Anlaşılan o ki Çeviri İspanyolca
415 parallel translation
Anlaşılan o ki, birbirlerini seviyorlar.
Parece que se aman.
Anlaşılan o ki, bu varlıklı... terbiyeli ailelerin küçük akıllı oğulları... kendi başlarına iyi yetişmiyorlarmış.
No, es que parece que los niños inteligentes que proceden de padres ricos y de buena cuna no consiguen criarse bien solos.
Anlaşılan o ki, oran her halükarda öldürücü.
Parece ser un veneno mortal en cualquier proporción.
Anlaşılan o ki o kadar yolu yürümüş.
Sí, al parecer lo hizo caminando.
Anlaşılan o ki siz bilmiyorsunuz!
Posiblemente, usted no.
Anlaşılan o ki düşmanlarımız, hükümetle işbirliği yaptığımızı öğrenmiş.
El enemigo ya sabe que trabajamos para el Gobierno.
Anlaşılan o ki, peşinde baş belası bir polis varmış.
Parece que un policía la perseguía.
Anlaşılan o ki mahkumlardan biri kaçmış.
Parece que uno de los prisioneros escapó.
Anlaşılan o ki, güneye kaçacaklar.
Eso significa que ellos se dirigirán al sur.
Beyler, anlaşılan o ki, bir'Meksika açmazı'yla karşı karşıyayız.
Caballeros, parece que nos enfrentamos con una situación de parálisis.
Mantığımız artık işlemiyor ama anlaşılan o ki, acılara ona atfedilen şeyler neden oluyor.
Edipo, con su animo angustiado,... no explica las cosas nuevas con su vieja sensatez. Pero cualquier cosa que se le diga le produce angustia.
Anlaşılan o ki ; bu suçlu paranoyak, kendini tek başına toplumumuzla mücadeleye adamış.
Este criminal paranoico parece haberse dedicado a una lucha de un solo hombre en contra de nuestra sociedad.
Anlaşılan o ki Dr. Watermann'ın notlarına biraz itimat etmek zorundayız, değil mi?
Todo indica que debemos conceder cierto crédito a las notas de Watermann.
Anlaşılan o ki istasyonları bombalıyorlar
Al parecer bombardean las estaciones
- Biliyorsun demek. - Evet. Anlaşılan o ki, müşteri görünümüne bürünmüş.
- Parece que va vestido de huésped.
Anlaşılan o ki onun Takeda klanı için yapacak birşeyi yok.
Pensándolo bien ¿ por qué debe preocuparse por el Clan Takeda?
Anlaşılan o ki, Petersen'ın kilerle pek bir işi yokmuş.
Obviamente a Petersen no le interesaban los sótanos.
Anlaşılan o ki, taşradakiler de şehirdekiler gibi yabancılara karşı pek anlayışlı değiller.
Evidentemente, la gente del campo no es más receptiva que la de la ciudad.
Anlaşılan o ki, hala görüştükleri insanlar var.
Por lo visto, todavía están viendo gente.
Anlaşılan o ki, öbür taraftan büyük bir terörist grubu burayı yok etmek istiyor.
Parece que un gran grupo de terroristas del otro lado quiere destruir esto.
Anlaşılan o ki klasik polis taktikleri bir sonuç vermedi.
Parece que nuestras técnicas policíacas básicas no rindieron frutos.
Anlaşılan o ki son birkaç haftadır ilginç gelişmeler yaşanıyor.
Al parecer, han habido algunos interesantes desarrollos en las últimas semanas.
Bay Bundy'nin protestosunu hiç kimse umursamamış olsa da çevreciler, Polk sahasının korunması gerektiğinde ısrarlılar. Çünkü bu gereksiz ama tehlikeli böcekler, anlaşılan o ki burada bir koloni kurmuşlar.
Aunque a nadie le importa un bledo la protesta del Sr. Bundy los ambientalistas insisten que el campo de Polk debe ser protegido ya que este insecto inútil pero en peligro de extinción..... Tiene aparentemente establecida una colonia allí.
Anlaşılan o ki, cesetleri incelemekten, temizlenmeye vakit bulamamışsın.
Imagino que la tarea de examinarlos le ha impedido asearse.
Anlaşılan o ki, bu bir iddiaya girmiş.
