Derdi ki Çeviri İspanyolca
914 parallel translation
Babam, huzur içinde yatsın eskiden derdi ki, mahalle bir organizma gibidir. Canlı bir şey, sürekli değişir, sürekli bir şeylere ihtiyacı olur.
Mi padre, que descanse su alma, solía decir que un barrio es como un organismo, un ser viviente, siempre cambiante, siempre necesitando algo.
Derdi ki, yazılarını okuyanlar gerçeği istemiyormuş. Bu yüzden onlara öyle şeyler yazarmış.
Decía que escribía basándose en el principio de que sus lectores no querían la verdad y que eso sería lo que les daría.
Sonra da, derdi ki "İyi geceler, Danny" ve yatağına girerdi.
"Buenas noches, Danny" y se metía en su cama.
Kim derdi ki...
¿ Quién hubiera pensado...? ¿ Quién hubiera pensado...?
Kim derdi ki tekrar beraber çalacağız?
Quién habría dicho hace unos días que tocaríamos juntos.
Harry olsa derdi ki...
El viejo diría...
Biliyor musun, ben küçükken böyle şiddetli yağmur yağdığında annem derdi ki, "Tanrı birilerine kızmış olmalı."
¿ Sabe? Cuando era un niño pequeño y llovía de este modo mi madre me decía : "Dios está enfadado con alguien".
Babam derdi ki, yeryüzünde adam gibi adam, Başka canlar için savaşan öylesine yiğittirler, Çarpışırlar korkmadan.
Papa dijo que los unicos hombres en la tierra que merecen su tiempo son los que luchan por otros hombres.
Babam derdi ki karanlıklarla mücadele ettik.
Papa dijo que hemos luchado a traves de la oscuridad.
Annem derdi ki ne olursa olsun görevimden asla kaçmamalı ve eve dönmemeliyim.
Mi madre dijo que nunca debía eludir mi deber y volver a casa, cueste lo que cueste.
Ama Bayan McCanles, bana derdi ki...
Pero la Sra. McCanles, una vez me dijo...
- Annem hep derdi ki...
- Mi madre solía decir.
Annem hep derdi ki ; "Eğer kalpten dost olursan, emin ol..."
Como decía mi madre : "Si tienes amistad en tu corazón, no..."
Ama din hocam hep derdi ki...
Pero en la catequesis me decían :
Bayan Imai bana derdi ki neden diğer erkekler gibi davranmadığınızı hiç anlayamamış.
Imai se fue sin comprenderlo. Se pregunta por qué no era Vd. como el resto de los hombres.
Derdi ki ; parayı verirsen onu alabilirsin ama sonra seni öldürürüm.
Diría "Dame los 300 millones ahora y mi mujer es tuya"...
- İnsan derdi ki...
¡ Quien se lo podía haber imaginado!
Derdi ki : "Çok çekiciyim". Ben de derdim ki : "Ee, ne olmuş?"
Me dice, "Soy una mujer con clase".
Babam derdi ki içki bir adamı mahvedebilir.
Mi padre siempre decía que la botella era la perdición.
Ace derdi ki : "Gerekmedikçe risk alma, kimseye güvenme ve karşılğını almadan kimseye iyilik yapma."
Ace decía : "No corras riesgos innecesarios". " No confíes en nadie.
Derdi ki ; "seni arıyorum, böylece nerede olduğumu öğrenmiş oluyorsun"
Me decía : "Te llamo para decirte dónde estoy".
Bana derdi ki : "Ben çok zekiyim, Trivago, ama çok da aptalım."
Me dijo " Soy muy inteligente, