English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ B ] / Bir gün daha

Bir gün daha Çeviri İspanyolca

4,196 parallel translation
Cennetimizde yeni bir gün daha başlıyor.
Es otro día para nosotros en el paraíso.
Bereketli bir gün daha, John?
¿ Otra jornada productiva, John?
Sana yalvarıyorum, yalvarıyorum sadece bir gün daha...
Te ruego, te ruego... solo por un día más...
Ve sana yalvarıyorum..... sadece bir gün daha...
Yo te ruego... solo por un día más...
Güzel Philadelphia'da yepyeni bir gün daha fakat şunu açıklığa kavuşturalım.
Es un magnífico día en la encantadora Philadelphia, pero déjame que me aclare.
Ofiste başka bir gün daha.
Solo otro día en la oficina.
Hayır, polisler bir gün daha kılını kıpırdatmayacakmış.
NO, Y LOS POLICÍAS NO HARÁN NADA POR OTRO DÍA.
Burada bir gün daha dinlensek iyi olur sanki?
Quizás sea mejor descansar aquí un día más?
Şimdi, babamı seviyorum.. .. ama bir gün daha olsun peşinden gitmem.
Bien, quiero a mi padre, pero no seguiré con él ni un puto día más.
Seni en az bir gün daha tutmamız gerekiyor.
Debemos mantenerla por al menos otro día.
Spartacus'e bir gün daha yaklaştık.
Le hemos acortado otro día a Spartacus. ¡ Alto!
Ama orada senin büyük bir hayranın olan görevli çocuk senin bir gün daha ekstradan kiralamak için geldiğini sana ücretsiz verdiğini söyledi.
Pero el chico de la recepción dijo que era tan gran admirador, que cuando regresaste para alquilarlo por un día extra, él te lo dio gratis.
Acil servis bir gün daha açık olacak.
La Sala de Emergencias abrirá un día más.
Kızlar, Ron'la bir gün daha geçirmek ister misiniz?
Chicas, ¿ quieren pasar otro día con Ron?
Ona bir gün daha vereceğim, sonra da kendim arayacağım.
Le daré un día más, luego lo llamaré yo mismo.
Bir gün daha yaşayacağım galiba.
Imagino que viviré para ver otro día.
Ona bir gün daha tanımak isterim biraz daha güçlenip daha fazla kan yenilenmesi için.
Me gustaría para darle un día más, obtener de él un poco más fuerte, reemplazar más sangre.
Donörü makinede bir gün daha tutup işleme yarın başlayabiliriz.
Podemos mantener al paciente donante en el respirador, tal vez darle un ir mañana.
Bana bir gün daha ver, lütfen, lütfen, lütfen.
Sólo dame un día más, por favor, por favor, por favor.
Senin tahliye olduğun günden daha iyi bir gün bulunamazdı.
No puede haber un mejor día, que el día de tu liberación.
Daha konuşalı üç gün oldu, sana bir şey lazım demek ki.
Bueno, hace tres días que hablamos, así que evidentemente necesitas algo.
Herkes bir gün ölür, dostum, ama arkadaşları uğruna tadılacak bir ölümden de, daha güzel bir ölüm şekli yoktur.
Todos mueren, amigo. "Nadie tiene un amor mayor que éste : que uno dé su vida por sus amigos".
Hapse atıp bir daha gün yüzü göstermezler adama.
No saldrás nunca de la cárcel.
Yalnızca, beni bir veya iki gün daha idare et.
Sólo tener conmigo un día o dos más.
Bir de Soruşturmadan iki gün sonra 200 bin daha gitmiş.
Y luego dos días después de la investigación, otros 200.000 entraron.
İnsanların her geçen gün, teknolojiye birbirlerine bağlandıklarından çok daha fazla bağlandıkları bir dünyada yaşıyoruz.
Vivimos en un espacio y en un lugar donde las personas están cada vez más conectadas a la tecnología de lo que están unas con otras.
Bugün Aziz Valentine'i andığımız gün. Kıymet verdiğimiz şeyleri anlamsız bir şekilde daha çok şişko ve daha az çekici yapmak adına şeker ve çikolata vererek kendi devletine başkaldırdığı için halk tarafından başı kesilmiş bir adam.
Hoy es el día en que honramos a San Valentín, un hombre decapitado públicamente por desafiar a su gobierno, intercambiando dulces y chocolates para hacer que los objetos de nuestro afecto estén más gordos y menos atractivos.
Belki bir gün kendisini daha iyi tanıma fırsatım olur diye ummuştum hep.
