English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ C ] / Cr

Cr Çeviri İspanyolca

378 parallel translation
Irving Radovich, CR Photo Service.
Irving Radovich, CR Photo Service.
Charlie, beni o çocuklara götürür müsün?
Charlie, saca a esos cr ¡ os del agua.
Bir gün oltaya yem olarak balık attım ve 1 metre 40 santimlik yavru bir köpekbalığı çektim. Hemen sandalı kemirmeye başladı.
Cog ¡ un pargo y al enrollar el sedal... pesqué una cr ¡ a de pez zorro de un metro 40... que se empezó a comer el bote.
Çocuklar kartondan yüzgeç yapmış.
Son dos cr ¡ os con una aleta de cartón.
Tanrım! - O gerçekten...
- De verdad que es una cr...
Bizden... Bizden... Bizden biri olduğunu sanmıyorum.
No cr... no creo que se vaya.
İ-i-inan bana, dondurulmuş hindi g-g-gerçeği kadar güzel.
Cr-cr-creedme, el congelado está tan bueno como el fresco.
Sen ö-ö-ö öldürüyorsun i-i-i...
As-s-s asesino cr-c-c...
İhtiyacın olan tek şey "cr me de la cr me".
Sólo la crema y nata puede entrar ahí.
Kafası ezilmiş bir köpek hayal ettin.
Hubiera soñado con un perro con el cr ‡ neo destrozado.
Öyle mi? CR üzerindeki anan gibi!
Más como tu madre en una Harley!
Son dönem cinayet mahallerinde bulduk.
Ultimamente encontramos muchas en las escenas de cr � menes.
Bu vagon, CR-17. Coney adasından.
Este vagón es un CR-17 de Coney Island.
Evet, evet CR-17.
¡ Si! ¡ CR-17 de Coney Island!
C.R. oğlunu bir daha göremeden ölecek gibi görünüyor.
Parece que CR va a morir sin volver a verlo.
C.R. oğlunu görmeyi reddediyor.
CR se niega a ver a su hijo.
Eğer C.R. onunla görüşseydi, bu ona moral verebilirdi.
Ojalá CR lo recibiera e hiciera las paces con él.
- Kan beyinlerine sıçrıyor. - Bu sefer olmaz.
- Es sólo que están enfurecidos.
Üçtür yerinden sıçrıyorsun.
Es la tercera vez que te levantas.
Sancaklar rüzgarda dalgalanıyor, güneşte yanmış erkekler coşkuyla şarkı söylüyor, Atlar sıçrıyor, ayakkabılar vuruyor!
Estandartes que ondean alegres, hombres curtidos que cantan, caballos que brincan,
Görmeliydin, bir ceylan gibi sıçrıyor!
¡ Cómo una ciervo en fuga!
Gri fanila takımlı adam tenis topu gibi bir öne bir arkaya sıçrıyor.
El chico del traje de franela gris va de un lado a otro como una pelota de tenis.
"Önce neşeyle sıçrıyorsun"
Ahora atada con regocijo de la plebe.
Misinası sağlamdı ve büyük balıklar için yapılmıştı. Misinasını öyle gerginleştirmişti ki üzerinden su damlaları sıçrıyordu.
Su sedal era fuerte, hecho para peces pesados,... y lo sujetó hasta que estaba tan tirante que soltaba gotas de agua.
Sonra blok yapıp koşuyor ve ikinci depara dokunuyor, sıçrıyor... koşucuya topla dokunup depar dışı bırakıyor.
Entonces atrapa la potente bola, corre, llega a segunda base... y elimina al corredor golpeándole con la bola.
Banyoda su sıçrıyordu.
El agua salpicaba en el cuarto de baño.
Sıçrıyor.
Saltando.
Zıplıyorlardı, sıçrıyorlardı.
- ¡ Saltando! - ¡ Brincando!
Her yere kan sıçrıyor!
MIra la sangre.
CR plakalı.
- La chapa es CR.
Kan beynime sıçrıyordu resmen.
La sangre me hervía.
ve kan her tarafa sıçrıyor.
Había sangre por todas partes.
Sıçrıyor. Üstünde çıra olsa gerek.
- Saltan chispas.
Topu alıyorsun, sıçrıyorsun ve potaya bırakıyorsun.
Toma la pelota, salta y métela en la canasta.
Su kızın vücudundan aşağı iniyor, göğüslerine çarpıp geri sıçrıyordu.
El agua recorría su cuerpo y rebotaba contra sus pechos.
Vahşi bir at gibi sıçrıyor.
- Se mueve como un caballo.
- Neden yukarı aşağı sıçrıyorsun?
¿ Por qué pegas esos brincos?
Su şapkanın üzerine yağıyor..... ve benim gömleğimin üzerine sıçrıyor.
El agua cae sobre su sombrero..... y salpica sobre mi camisa. - Tiene 5 segundo para dejarme entrar.
Her yana sıçrıyorlardı.
Saltaban por todas partes.
Bud, lütfen, sivilcen üzerime sıçrıyor.
Bud, por favor, tus espinillas me están salpicando.
Üstümüze ter sıçrıyordu!
El sudor nos golpeó.
Malibu'ya gittiğim zaman, inanılmaz olacağım. - Bilirsin ya, dalgalar sıçrıyor...
Cuando vaya a Malibú, las olas van a chocar contra mi pecho.
Kanı çok sıçrıyor!
¡ Tengo una bomba!
Bak hoplayıp sıçrıyorlar.
Míralas brincar y jugar.
Artık öfke beynime sıçrıyor.
Vive el cielo. Mi sangre empieza ya a regir mi juicio.
- Ödüller sıçrıyormuş.
- ¡ Cómo rebotan esos premios!
Bir gün Noel'de hindi yersiniz, sonraki gün biliyorsunuz Lord'lar sıçrıyor ve kazlar yumurtluyor.
Un día estás comiendo pavo y cuando te das cuenta el niño Jesús duerme en el establo.
Solucan deliği Alfa Sistemi'nde sabit durumda,... fakat Delta Sistemi'nde oradan oraya sıçrıyor.
Es estable en el cuadrante Alfa, pero inestable en el Delta.
Her yere yemek sıçrıyor
Hay comida por todos lados.
Gezegen katillerini koruyacak kadar ateş gücüyle geliyorlar her şeyi yok edip başka yere sıçrıyorlar.
Van a proteger a los asesinos planetarios vuelan todo y se van.
Coop sıçrıyor!
¡ Coop salta!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]