Bir şey yap Çeviri İspanyolca
7,771 parallel translation
Yani insanlar beş parasız, hasta vaziyette ve sen buraya gelip bizim için lanetolası bir şey yapıyorsun.
Quiero decir, la gente está en la ruina, enferma de los dispersantes, Usted es el único aquí abajo haciendo absolutamente nada para nosotros.
Lanet olsun Lowery, erkek ol ve hayatında bir kez olsun bir şey yap!
¡ Compórtate como un hombre y haz algo por una vez en la vida!
Sanki kötü bir şey yapıyorlar da.
Como si hicieran algo malo.
Bu çok zor bir şey yapılmış gibi duruyor.
Parece que... por lo visto algo muy difícil se ha llevado a cabo.
Bu, bizi onun nezdinde ne yapıyor bilmiyorum ama bir şey yapıyordur herhalde.
No podría decirte qué significamos para él, pero algo, quizás.
Hâlâ böyle bir şey yapıyorlar mı?
Hacen eso todavía?
Bir adam seni öldürmeye çalıştı. Nedenini bilmiyoruz ama galiba bir şey yapıyorsun. Şimdiyse Bay Dalal ve ben bir şeyleri örtbas etmen için sana yardım ediyoruz!
¡ Un hombre trató de matarte, sabemos porqué, presumiblemente tu también, y ahora al Sr. Dalal y a mi se nos obliga... a ayudarte a cubrir otra cosa!
En azından ben bir şey yapıyorum!
¡ Por lo menos estoy haciendo algo!
Bana dedi ki, "Anne, sanırım ben kötü bir şey yapıyorum. Bunun bir oyun olduğunu sanmıyorum."
Y él dijo, "Mami, creo que estoy haciendo algo malo, no creo que esto sea un juego."
Yapmamanız gereken bir şey yapıyordunuz!
Estabas haciendo algo que no debías.
Yapmamanız gereken bir şey yapıyordunuz!
¿ Pasa algo? Estuvo haciendo algo que no debería.
Bir afsun ya da şeytani bir şey yapılmıştı.
Era una especie de encantamiento o tormento.
Hayatında ilk defa düzgün bir şey yap.
Por una vez en tu vida, haz algo bien.
Kızın böyle bir şey yapıyor ama sen hiçbir şey hissetmiyor musun?
¿ No te remuerde que, tu hija este haciendo eso?
Yani kötü bir hafta geçiriyorum ve böyle bir şey yapıp işin içine sıçıyoum.
Sabes, estoy teniendo un mala semana, y hice esto y la cagué.
Şunu diyeyim ki medyayı kontrol etmekle harika bir şey yapıyorsunuz.
Y si me permite, están controlando de maravillas los medios de comunicación.
Yani harika bir şey yapıyoruz.
Digo, nosotros estamos haciéndolo de maravillas.
- Şükürler olsun. Bu arada Patrick, para kazanmanın yanlış bir yanı yok, özellikle de eğer sevdiğin ve seni tatmin eden bir şey yapıyorsan.
Y, por cierto, Patrick... no tiene nada de malo ganar dinero... en especial si es haciendo algo con amor.
Noel kokteyli tarzı bir şey yapıyorlarmış ve bizi de davet ediyorlar. - Gitmek ister misin?
Nos invitaron a su fiesta de Navidad. ¿ Quieres ir?
- Pekâlâ, doğru bir şey yapıyorum o zaman.
Muy bien, estoy haciendo algo correcto. ¿ Qué?
Ve beni çıldırtan bir şey yapıyor.
Y hace algo que me vuelve loco.
Bir kere olsun benim için bir şey yap!
¡ Haz algo por mí, una vez!
Bir şey yapın!
¡ Haga algo!
Sayın Başbakanım, bu ayaklanmayı bastırmak için herhangi bir şey yapılmayacak mı?
Sr. Primer Ministro... ¿ no hay nada que hacer para aplastar esta insurrección?
Birlikte bir şey yapıyoruz.
Vamos a hacer una cosa juntos,
Sana eşsiz bir şey yapıyorum. Kimsenin yapamadığı kadar kusursuz. Neden biliyor musun?
Estoy construyendo algo único, algo que nadie ha perfeccionado antes. ¿ Sabes por qué?
Neden öyle bir şey yapıyorsun?
- ¿ Por qué?
