Bir keresinde bana Çeviri İspanyolca
832 parallel translation
Bir keresinde bana, bir saate bir yaşamı sığdırabileceğini söylemişti.
Yen me dijo una vez que podías concentrar una vida entera en una hora.
Sırası gelmişken, bir keresinde bana, eğer bir suç işlemiş olsaydınız çaldıklarınızı saklamak için altında bir oyuk olan büyük bir taş arayacağınızı söylemiştiniz.
Ah, por cierto, una vez me dijo que si hubiera cometido el crimen, habría buscado una piedra más grande con un hoyo debajo para esconder el botín.
Bir keresinde bana çimenlerde uyumanın ne kadar güzel olduğunu söylemiştin.
Tú me dijiste que era muy agradable dormir sobre la hierba.
Biliyor musunuz Kont hazretleri bir keresinde bana gösterdiğiniz salon oyunları vardı.
¿ Sabe, Su Alteza? Estaba pensando en aquellos trucos que me hizo una vez.
Bir keresinde bana ateş etti.
Me pegó un par de tiros.
Charlie bir keresinde bana ateş etmişti.
Charlie me disparó una vez.
Bir keresinde bana asla unutmayacağım bir iyilik yapmıştı.
Me hizo un favor que no olvidaré jamás.
Bir keresinde bana, "senin gibi bir filozof niçin tuvalette?" demiştin.
Una vez me preguntó qué hacía un filósofo como yo en el tocador.
Bir keresinde bana "ters ve sinirli ihtiyar" demiştin.
Una vez me llamaste viejo retorcido y frustrado.
Bir keresinde bana tekme atmıştı. İğrenç bir davranıştı.
Una vez me pegó y me enfadé muchísimo.
Bir keresinde bana bir gün anlatmak zorunda kalacağımı söylemiştin.
- Está bien. Me dijiste que algún día tendría que hablar.
Hatta bir keresinde bana bıçak saplamıştı.
Una vez me clavó un cuchillo.
Bir keresinde bana silahını asla almamamı söylemiştin!
Una vez me dijiste que nunca te quitara la pistola.
Bir keresinde bana bu hayatı çok seveceğimi söylemiştin.
Me dijiste una vez que amaría esta clase de vida.
Bir keresinde bana ne istediğimi sormuştun.
Una vez me preguntó que le dijera algo que yo quisiera.
Bir keresinde bana onu dillendirdiğimi duymak istediğini söylemiştin.
Una vez me dijiste que te gustaría oírlo de mis labios.
Bir keresinde bana Ron'un güvencesinin kendi içinde olduğunu söylemiştin. Çünkü önemsiz şeylere önem vermeyi reddediyordu.
Me dijiste una vez que Ton tenía tanta seguridad en sí mismo... porque se negaba a dar importancia a lo que no la tenía.
Bir keresinde bana, onu hayatından çok sevdiğini söylemişti.
Una vez dijiste que lo apreciabas más que a tu vida.
Bir keresinde bana bir şey seni rahatsız ettiğinde, o şey yokmuş gibi davrandığını anlattı.
Una vez ella me contó... que cuando a Vd. no Ie gustaba algo... Io ignoraba hasta creer que no existía.
Bir keresinde bana şöyle demiştin : Seni hep sevebilirim, karın da olurum, çocuklarına anne de.
¿ Recuerdas aquella vez que me dijiste... que podrías amarme... y ser una esposa y madre?
- Bir keresinde bana evlenme demiştiniz.
¿ No hablabas tú de las desventajas del matrimonio?
Ama bir keresinde bana, tüm dünyada onun gibi bir kornet olmadığını ve onu...
Pero tu me dijiste que no había otra trompeta asi en el mundo...
Bir keresinde bana bir kadın olmanın ağırlığını taşıyamadığınızı,... size bir Kraliçe olduğunuzun hatırlatılmasını istemediğinizi,... ama ilgilenmeniz gereken tek şeyin göreviniz olduğunu bildiğinizi söylemiştiniz.
Una vez me dijiste que no podías permitirte el lujo de ser una mujer, que siempre estabas obligada a recordar que eras una reina y que tu único amor era para con tu deber.
Bir keresinde bana İsrail kralının nasıl taç giymesi gerektiğini anlatmıştın Hezrai.
Recuerdo que una vez me sermoneaste sobre cómo se coronaba un rey de Israel.
Bir keresinde bana, boyun ve omurganın arka tarafında küçük düzeltmelerin nasıl yapılacağını öğreten kırıkçı bir hanımla tanıştım.
Conocí a una osteópata... que me enseñó a hacer pequeños ajustes entre el cuello y la columna.
