English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ Y ] / Yine benim

Yine benim Çeviri İngilizce

1,588 parallel translation
Yine benim özel rujumla arabanın farlarına göğüs çizmişler.
They used my going out lipstick to draw boobs, on the car headlights again!
Emolia, yine benim.
Emolia, it's me again.
Yine benim patron olmamla mı ilgili?
Always! Is this about me being your boss again?
Biri yine benim yerime park etmiş.
Someone took my parking space again.
Siz buraya, yine benim havuzumu kullanmak için mi geldiniz?
Are you guys going up to use my pool?
Beverly. Yine benim, Carl.
Beverly, it's Carl again.
Ama sonra yine benim oldu.
But then it totally was.
Silas? Yine benim.
Silas, it's me, again.
- Yine benim gibi.
Also like me.
Niye pazar günleri maç izlemeye gelip, acılı kuru fasulye yapıp,... ardından yine benim.... tuvaletimi kullanıyor?
Why does he come over on Sundays and watch football and make chili and then use my bathroom? That doesn't mean anything.
Oraya gelip futbol maçlarını da izleyen yine benim.
Going out there and watching your damn football games.
- Yine benim.
- Hello? - It's me again.
Daniel, yine benim, Betty.
Daniel, it's Betty again.
Suçu yine benim üstüme atmaya çalışacaksın.
- You're still gonna try to frame me?
Yine benim olan birşeyin peşindesin.
Oh, look, going after something else that's mine.
- Evet. Sonuç olarak ; Lily benim ruh eşim olmasına rağmen uzun mesafe yine de bizi öldürüyordu.
Yeah, the point is that even though Lily is my soul mate, long distance still almost killed us.
Yine de yanımda olabilirdin olanların benim suçum olmadığını söyleyebilirdin.
- Mom, but you could have comforted me, you could've told me that it wasn't my fault.
Yine de benim randevumdan daha iyidir.
You're still doing better than I am on my date.
Ama bir şeyler benim için açığa çıktı, yine de.
But something was cleared up for me, though.
Haydi varsayalım ki. sen takım elbise giyiyorsun. ve varsayalım ki biz senin bürondayız, ve yine varsayalım ki ben sana büyük bir çek kesiyorum hizmetlerin için çünkü sen hala benim kahrolası avukatımsın
Let's pretend... that you're wearing a suit, and let's pretend we're in your office, and let's pretend I just cut you a big check for your services because you are still my damn lawyer.
- Benim ikinci seçeneğim, yine de...
- For my second choice, though...
Bu yine de benim zaman kapsülünü açışımı mazur göstermiyor.
Still doesn't make up for me opening the time capsule.
Sen benim yine bekar kalmamı istiyorsun.
You want me to be single again.
Benim hastalarım hiç uyanmaz ama yine de onlarla konuşurum.
Mine never wake up, but still I talk to them.
O ve Shelley beni sonra yine aradılar, beni sevdiklerini ve benim uyuşturucu almamı istemediklerini söylediler.
He and I Shelley drew to tell me what I love and who do not want I droghi.
Değil ama o yine de benim babam.
No, but he's still my dad.
Ama yine de benim suçlu olmadığımı asla söylemezlerdi.
They wouldn't say that I'm not guilty. No way.
Yine de onu benim için verdin mi?
And yet you gave him up for me?
Yine de, benim için herşey bitmedi.
Yet, it's not over for me.
Brooke benim Peyton'ı yine öptüğümü öğrendi.
Look, uh, Brooke kind of found out that I kissed Peyton... again.
Bak, o köprüde her ne olduysa yine de benim hatamdı.
Listen, no matter what happened on that bridge, it was still my fault.
Yine, bu sarılınacak sıcaklığa sahip olmak, benim suçum mu yani?
Admittedly, I'm a very huggable type of person. Again, is it my fault that I have this warm huggable quality?
nbsp Yine de, sen benim küçük kardeşimsin.
After all, hey, you're my little brother.
Yine de benim için yeterli değil.
Not so much for me though.
Ama yine de benim arkadaşım.
And yet, he is my friend.
Onlar belki benim kanımdan olmayabilirler, ama yine de onların annesiyim.
They may not be my blood, but i'm their mother.
Benim yine kaçacağımı anlamıştı.
She figured I'd probably run again.
Dünyaya gelmek benim seçimim değildi, fakat yine de geldim.
I did not ask for the life that I was given but it was given, nonetheless.
Benim iç dizayn servislerime ihtiyacın olacak yine, ama bu da diğerleri gibi, ucuz olmayacak.
You're gonna need my interior design services, as well. But like everything else, they don't come cheap.
Wilson'ın kız arkadaşı yine eşyalarını benim dolabıma koymuş.
Wilson's girlfriend's left her stuff in my locker again.
Bu yıl gezici karnaval yola çıktı ve yine eğlenceliydi ama benim yüzümden bir şeyler eksikti ek gösteri.
That year, the traveling carnival had its rides and its fun foods, but... because of me there was something missing... the sideshow.
Evet, adama bir şey olmadı ama yine de benim için bir tutuklama emri çıkardı.
Yeah, the man was all right, but they still issued a warrant for my arrest.
Evet, memnun olmadım çünkü Dr. McNamara'nın alkol problemi var. Araba kullanmak, çamaşır yıkamak benim için hiç iyi olmuyor artık. Aman Tanrı'm, yine yüzüm kızarıyor.
Because of Dr. McNamara's drinking problem, it is not safe for me to drive a car, or use my clothes dryer, or, oh, my God, show my face again in spin class again.
Yine de benim bunu silmem lazım.
I GOT TO ERASE THAT, THOUGH. CARRIE CAN'T HEAR THAT.
Gördün mü, işte benim kadınım. Yine kıçımı kurtardı.
See, that's my girl, saving my ass again.
Yine de, Ölüm Meleği benim tarafımda olmasa da diğer melekler öyle.
It seems like a god other than a Shinigami is on my side.
Yine de suçsuz insanların hayatlarını bitirmek ve onlara zarar vermek benim hedefim değil.
But killing the innocent is against my beliefs.
Benim tarafımda aptalca bir hareket - Seni, adayımın gözlerden uzak hesaplarını gizli tutman için aldım... ve aptal yine de seçimi kaybetti.
I get you to keep quiet about my candidate's offshore accounts, and the idiot still loses the election.
- Tamam, yine de o da sayılır. Benim sorunum ne? Şimdilik söyleyebileceğim, ciddi yalnız bırakılmışlık sorunların var.
As far as I can tell, severe abandonment issues.
Doktorluktan atıldın ve yine de benim kıçımı kesip açmana izin mi verdiler?
you were fired from being a doctor, and they let you cut open my ass?
Yine de benim şanslı günüm. Çünkü bugün, seninle tanıştığım gün.
Either way it's my lucky day because it's the day I met you.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]