Onları istemiyorum Çeviri İngilizce
971 parallel translation
Hayır, onları istemiyorum.
No, that isn't the one I want.
- Oh, onları istemiyorum, baba.
Oh, I don't want'em, Pop.
Onları istemiyorum, buna dayanamıyorum!
I don't want to have them, I can't bear them!
Onları istemiyorum!
I don't want them!
Şey... ben... ben onları istemiyorum.
Well... I... I don't want them.
Hayır, hayır, onları istemiyorum.
No, no, I don't care for them.
Onları istemiyorum.
I don't want them.
- Onları korkutmak istemiyorum.
- I don't want to scare them.
Onları bir daha görmek istemiyorum, beni duydun mu?
I don't want to see them again, you hear me?
Kendi mekanınıza vardığınızda, arkadaşlarınıza söyleyin, sinekleri nasıl istemiyorsam onları da buralarda görmek istemiyorum.
When you get back to your ward, tell your boys you're talking about that I don't want any of them around here any more than I want a flock of maggots.
Onları bir daha görmek istemiyorum!
I don't want to see them again!
Onları bekletmek istemiyorum.
I don't wanna keep them waiting.
Sen dans ederken onların izlemesini istemiyorum.
They are waiting for me to dance. I don't want them to see you dance.
- Onları görmek istemiyorum.
- l don't want to see them!
Onları böyle bir yolculuğa çıkarmak istemiyorum.
I don't want to take them for that kind of a ride.
Aslında onların çoğunu iyi tanırdım. Ama tabi, bu kıyafetin içinde bundan söz etmek istemiyorum.
As a matter of fact, I used to know most of those boys, but naturally I don't like to mention it in a suit like this.
Onları bulaştırmak istemiyorum.
I don't want them involved.
Onları sadece eğlendirmek istemiyorum.
I don't only want to amuse them.
Onların kalbinden söküp atmak zorunda kalsam da bunu istemiyorum!
Not if I gotta cut it right out of their hearts!
Öyle olmak istemiyorum ama çocuklar söz konusu olunca onlar için en doğrusunu yapmak istiyorum. Ve belki bazen...
I don't want to be, but, well, there's the kids and all, and I wanna do what's right for them, and maybe sometimes I...
Yoksullara, kardeşlerime... efendilere... daha iyi hizmet etmek onları daha çok sevebilmek için... hiçbir güç simgesi ve serveti elimde tutmak istemiyorum.
I wish to keep... no sign of power or fortune... so as to better love and serve the poor... my brothers... and masters.
Onların seni burada yakalamasını istemiyorum.
I don't want them to catch up with you here.
Ben onların beni hiç bir yerde yakalamasını istemiyorum.
I don't want them to do that anywhere.
Onların yalnız başlarına bir şey başlatmalarını istemiyorum.
I'm not asking them to start anything alone.
Bir daha onları dinlemek istemiyorum!
I don't wanna listen to them again!
Onları burada istemiyorum.
I won't have them here.
Çünkü onları başına saracağım ve onun incinmesini istemiyorum.
Because I'll rub your nose in them, and I don't want her to get hurt.
Aileyi rezil etmek istemiyorum ama onlar babamın...
I don't want to disgrace the family, but they're my father's - -
- Onların beni görmesini istemiyorum.
- I don't want them to see me.
Onları terk etmek istemiyorum.
I do not wish to leave them.
Onları birlikte istemiyorum.
I don't want'em along.
Bunu onların önünde konuşmak istemiyorum. Ama bütün bunu onlara parasız vermen çok mantıklı olacaktır.
I don't wanna discuss this in front of them but it'd be smart to give them this layout for nothing.
Onların hiçbirini istemiyorum!
I don't want none of'em!
Onlar kişisel ve yabancıların okumasını istemiyorum.
They're personal and I don't want strangers reading them.
Onları görmek istemiyorum.
I don't want to see them.
Bak, ateş etmek istemiyorum ta ki onlar ateş edene kadar.
Oh, no. No shooting'.
Savaşın sonlarına yaklaştığımız şu günlerde... onların bir kurban gibi gönderilmelerini istemiyorum.
I cannot support that these children, with the war almost over be sacrificed.
Gereksiz sesler istemiyorum, onları seçebilmeyi istiyorum...
I don't want useless sounds, I want to select them.
- Onları burada istemiyorum.
- I won't have them here.
- Onları burada görmek istemiyorum!
- I won't have them here!
Onların duymasını istemiyorum.
I don't want them to hear.
Onları korkutmak istemiyorum.
I don't want to frighten them.
Onları sevmiyorum ve işbirliği yapmak da istemiyorum.
They're not making me laugh, and they're not pissing me off either.
Senin o samimiyetsiz, kendini beğenmiş iyilik meleği izci arkadaşlarının hiçbirini istemiyorum. ... kahveleri de korkuları da onların olsun.
I don't want any of your mealy-mouthed holier-than-thou, do-gooder Boy Scouts with their with their hot coffee and their cold feet.
- Ganimetleri de ben alacağım, onları da unutmanı istemiyorum.
And I'II take the loot. I don't want you to forget it.
Benim sadece oğullarım var ve onları kaybetmek istemiyorum.
And all I have are my sons, and I don't want to lose them.
Hayır. Onları ağlatanın gaz odaları olduğunu söylemek istemiyorum.
No, I do not want to claim that they are thrilled about gas chambers.
Onların meseleleriyle daha fazla uğraşmak istemiyorum.
I want nothing more to do with their affairs
Onları bir daha görmek istemiyorum.
I never want to see them again
Onları daha fazla görmek istemiyorum.
I don't want to see them anymore.
Kimsenin onları o şekilde görmesini istemiyorum.
I don't want anybody to see them looking like that.
istemiyorum 1125
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlara sor 23
onlardan biri 72
onları 229
onların 83
onlar 1179
onlar kim 116
onlara 345
onları seviyorum 37
onlar iyi 36
onlara sor 23
onlardan biri 72
onlar benim 87
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onlara dokunma 16
onları buraya getir 21
onlara iyi bak 17
onlar da ne 21
onlar da 64
onlara bak 32
onlar ne 56
onları tanımıyorum 26
onlar nerede 35
onlara dokunma 16
onları buraya getir 21
onlara iyi bak 17