Bir keresinde bana : "Aptal" demiştin. "Savaşta ölmek, it gibi ölmektir."
Una vez me dijiste que era estúpido, que morir en batalla era una muerte de perros.
Bay Favraux, bir keresinde bana evlilik teklif etmiştiniz.
Sr. Favraux, usted una vez me pidió que me case con usted.
Bir keresinde bana bir kitap ödünç vermiştin.
Una vez me prestaste un libro.
Bir keresinde bana biraz utanarak "sinir gerginliği" yaşadığını söylemişti.
Una vez me contó ligeramente avergozada que tenía "fiebre nerviosa".
Hatırlarsın, bir keresinde bana da kur yapılmıştı, baban olmayan genç biri tarafından.
En otros tiempos, también fui cortejada por un joven que no era tu padre
Bir keresinde bana çok içtiğimi ve kustuğumu söylemişti.
Una vez me dijo... Había bebido demasiado y vomité.
Oysa bir keresinde bana "sana asla yalan söylemeyeceğim" demişti...
Una vez él me dijo : "Nunca te mentiré, nunca."
Bir keresinde bana Ipcress dosyasını mikrofilme çekmemi söylemişti.
Una vez me pidió que microfilmara el informe.
"Kızım da öldüğüne göre, asla geri dönmeyeceğim." "Çiftliği satmadım, o halde neden siz işletmiyorsunuz?" "Bir keresinde bana denemek istediğinizi söylemiştiniz."
" Dado que nunca volveré ahora que mi hija ha muerto y como no he vendido las granjas porque no las llevas con métodos modernos como una vez dijo querer hacerlo
Bir keresinde bana insanlar yaşımı sorarsa 20 yaşında olduğumu ve hafif kafalı olduğumu söylememi söyledi.
Sí me dijo una vez que si me preguntaban mi edad... que dijera que tengo 20 años y estoy tocada.
Bir keresinde bana mönü getirmişlerdi.
Un hombre me dio uno hace tiempo.
Bir keresinde Vera Marcal'a bir şey söyledim, bana tokat attı.
Una vez le dije algo a Vera Marcal y él me abofeteó por ello.
Will bana ne kadar uzun zamandır arkadaş olduğunuzu... ve bir keresinde onun için nasıl kavga ettiğinizi anlattı.
Will me contó que son viejos amigos y que una vez peleó por él. - Dice que no confía en las mujeres.
Bir keresinde tatlı bir ses işittim. Sanki senin sesin gibiydi. Bana "Kendini uçurumdan aşağıya at." diyordu.
Pues imagínate, una vez oí una voz... una voz dulce, y me parecía la tuya... y siempre me decía "Tírate, tírate a las rocas, ahora..."
Bir keresinde, bir doktor bana :... "entelektüeller, çocukluklarından itibaren yeterli beslenmezler" demişti.
Un médico me dijo que habíamos sufrido malnutrición infantil.
Bana bir keresinde yardım etmişti.
Le debía un favor.
Bana bir keresinde iyilik yapmıştın.
Una vez me hiciste un favor.
Bir keresinde biri bana iyi insanların mutlaka kafa dengi arkadaşlar bulabileceğini söylemişti.
Alguien me dijo una vez... que los verdaderos seres humanos siempre encuentran almas gemelas.
- Bir keresinde Miles bana ne dedi biliyor musunuz?
¿ Sabe que me dijo Miles una vez?
Bir keresinde, karısı hastanede bebek bekliyorken koca bana telefon ediyordu.
Una vez, la mujer estaba en el hospital para dar a luz, y el marido me llamaba a mí.
'Bir keresinde ünlü bir film yıldızı bana dedi ki, "Spot",
Una famosa estrella me dijo una vez,
Bana bir keresinde söylediğin şeyi hatırlıyor musun?
Quizás.
Bir keresinde biri bana yardım etti.
Y yo las miraba.
Bilirsin, Frank, bir keresinde kızılderililer bana demişti ki... Sözüne güvenilir kızılderililer, Frank. Demişti ki " Bir Cheyenne'li yiğit ve atı tam burada batmış ve tıpkı eski doğal görünüşleri ile yüzeye çıkmayacaklarını biliyorlarmış.
Unos indios me contaron, indios de confianza, que un valiente Cheyenne y su pony se hundieron aquí y volvieron a salir tan guapos como antes.
Biliyor musunuz, bana bir keresinde kör bir at satmıştı.
Una vez me vendió un caballo ciego.
Bir keresinde onun için savaştım diye bana madalya verdi.
Gané una medalla trabajando con él.
bir keresinde 202
bana 1773
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana 1773
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana bir bak 53
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana bir bak 53