Bir gün gelecek Çeviri İspanyolca
590 parallel translation
"Yıllarca sürdürdüğüm, karşılaştırmalı analizlere göre, " Ay toprağında dünyadakinden daha çok altın var. " " Bir gün gelecek, bir uzay gemisi aya gidecek "
- En base a análisis comparativos realizados durante años, afirmo que la roca primitiva de la Luna es más rica en oro que las montañas de la Tierra Llegará el día en que la primera nave espacial vuele hacia la Luna para traer su oro a la Tierra...
Bir gün gelecek, tüm doktorları bu ülkeden attıracağım.
Algún día haré expulsar a todos los médicos del país.
Bir gün gelecek o tüfeğini gırtlağından içeri sokacağım.
Un día de estos te vas a tragar mi mosquete.
Bir gün gelecek ve buradan çok uzaklara gideceksin, Portugal.
Algún día vas a ir demasiado lejos, Portugal.
Bir gün gelecek bu kasaba beş yıl geri kalacak.
En un sólo día podemos retroceder cinco años. Como si no hubiéramos hecho nada.
Bir gün gelecek uzay gemileri diğer gezegenlere gidecekler.
Algún día viajaremos a otros planetas en naves espaciales.
Belki tüm bunların biteceği bir gün gelecek. Sen de burada gerçek ve sevgi dolu olacaksın.
Quizá llegue un momento en el que todo acabe... y tú sigas estando ahí, tan real y amoroso.
Bir gün gelecek ikinizi de şaşırtacağım.
El día menos pensado, os daré una sorpresa.
Sonra bir gün gelecek. Bir gün gelecek. Bizi bağlayan şeyin ne olduğunu bilemeyeceğiz.
Y llegará un tiempo, un tiempo llegará en que ya no sabremos nombrar lo que nos unirá.
Evet, öyle bir gün gelecek.
Sí, tal día llegará
Bir gün gelecek, bana geleceksin ve diyeceksin ki,
Un día de estos, vendrás y me dirás,
Bir gün gelecek yine vatan topraklarında yürüyeceğiz.
Algún día, volveremos a nuestros hogares.
Bir gün gelecek yıllarda stepler yeniden özgür olduğunda ozanlar bunun hakkında şarkılar söyleyecek.
Algún día, en los años futuros, cuando las estepas sean libres, los trovadores cantarán sobre esto.
Sorunlarımıza katılmadın hiç ve bir gün gelecek bir ayaklanma olacak kitleler hak ettikleri mutsuzluğa yeniden kavuşacaklar.
Disfrutábamos de todo. Pero algún día habrá un levantamiento y se rebelaran las masas para recuperar la miseria que les pertenece.
Ama bir gün gelecek, cennette ön önde yer alacaksınız.
Pero un día seréis los primeros, allá en el cielo.
Ama Tanrı'nın Georgia eyaletini yarattığına nasıl eminsem böyle gittiği sürece bir gün gelecek ya biz onları havaya uçuracağız, ya da onlar bizi havaya uçuracak.
Pero igual que Dios hizo el mundo... un día nos volarán en pedazos, o nosotros a ellos.
25 yıllık arkadaşlığımızı bir kenara koyuyorum, bir gün gelecek "akıllılık" ın ifadesi ile Jordan Lyman adı tek bir kelime olarak ortaya çıkacak.
Y al margen de nuestra larga amistad... algún día Jordan Lyman y la expresión "cordura"... significarán lo mismo.
Ve bir gün gelecek, bu dünya bütün insanoğlunun, zorbalığın karanlık tünellerinden özgürlüğün parlak ışığına çıktığını görecek...
Y llegará un día en este mundo... en que toda la humanidad saldrá del túnel de la tiranía... para vislumbrar la luz de la libertad.
Bir gün gelecek Tanrı beni cezalandıracaktı. Hep bu korkuyla yaşadım.
Creía que recibiría un castigo si aquello duraba.
Bir gün bir kurşun gelecek ve bunlar bir işe yaramayacak.
Un día detendrás una bala y todo será inútil.
Bir gün o kurt gelecek.
Algún día serán verdad.
Bir gün yabancı gezegenler ve yıldızların ardındaki kasvetli ve menfur yerler için risk almaya mecbur bırakılma sırası size gelecek.
Llegará un día en que todos vosotros os veréis obligados a explorar planetas. Y lugares extraños, abominables, más allá de las estrellas.
Bir gün Prens'im gelecek
Algún dia mi príncipe volverá.
Bir gün Prensim gelecek
Algún día mi príncipe vendrá
Gün gelecek, hayatımın sonuna dek böyle bir otelde...
Un día de estos, me voy a quedar para siempre en uno de estos hot...