Parece que éste hizo una apuesta.
Anlaşılan o ki, şey yapmış... eski günlerde... kendisi.
Aparentemente, estaba, uh... en la vieja... el mismo.
— Hayır. Anlaşılan o ki, arkadaşı George'un nişanlanması onda acı ve düşmanlık yaratmış.
parece ser que el compromiso de su amigo George le ha provocado un sentimiendo agrio y hostil.
Anlaşılan o ki salak bir stajer doktor testimin içine etmiş.
Un interno echó a perder mis análisis.
Anlaşılan o ki, yürüttüğümüz bu arama işi bütünüyle ters gidiyor, Chief.
Nos hemos equivocado de método de búsqueda, jefe.
Sana, bilinmeyen ve anlaşılan o ki performans düşüren bir durumdan rahatsız olan bir hastan olduğumu hatırlatabilir miyim?
Le recuerdo que soy, en cierto modo, su paciente y que sufro una enfermedad debilitante.
Anlaşılan o ki Constance ve Felicia üvey kızkardeşlermiş.
Aparentemente, Constance y Felicia son hermanastras.
Çocukları olsun istiyordu ve anlaşılan o ki ; sen hep karavana atıyordun.
Ella quería hijos y tú disparabas cartuchos vacíos.
Ama anlaşılan o ki, bu olmayacak. Lanet olası çakmak! Kahretsin!
¡ Maldita sea!
Anlaşılan o ki Alpha dişisini bir kez daha kendine sakladı.
Alfa, pareciera, tiene a su hembra una vez más.
Anlaşılan o ki stajyerinim.
Parece que soy tu interna.
Anlaşılan o ki, Onlar Süper-Sphinx Takımı ya da onun gibi bir şey olmuşlar.
Pues ahora forman el equipo Super Esfinge, o algo parecido.
- Kedim. -... ve anlaşılan o ki bu aşk. Saf aşk.
A pesar de lo que parece, es amor, amor puro.
Anlaşılan o ki Powers yeni patronu.
Y parece que Powers es su nuevo empleador.
Anlaşılan o ki ; bu ahmak, savaş boyunca San Diego'da kıçının üstünde oturmuş.
Y ahora resulta que este estúpido pasó la guerra sentado sobre el trasero... en un astillero en San Diego.
Anlaşılan o ki, ona telefonla ulaşamamamızın nedeni burada olması ve röportajı yüz yüze yapmaya karar vermesi.
Damas y caballeros parece que no podíamos comunicarnos con la Dra. Charles porque ella está aquí, en nuestro estudio ¡ para hacer la entrevista en persona!
Anlaşılan o ki annem bana biraz bırakmış, ve o da ben ölüyken yemek ve kıyafet gibi lükslere harcanmış.
Mama me dejo algo, y mientras estaba muerta, se gasto en lujos como... comida y ropa.
Anlaşılan o ki o da diğer SG-1 üyeleri gibi aynı halüsinasyonu yaşıyor.
Está claro que ha sido afectado por la misma alucinación que el resto del SG-1.
Anlaşılan o ki bir tanesi kadın bile değilmiş.
Aunque cuando una se dio vuelta no parecía una mujer
Kabaca çevirisinden anlaşılan o ki...
Traduciéndolo aproximadamente, dice :
- Anlaşılan o ki, hayır.
- Al parecer, no.
Biliyor musun Sue, o kadar yanlış anlaşılan biriyim ki.
Sabes, Sue, nadie me entiende.
Anlaşılan çalıştığım iş o kadar önemli olmuş ki bu iş için uygun olduğunu düşündükleri birini yolluyorlar.
Parece que el trabajo se ha convertido en demasiado importante. Envían a alguien a quien han adiestrado para el puesto.
Pisliklerin o kadar acelesi varmış ki cesedi kontrol bile etmemişler anlaşılan.
Tenían tanta prisa por irse que no registraron los cadáveres.
Anlaşılan o kadar banalmiş ki harika oluyormuş
Aparentemente es tan patético que es cool.
Tabii ki istiyorum ama anlaşılan o istemiyor.
Claro que sí, pero es obvio que él no quiere Verme.
Evet, ama o da beni görmek istiyorsa, ki anlaşılan istemiyor.
Sí, pero si él quiere Verme, y como no quiere...