde değilim.
I'm not in the business to make them happy.
Ben hiç mutlu değilim.
I'm not amused.
Ben mutlu değilim.
I'm not happy.
Pek tutkulu değilim ama... eğer bu rüyayı gerçeğe dönüştürebilirsem... seçtiğimiz hayatta... ömürboyu mutlu olabiliriz.
I don't have much ambition, but : if I could make this dream come true : to be happy with a woman :
Mutlu olmam gerekiyor, ama değilim.
I know I should be happy, but I'm not.
Ben kendi niteliklerimi Johan kadar doğal değerlendirebileceğimden emin değilim. Doğrusunu isterseniz sürdürebildiğim yaşam tarzı beni mutlu ediyor.
Unlike Johan, I lack the ability to see myself in such glowing terms, but in all honesty, I'm glad I'm able to lead the life I do.
Sadece bir hizmetçiyim, ama mutlu etmek ve mutlu olmak konusunda utanıcak değilim.
Just like her maid, but the difference is that when it happens I'm happy and not ashamed.
- Ben mutlu olmaya alışkın değilim.
- I'm not used to being happy.
ve ben mutlu bir adam olarak öleceğim ve bunun yanında, iki yıldır bu kasabanın şerifi ben değilim.
I'll die a happy man... and besides that, I ain't been sheriff of this burg for two glorious years.
Okurken ayık olmak zorunda değilim ama. Mutlu Noeller.
Not necessarily sober, though.
değilim 815
mutlu yıllar 555
mutluluklar dilerim 16
mutlu ol 66
mutlu günler 26
mutlu 183
mutluluk 95
mutlu son 24
mutluyum 175
mutlu musun 338
mutlu yıllar 555
mutluluklar dilerim 16
mutlu ol 66
mutlu günler 26
mutlu 183
mutluluk 95
mutlu son 24
mutluyum 175
mutlu musun 338
mutlu olun 20
mutlu yıllar sana 161
mutlu noeller 1070
mutlu paskalyalar 22
mutluyuz 22
mutlumusun 18
mutlusun 26
mutlu noel 30
mutlu olmanı istiyorum 16
mutlu oldun mu 50
mutlu yıllar sana 161
mutlu noeller 1070
mutlu paskalyalar 22
mutluyuz 22
mutlumusun 18
mutlusun 26
mutlu noel 30
mutlu olmanı istiyorum 16
mutlu oldun mu 50