English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ T ] / Tıpkı babam gibi

Tıpkı babam gibi Çeviri İngilizce

312 parallel translation
Tıpkı babam gibi!
She's just like Pa.
Tıpkı babam gibi!
Just like Pa...!
Savaştan önce çiftlikte ortakçıydım, tıpkı babam gibi.
And before the war I was a sharecropper, like my father before me.
Onun tarafını tutun. Tıpkı babam gibi. Sonra da bana kızın!
Take her part, just like Father, and then getting angry with me!
Tıpkı babam gibi konuştun.
You talk just like my old man used to.
Çünkü tıpkı babam gibi kolay kanıyorum.
Because I'm a pushover too, like my old man.
O bir kabadayı, tıpkı babam gibi.
'He's a hood, like my old man was.
Tıpkı babam gibi konuşuyorsun.
Now you're talking like my father.
Tıpkı babam gibi, çocukmuşum gibi başımı okşayıp gitmemi söylüyor.
Just like papa, he pats me on the head and tells me to run along.
Çok şüpheci birisin, tıpkı babam gibi.
You are very suspicious, just like my father.
# Tıpkı babam gibi # #
Just like my dear papa
# Tıpkı babam gibi #
Just like my dear papa
Bundan sonra banyolarımı hamamda yapacağım, tıpkı babam gibi.
From now on, I'm gonna take my baths at the YMCA, the way Daddy does.
Tıpkı babam gibi gözlerimin ölmesinden.
I'm all dead in my eyes, like my father.
Sen busun, lanet bir meraklı, tıpkı babam gibi.
That's all you are, a bloody nosy parker, just like my dad.
Keşke tıpkı babam gibi Kadınsı olsaydım
I wish I'd been a girlie, Just like my dear papa.
Şimdi farkediyorum ki sen bir başka kurbansın, tıpkı babam gibi.
Now I realize you're just another victim... like Father was.
Bu da tıpkı babam gibi, ondan da nefret ediyorum.
She's just like me dad and I bleeding'hate her.
Tıpkı babam gibi, bir lahana... satıcısı gibi yaşıyorum.
I'm living like a fucking cabbage seller... like my old man.
Tıpkı babam gibi.
Like my father.
Tıpkı babam gibi.
So's my father.
Tıpkı babam gibi konuşuyorsun.
You sound like my father.
Bahse girerim Onları dolduranlar birer hayvan tıpkı babam gibi
I'll bet that the guy who filled them was an animal like my father.
- Tıpkı babam gibi.
- Just like my dad.
- Tanrım tıpkı babam gibi.
- Jeez, he looks like my dad.
Anlıyorum, tıpkı annem ve babam gibi.
I know. Just like Mama and Papa.
Babam hep "Para harcamak içindir" derdi. Tıpkı o parayı kazanmak için erkeğin gücünü ve aklını kullandığı gibi. En az o kadar istekli ama her zaman bir amaç uğruna...
My father used to say that money was made to be spent... just as men spend their strength and brains in earning it... and as willingly.
Tane tane, parça parça... tıpkı babamın yarattığı gibi.
Bit by bit, piece by piece... just as my father created it.
Ama annemi, tıpkı babamın onu resmettiği gibi gördüm.
But I tell you, I saw my mother just as my father painted her.
Tekrar yeşeriyor, tıpkı babamın söylediği gibi.
It's growing again, just like Papa said.
... tıpkı ben o gölde boğulurken annemle babamın olduğu gibi.
Just as my parents were when I was drowning in that pond.
Ve ben, tıpkı babam ve onun babası gibi burada doğdum.
And I, like my father and his father before him, was born here.
Tıpkı babamın dediği gibi, esinti nehirden gelmezse, esinti değildir.
Just like Papa used to say, if the breeze does not come from the river, it just is not a breeze.
Atınız tıpkı babamınki gibi.
I see you got a horse just like my father's.
Alice Bonnard tıpkı babam ve annem gibi.
Alice Bonnard... like my father and mother.
Babam, annemin de tıpkı Rusya'daki gibi, doğal doğum yapmasında ısrarcı olmuş.
My father insisted on natural childbirth, "like in Russia".
Tıpkı babamı kaçırmaya çalıştığı gibi.
Just like he tried to run off my dad.
Tıpkı tahmininiz gibi, babamı öldüren ateş sorgu yargıcının dediğine göre silah 32 çapında, benim silahım değil.
Just as you predicted, the shots that killed Dad... the coroner says came from a.32 caliber, not my gun.
Babam da tıpkı senin gibi ateş ederdi.
My dad always shot the way you just did.
Hayatımdan tıpkı Kathi gibi çıkıp gitti, kambur Basia, Inna Moyseyevna, babam ve annem, Bertha ve Isaac tüm o sevdiğim herkes.
He left my life like Kathy, the hunchback Basia... lnna Moyseyevna, my father and mother, Bertha and Isaac. All those I'd loved.
Tanrı aşkına, tıpkı babamınki gibi gözlerim var.
For God's sakes, I've even got my father's eyes.
Tıpkı annem ve babamın yaptığı gibi Ben de kaçardım.
I have to establish my territory.
Babam olsa seni çok severdi kesin. Tıpkı benim sevdiğim gibi.
Just that my father would've loved you as much as I do.
Tıpkı babam, büyükbabam ve onun büyükbabası gibi.
Like my father, my grandfather and my great-grandfather.
Babam da beni götürmüştü. Tıpkı babası Jebediah Bundy'nin onu götürdüğü gibi.
My father took me just as his father, Jebediah Bundy, took him.
Tıpkı babamınki gibi bir kamburum olacak!
I'll get a lump like my father's!
Tıpkı, küçük bir çocukken babam şöyle dediğinde hissettiğim gibi hisettim :
I feel just like I did when I was a little boy and my father said :
Tıpkı babam ve benim yaptığımız gibi.
We're going fishing? Yep.
Tıpkı babamın bana öğrettiği gibi.
Like my daddy taught me.
Ve ona yardım etmek için sen herşeyini riske attın, tıpkı benim babam için yapacağım gibi.
And you risked everything to help him, just as I would for my father.
- Düşmanlarını biliyor musun, peki? Babamın dostlarına yüreğim, kollarım açık tıpkı bir pelikanın yaptığı gibi kanımla beslerim onları.
To his good friends thus wide I'll ope my arms and like the kind life-rend'ring pelican, repast them with my blood.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]