Belli değil mi Çeviri İspanyolca
641 parallel translation
- Belli değil mi?
- ¿ Acaso no es obvio?
Belli değil mi?
¿ Cómo que no sabe?
Belli değil mi?
¡ Qué sorpresa!
- İyi. Belli değil mi?
- Bien. ¿ No lo aparento?
Belli değil mi?
¿ No te das cuenta?
Planı çok belli değil mi?
Me di cuenta enseguida.
Şu neyi simgeliyor? - Belli değil mi?
¿ Qué representa eso?
Susan'ı içeri kilitlediği belli değil mi?
¿ No te parece obvio que él la encerró allí? .
Sence belli değil mi?
¿ Se nota?
Niye? Niye mi? Belli değil mi?
Esta es demasiado pequeña, pero si la amplío podré verla bien.
Belli değil mi.
Evidentemente, sí.
- Belli değil mi?
- ¿ No está claro?
"Tiyotro Partisi" Hansel ve Gretel. - İşte belli değil mi?
Dice "Broadway y Harmony Lane, Hansel y Gretel McAlbertson".
Belli değil mi?
¿ No estâ claro?
Fakir olduğu belli değil mi?
¿ No ves que no tiene dinero?
Belli değil mi?
¿ Acaso no lo parezco?
Belli ki ondan hoşlanmıyorsun, değil mi?
No te cae bien, ¿ verdad?
Onun ne zaman lazım olacağı belli olmaz, değil mi?
- Quién sabe cuando podré necesitarlo. ¿ Cierto?
Hiç de belli değil, değil mi?
No está nada claro, ¿ o sí?
Hayır hayır. Kesinlikle ondan değil. Ama hayranlığımı çok belli etmişim.
No es eso, es que si mi admiración era tan evidente, temo que puedas malinterpretar...
Ne olacağı hiç belli olmuyor, değil mi?
Nunca se puede saber, ¿ verdad?
- Artık belli olmuyor değil mi?
- Es algo extraordinario.
Gece mi sabah mı belli değil ; cenkleşiyorlar.
Riñendo ya con la mañana. ¿ Cuál vencerá?
Muhtemelen rolü oynama şansım hiç olmayacak, ama belli olmaz değil mi?
Quizá no llegue a hacerla, pero nada es seguro.
Gelişi çok uzaktan belli oluyor, değil mi oğlum?
Él anuncia su llegada de lejos, ¿ no es cierto, hijo mío?
Silahlardan hoşlanmadığı belli, değil mi?
Seguro que no le gustan mucho las pistolas, ¿ verdad?
Demek istediğim, ne yazık ki, Bay Bookman... Belli bir meslekte başarılı olmayı yarım kalmış önemli bir iş olarak saymak... Sizin için çok önemli, değil mi?
Bueno, lo que quiero decir es que desafortunadamente, Sr. Bookman,... una habilidad para... tener éxito en una empresa profesional dada, difícilmente es de mayor... significa mucho para usted ¿ verdad?
Kim olduğu nasıl belli değil mi?
¿ No es esa suficiente información?
- Hiç belli olmuyor, değil mi?
Bueno, nunca se sabe.
Zaten bu belli değil mi?
Claro que somos vecinos, es evidente...
Gerçi Elizabeth izin verir mi belli değil.
- Está la tonta de Elizabeth.
Ülkemde böyle. Kim yazmış belli bile değil.
Cierto, en mi país existía esa ley que menciono.
Doktorlara belli olmaz, değil mi Doktor?
Eso depende del doctor. ¿ No, doctor?
Zeki oldukları belli, değil mi?
Son inteligentes...
Belli bir adam hakkında özel bilgi istiyorsun, değil mi?
Quieres obtener información privilegiada sobre un sujeto, ¿ no?
Ben evliyim de. Belli oluyor, değil mi? Evli olduğum yani.
Yo mismo soy un hombre casado Lo parezco, ¿ verdad?
Burada birinin yardıma ihtiyacı olduğu çok belli, öyle değil mi?
Esas cosas no hacen ruido. Cualquiera hubiera sabido que aquí necesitábamos ayuda.
Saldırmaya mı yoksa iletişim mi kurmaya çalışıyor belli değil.
No está claro si planea atacar o sólo comunicarse con nosotros.
Kimseye belli etmeyiz, değil mi?
Sufrimos en Silencio, ¿ correcto?
Kocamın ölümünün ne zaman olduğu tam olarak belli değil... Yani ben onun ölüm yıldönümü için 15 Ağustosu seçtim.
No está del todo claro cuándo murió mi esposo... por eso elegí el 15 de agosto como aniversario de su fallecimiento.
Siz Roger Stanford'sunuz değil mi? Çok belli!
Usted es el Sr. Stanford, ¿ verdad?
Öıu mü, diri mi, belli değil.
No dicen si està ¡ vivo o muerto.
Ben de belli bir tarz var, değil mi?
Sí que tengo cierto estilo, ¿ verdad?
- Belli günler var değil mi?
- Hay unas fechas, ¿ no?
Belli ki başkaları varmış. Değil mi?
Obviamente hubo otras, ¿ verdad?
- Belli değil, ama hepsi som altından yapılmış. - İbadetle kazancı bir araya getirince keyfine diyecek yok değil mi?
No, pero este año es el mejor con los dioses y la ganancia no está nada mal, eh!
- Artık gelebilecek mi belli değil.
- Quién sabe si vendrá.
Belli bir ücretle çalışıyorsun, değil mi?
- Trabajas a porcentaje, ¿ no?
Bu çok belli, değil mi?
Está claro, quería visitar Tegel.
Kendi yakmış ve kazaen ölmüş mü yoksa böyle görünmesi mi istenmiş belli değil.
No sabes si él lo planificó y metió la pata o si alguien quería que pareciera así.
Bir sonraki gün ne olacağını bilmiyorsun öldürülecek misin, eve mi gideceksin, yoksa yakalanacak mısın belli değil.
Nunca sabes si te van a matar, vas a volver vivo o te van a detener.
belli değil 32
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil misin 154
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil mi efendim 66
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi jack 21
değil mi hayatım 33
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33
değil mi beyler 17
değil miydi 73
değil misiniz 34
değil mi evlat 40
değil mi jack 21
değil mi hayatım 33
değil miyiz 24
değil mi kaptan 17
değil mi oğlum 33
değil mi beyler 17
değil miydi 73