Había pensado que algún día tendría la oportunidad de llegar a conocerlo mejor.
Hayatın kendisinden daha güzel olan seni yerle bir eden bütün gün güldüren ve ağlatan sana her şeyi, her zaman her yerde yaptıran nedir?
¿ Qué es más hermoso que la vida misma... te devora por dentro... te hace reír y llorar todo el día... y te hace hacer lo que sea... cuando sea... donde sea?
O önemli gün bir süre daha gelmeyecekti.
Aún falta un tiempo para ese día.
Gün geçtikçe bu döğüş gösterisinin içine daha çok giriyor ama, tıpkı bir çocuk gibi kalıyor.
Les está empezando a gustar la escenas de pelea. Es gracioso, es cómo un niño.
Ben de kendime bir gün onun işini daha iyi yapabileceğimi söyledim.
Me dije a mí misma, que un día haría este trabajo, y podría hacerlo mejor.
Geçen gün sen değil miydin "Onunla öyle bir seks yaparım ki komaya girer..." "yeniden uyanmasının tek yolu ise, onunla daha çok seks yapmam olur." diyen?
El otro día dijiste, "Lo pondré en un coma tan intenso que la única forma de despartarlo sería tener aun más sexo con él."
Bir gün... düğün gününde... yanında daha iyi bir adam olacak... ve diyeceksin ki, "Polly... yardımların için teşekkür ederim."
Un día... el día de tu boda... tendrás a un buen hombre cogido del brazo... y dirás, "Polly... gracias por tu sentido común".
Ben... sigorta şirketinden Melinda, ve talebini işleme almakta bir güçlük çekiyoruz, ve bu ameliyata izin veremeyiz, bu yüzden ona birkaç gün daha beklemesini söyleyebilir misiniz?
Melinda de su compañía de seguros, y estamos teniendo problemas con su petición, y no podemos autorizar la cirugía, ¿ así que puede decirle que espera un par de días? Gracias.
Bir daha gün boyunca kaybolacaksan- -
Si vas a desaparecer durante todo un día...
Yarın daha güzel bir gün olacak.
Mañana será un día cálido.
Daha önce Avrupa turnesine çıkmadık... ilk kez olduğu için macera gibi geliyor... çünkü her gün ayrı bir ülkedeyiz, EuroTrip gibi bir gezi sanki.
Nunca hemos recorrido Europa. Como esta es la primera vez, parece una aventura. Es un país distinto cada día, te sientes en Eurotrip.
Bir gün dolabında yürüyüşe çıkıp bir daha dönmeyebilirsin!
¡ Puede que vayas de paseo a tu armario un día y nunca regreses!
İnan bana. Her gün, ama... bir yerde mükemmerl bir kocan ve mükemmel üç çocuğun, olduğunu hayal etmek daha kolaydı.
Créeme, todos los días, pero... era mas fácil pensar que tenías un marido perfecto, y tres hermosos hijos en algún lado.
Ama senin çok karmaşık bir yaratık olduğun gün geçtikçe daha da belli oluyor.
Pero se hace cada vez más evidente que eres un ser muy complejo.
- Sana daha iki gün önce bir sürü satmıştım.
Te vendí un paquete hace dos días, y vuelves por otro.
Daha önce orada bir kaç gün geçirdim.
Yo ya estuve allí unos días.
Ve bir gün... Eve bir daha gelmedi.
Y, un día, simplemente no vino a casa.
Bir kaç gün daha burada kalması gerek.
Solo unos pocos días más aquí.
Dikişleri her gün biraz daha yaklaştırıp iki ucun birbiri içine girmesini sağlayacağız. Daha sonra da başka bir ameliyatla uçları birbirine bağlayacağız.
Cada día, tiraremos de las suturas, estirando los finales dentro uno del otro para conectarlos en una cirugía posterior.
Bize, yokluğu anlaşılana dek bir gün ya da biraz daha fazla zamanımız olduğunu söylerler.
Tenemos un día quizás más hasta que alguien se dé cuenta de la falta.
Sana söyleyemem. Bana birkaç gün daha ver. Bir dakika.
No puedo decirte, dame unos días, un momento.
Ama soruşturma başlayalı daha bir gün oldu.
Pero estuvo solo un día en nuestra investigación.
O o gün bir arama daha yapmış.
Solo hizo otra llamada ese día.
Ajanlarımız daha fazlasını öğrenmeye çalışıyor. bir kaç gün içinde de daha detaylı bilgiye sahip olacaklardır.
Nuestros operativos están intentando enterarse de más y deberían tener más información en unos cuantos días.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]