Da Çeviri İspanyolca
1,178,575 parallel translation
Daha da küçültmek için haftalarca sürecek hesaplamalar gerekecektir.
Hacerlo más pequeño implicará semanas de nuevos cálculos.
Ama film şimdi daha da iyi oldu.
Pero la película acaba de ponerse bien.
Bu yüzden onu görebileceğim zamanlar sadece arabasını park ederken çamaşırlarını yıkarken ya da yemek odamda davul çalarken olacak.
Las únicas veces que le veré será cuando aparque el coche, haga su colada o toque la batería en mi comedor.
Princeton'da misafir araştırmacı olmam istendi. - Bu harika.
Me han pedido que sea investigadora invitada en Princeton.
Kendi başına da idare ediyordun.
te ha ido bien estando solo.
Princeton'da bir yaz araştırma bursu teklif edildi.
Me ofrecieron una beca de investigación para este verano en Princeton.
Ayrıca yüksek lifli kahvaltın sayesinde eminim ki, bunlar da beni terk edecektir.
Aunque, gracias a tu desayuno rico en fibra, estoy seguro de que perderé eso también.
İçerisine üzüm, muz dilimi ya da başka bir şey koymaz mı?
¿ No le pone pasas ni rodajas de plátano ni nada?
Roller tam tersine olsaydı, New Jersey'e giden ilk trende olurdu ya da ilk trende gençler varsa ikinci trende olurdu.
Mira, si se invirtieran los papeles, se subiría al primer tren hacia Nueva Jersey, o al segundo, si hubiera adolescentes en el primero.
Kız arkadaşına harika bir fırsat verildi. Ki senin de ne kadar sevimli ve destekleyici bir erkek arkadaş olduğunu ona göstermek için bir fırsat verdi.
Tu novia ha tenido una magnífica oportunidad, la cual te da a ti la oportunidad para demostrarle tu amor y apoyo.
Onu da zamanı gelince hallederiz.
Todo a su debido tiempo.
Bir Amerika Sakası görme ya da öldürülme ihtimalim çok düşük, bunu söyleyebilirim.
Bueno, es mucho menos probable que yo vea un jilguero yanqui o que sea asesinado, te lo tengo que decir.
Bir kitap da getir.
Tráete un libro.
Onunla çıkmaya başladığımda da bunu söylemiştin.
Eso es lo que me dijiste cuando empecé a salir con él.
Yani o bekar, birisi ona çıkma teklifi eder ve o da "evet" derse Sheldon'la ilgilenmediğini anlamış oluruz.
Bueno, está soltera, si alguien le pide una cita y dice que sí, sabremos que no le gusta Sheldon.
Eğer yapılması gerekiyorsa, Polka da yaparım.
Bailaría la polka si fuera necesario.
Daha da iyisi, büzüşmüş bir limon ve birkaç pil.
Mucho mejor, un limón arrugado y unas pilas.
Neden filmlerdeki gibi değiliz ben siyah bir takım giyer ve bir duvak takardım ve bir mendille ağlar gibi yaparken, avukat bana bir çek uzatırdı ve... aman Tanrım ne bulduğuma inanamayacaksın.
¿ Por qué no puede ser como en las películas, en las que se ponen un vestido negro y un velo y fingen que lloran con un pañuelo mientras una abogado te da un cheque, y...? Dios mío, no te vas a creer lo que acabo de encontrar.
O da üzücü. Ama çok duydum.
También es triste pero ya la he escuchado muchas veces.
Olacak da çünkü onu seven ve ona bakan bir annesi var!
Y lo tendrá, porque tuvo una madre que la quiso y cuidó de ella.
Ya da daha açıldı mı?
¿ Más abierto?
Kendi başardıklarını da hafife alma.
Oye, no te olvides de lo que has logrado.
- Neden toplantıda değilsin?
- ¿ Por qué no estás en la reunión?
Toplantıda değilim çünkü sen toplantıda değilsin.
Yo no estoy en la reunión porque tú no estás en la reunión.
Toplantıda dua et mi?
¿ Reza en una reunión?
Ve Güney Carolina'da güzel bir hafta sonu geçirdim.
Y pasé un buen fin de semana en Carolina del Sur.
Evet. Tam havamdaydım, televizyonda da bir şey yok.
Sí, tenía ganas, no hay nada en la tele.
Bu da mektuba girecek!
¡ Eso lo pondré en la carta!
Bu telefonun ya da vibratörün sahibi lütfen onu kapatabilir mi?
¿ Podría la dueña del teléfono o consolador apagarlo, por favor?
- Marjorie'nin fikrini bana da söyle.
- Hazme saber lo que diga Marjorie.
Kocasını da getirdi mi?
¿ Se trajo a su marido?
Evet, bunu da söylemişti.
Sí, eso fue lo que él dijo.
Sana da satmaya çalıştı mı?
¿ Ha intentado convertirte?
Ta-da.
Tachán.
Bu akşam toplantıda görüşürüz.
Te veré en la reunión esta noche.
Bu da iyi.
Igual de bueno.
Ya da sadece komşularınkine gidersin.
O simplemente puedes ir a plantar un pino en casa del vecino.
Ya da saçlarla dolu bir buzdolabı poşeti mi?
¿ O un bolso de cremallera lleno de extensiones para el pelo?
O da benimkinde büyük bir fark yarattı.
Ella ha hecho un gran cambio en la mía.
O da cenazede olacak.
Bueno, ella también estará en el funeral.
Burası tüylerimi ürpertiyor.
Este lugar me da escalofríos.
Nasıl oldu da kendi çocuğun olmadı?
¿ Cómo es que no tienes niños?
Hiç Live Nudes'da dans ettin mi?
¿ Alguna vez has bailado en el "Desnudas en vivo"?
Düşünüyordum da, Ugg'larımı ve ve kasetçalarımı alsam ve sizinle bir süre kalsam?
Así que he pensado, ¿ qué tal si cojo mis botas y mi cassette y me quedo en tu casa unos días?
Hala arınmadasın, bu da her bir fikrin yanlış ve kötü olduğu anlamına geliyor.
Todavía te estás desintoxicando, lo que significa cada idea que tienes es equivocada y está mal.
Ve konuşmaya devam edersen, "aptal" ı da eklerim.
Y si sigues hablando, también te llamaré "estúpida".
Kızım da aynı şeyi söyledi ama bir şekilde tamamen yabancı birine güvenmek daha kolay.
Mi hija me dijo lo mismo, pero de alguna forma es más fácil confiar en un completo desconocido.
Bu da bir gelişme.
Es un progreso.
O da ne?
¿ Qué fue eso?
Her neyse, ayık olduğum için mutluyum ve çok sevdiğim arkadaşlarımla birlikte olmaktan da çok muyluyum.
De verdad, estoy muy agradecida por estar sobria, y más aun por tener mis amigas que quiero tanto.
Ya da...
Yo... o...