Umarım bir gün orduya kabul edilirsin ve buralardan gitmeden önce başına gelecek yabancı semalarda savaşırken değerini bileceğin son şey müdürün öpücüğü olacak!
Espero que entres en el ejército algún día y que lo último que te ocurra... antes de marcharte, la última cosa que tengas para recordar mientras... estés luchando bajo un cielo extranjero, ¡ sea un beso del superintendente!
Hepimizin başına gelecek bir gün.
A todos nos ha de tocar.
Bence bir gün bir müzede sergilenecek dünyanın her yerinden insanlar onu görmeye gelecek.
Creo que algún día se exhibirá en un museo y vendrá gente de todo el mundo para verlo.
Bence bir gün bir müzede sergilenecek ve dünyanın her yerinden insanlar onu görmeye gelecek.
Creo que algún día se exhibirá en un museo y vendrá a verlo gente de todo el mundo.
Rüyalarında bir gün Gökkuşağın gülümseyerek gelecek
Que un día tu vida cambia de color
Ve seni işaretliyorum, beyler gün gelecek Quantrill'in iyiliği Bir kralın fidyesi değerinde olacaktır.
y sepan, señores, que algún día el favor de Quantrill valdrá el rescate de un rey.
Bir gün sıra sana gelecek.
Pero algún día te tocará a ti.
Bir gün doğru kız gelecek ve beni alacak, evleneceğiz.
Algun dia conocere a la chica adecuada y nos casaremos.
Güzel bir gün. Akşamki dansa gelecek misin?
Bonito día. ¿ Irás al baile esta noche?
Gün gelecek kimsenin ayıplamayacağı bir evim olacak.
Algún día... tendré una casa de la que nadie se avergonzará.
Gün gelecek kısa devre bir alıcı yapacağım.
Un día de éstos haré un receptor de onda corta.
Charles, gün gelecek bu acının bir saat bile yaşanmasına sebep olmak bir suç olacak.
Charles, sería un crimen dejar que la agonía... durara un día, una hora más de lo necesario.
Babam tekrar eski varlığımıza kavuştuğumuzda... ki o gün de yakında gelecek demişti... aç olmanın nasıl bir şey olduğunu unutmamalısın demişti.
Mi padre dijo que cuando volviéramos a tener suficiente y que eso sucedería, dijo que no debía olvidar lo que es tener hambre.
O gün Mayville'den altı katlı, süt kremasıyla süslenmiş bir pasta gelecek.
Un pastel de vainilla de seis pisos vendrá de Mayville. Apropiadamente glaseado con azúcar blanca.
Bir gün o sana gelecek ve " Onu seviyorum.
Un día vendrá y te dirá : " Le quiero.
O gün de gelecek, ve geldiğinde sana korkunç bir hayat yaşatacağım.
El día vendrá y entonces te guiaré a una vida terrible.
Bir gün O gelecek.
Un día él vendrá
Bir gözüm hep üzerindeydi çünkü biliyordum ki bir gün parçalar bir araya gelecek ve hatırlamaya başlayacaktın.
Yo la he seguido vigilando. En Chicago, el colegio, aquí.
Bir gün buraya insanlar gelecek, evler ve fabrikalar inşa edecekler burada bir şehir büyüyecek.
Algún día, la gente vendrá aquí, construirá casas, fábricas... La ciudad crecerá.
"Ve bir gün dirileri ve ölüleri yargılamak için oradan geri gelecek."
Que desde allí ha de venir a juzgar a los vivos y a los muertos.
Bir gün başına gelecek tam da bunun olmamasını dilediğin anda.
Un día le pasará... Justo cuando menos lo desee.
Bir gün bir mektup gelecek.
Un día llegará una carta.
Çenesi bir şekilde kapatılmazsa gün gelecek, biri ona inanacak.
Si algo no le impide cotorrear, algún día alguien le creerá.
Bir gün geri gelecek.
Puede ser que vuelva algún día.
Bankada çok iyi çalışıyor, bir gün senin yerine o gelecek.
Es bueno para el banco, pero algún día me quitará el puesto.
Pascal, sandıklar için bir kaç gün içinde gelecek. Sen de gelmek ister misin?
Dentro de unos días Pascal vendrá a buscar las cajas. ¿ Vendrás?
bir gün 730
bir gün daha 22
gün gelecek 18
gelecek misin 89
gelecek 246
geleceksin 36
gelecek hafta 86
gelecek misiniz 18
gelecekte 47
gelecek mi 35
bir gün daha 22
gün gelecek 18
gelecek misin 89
gelecek 246
geleceksin 36
gelecek hafta 86
gelecek misiniz 18
gelecekte 47
gelecek mi 35