Juliette bir şey yapıyor, Ve ne yapacağımı bilm -
Juliette está haciendo algo, y yo no sé muy bien cómo...
Çok cesurca bir şey yapıyorsun.
Es una actitud muy valiente.
İşiyle ilgili önemli bir şey yapıyor.
Algo importante del trabajo.
- Neden böyle şeytanca bir şey yapıyor?
¿ Por qué demonios haría eso?
Bizler bir, uh, Şey yapıyoruz, uh... kaza raporlarının incelenmesi ve derlenmesi ve kırsal kesim ile yapılacak istatistiksel anket... Falan filan.
Estamos haciendo un, este recolectando y cotejando reportes de accidentes y relevamientos estadísticos en cosas... rurales.
- Lâkin İngiltere'de son 300 yıldır böyle bir şey yapılmamıştı. Bilemiyorum.
Bien.
Ne zaman bir şey istesem "Başvurunu yap" diyor.
Cada vez que quiero algo dice : "Haga una moción".
Eğer bir servet yapıyoruz bu yüzden ıs. Kızını yok çok şey dışarı?
¿ Es por eso que está haciendo una fortuna de la misma cosa que destruyó a su hija?
Kendi kanında boğulan adamlarla bir sürü şey yapıyorsun.
Te quedas mirando como las personas terminan nadando en su propia sangre.
Kızlar korkunç olabilir, dedikodu yapıp bir şey uydururlar.
Las niñas pueden ser horribles, chismeando y haciendo esas cosas.
Bayağı bir şey yapıyorum...
Hago como... ¿ qué?
Burada yapılacak daha iyi bir şey de yok.
Y no tengo nada mejor que hacer.
... ama güzel bir şey tabii. Yani bir kulüpte çalıyorsun ve sana ödeme yapıyorlar.
Pero lo bueno es que cantaste en un club... había gente que te pagó para que lo hicieras.
O zaman yapılacak en iyi şey, tam kalbinin üstüne ve ona bir ok saplamak olur!
¡ Y lo mejor que podría hacer es atravesar con una flecha el corazón de ambos!
Bu da şu soruyu getiriyor, ızdırap çekmemek için mi iyi şeyler yapıyoruz yoksa gerçekten iyilik diye bir şey var mı?
Esto nos plantea : ¿ hacemos cosas buenas para evitar el sufrimiento... o realmente existe la bondad?
Kanser onu alana dek ilaçlamaktan başka yapılacak bir şey yok.
No pueden hacer nada excepto sedarle hasta que lo mate.
Biraz araştırma yapıyordum ve tesadüfen süper bir şey buldum.
- Si, vamos. Estuve investigando un poco y me tope con algo grande. Hey viejo.
Bu bizim için çok önemli bir şey, tamam mı? Ne yapıyorsun?
Esto es algo importante para nosotros, ¿ de acuerdo?
Her şey gayet düzgün bir şekilde yapılıyor.
Todo es verdaderamente legal.
Belki yapılması gereken bir şey vardır gerçek şu ki mezarlığın içindeyiz.
Quizá tenga algo que ver con el hecho de que estamos tumbados en un cementerio.
Büyükelçi Grimes Moskova'da telefon görüşmeleri yapıyor ancak hiç kimse davayı sonuna kadar götüreceklerini planladıklarından başka bir şey söylemiyor.
El embajador Grimes está llamando a Moscú, pero nadie responde más que para decir que tienen intenciones de enjuiciarlo.
Film sonundaki şarkı için....... yapımcılar aradığından beri bir şey duymadım.
No he oído nada desde que los productores llamaron para que hicieras la canción final de los créditos.
Bunun için yapılacak bir şey var mı?
¿ Tiene que ver con eso?
Burada ne yapıyordun, bu arada? Oh, uh... Ben sadece... sadece sana bir şey söylemek istedim.
¿ Qué estabas haciendo ahí afuera, de todos modos? Solo... solo quería decirte algo.
bir şey yapmadım 49
bir şey yapma 27
bir şey yapmalısın 18
bir şey yapmayacağım 29
bir şey yapmalıyız 45
bir şey yapamam 30
bir şey yapın 26
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey yapma 27
bir şey yapmalısın 18
bir şey yapmayacağım 29
bir şey yapmalıyız 45
bir şey yapamam 30
bir şey yapın 26
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105