Onu suçlayamam Çeviri İngilizce
392 parallel translation
Bu kadar gürültünün içinde onu suçlayamam.
She fainted. I can't say I blame her, all this racket.
- Sanırım, onu suçlayamam.
- I guess I can't blame her.
Sana söylemediği için onu suçlayamam.
I don't blame him for not telling you.
Onu suçlayamam.
I can't blame her.
Çıkan yemekleri düşününce onu suçlayamam.
With the chow we've been getting, I don't blame him.
Gerçi onu suçlayamam, ben de aynısını yapardım.
I can't say I blame him though, I'd do the same myself.
Onu suçlayamam.
But I can't blame him.
Onu suçlayamam doğrusu.
I can hardly blame him. What is it?
Onu suçlayamam.
I don't blame him.
Onu suçlayamam.
I don't blame her
Onu suçlayamam.
You can't blame her.
Eğer bir daha senin yüzüne bakmazsa onu suçlayamam.
I wouldn't blame him if he never spoke another word to you.
Senden nefret ederse onu suçlayamam.
If she sees many more like you, I don't blame her.
Onu suçlayamam.
I can't blame him.
Onu suçlayamam. Lucas gitmiş, yerini kimse bilmiyor.
Can't blame her, with that Lucas being gone for 2 weeks... and nobody knows where he is.
Bunun için de onu suçlayamam.
And I don't blame her one little bit.
Onu suçlayamam.
I wouldn't blame him.
Gerçi, onu suçlayamam.
I can't blame'im though.
Onu suçlayamam.
Can't say as I blame him.
Babam ve senin arandaki olan etkileşimi gayet iyi anlıyorum..... ve ben onu suçlayamam.
I know what wonderful mystery Daddy sees in you... and I can't say I blame him either.
Onu suçlayamam, kız bir gece histerik sonraki gece kendini balkondan dışarı atıyor.
Can't say I blame him, the girl's hysterical one evening and plunges off his balcony the next.
- Onu suçlayamam.
- I don't blame him.
Ama yine de onu suçlayamam.
Can't say I blame him though.
Onu suçlayamam.
Can't blame him.
Onu suçlayamam.
Well, I don't blame him.
Şayet içmezse de onu suçlayamam.
I wouldn't blame him none if he did.
- Bu konuda onu suçlayamam tabii.
- For which I can't blame him.
Bunun için onu suçlayamam.
I couldn't blame him for that.
Vay, biliyor musunuz, bir bakıma, onu suçlayamam.
Gee, you know, in a way, I don't blame her.
tanıdık birini öldürmek her zaman zordur... onu suçlayamam
One would of course have some qualms about killing... someone you know
elbette onu suçlayamam
Of course I don't blame you
Bakın Bayan Blaylock eminim kocanız bana karşı çok öfkelidir ve onu suçlayamam.
Look, Mrs. Blaylock... I'm sure your husband's furious with me and I don't blame him, really. To be honest with you, I didn't believe him yesterday.
Onu suçlayamam, fakat keşke başında bana anlatmış olsaydı.
I cannot blame him, but I wish he'd told me about it first.
Ama onu suçlayamam.
But can't blame him.
Onu suçlayamam.
Can't say I blame him.
Onu suçlayamam.
And I can't blame him.
- Bunun için onu suçlayamam.
- Can't say I blame him.
Onu suçlayamam.
Hard to blame him, really.
Onu suçlayamam.
I can't sue him
Onu suçlayamam.
Not that I can blame her.
Onu suçlayamam.
She's coming apart.
Onu suçlayamam.
I don't blame her.
Onu suçlayamam.
Not that I blame her.
- Onu suçlayamam.
- Can't say I blame her.
Annem bile. Onu suçlayamam. O kalbimi göremiyor.
Not even Mother.I can't blame her She can't see into my heart.
- Seni avladığı için onu suçlayamam.
I can't really blame her for hunting you.
- Onu dinlemeden suçlayamam.
I don't condemn a friend unheard.
Kendini üstün gördüğü için onu suçlayamam.
- Only a case of election day jitters.
Sizi tamamiyle kendine sakladığı için onu da suçlayamam.
I can't blame him for wanting to keep you all to himself.
Kimse onu bir şeyle suçlayamamış.
Nobody seems to be able to hang anything on him.
Onu suçlayamam.
Not even their own.
onu severim 35
onu sevdin mi 31
onu sevmiyorum 46
onu seviyorum 468
onu seviyorsun 78
onu seviyor musun 173
onu sevdim 104
onu seviyor 24
onu seviyordum 30
onu seveceksin 42
onu sevdin mi 31
onu sevmiyorum 46
onu seviyorum 468
onu seviyorsun 78
onu seviyor musun 173
onu sevdim 104
onu seviyor 24
onu seviyordum 30
onu seveceksin 42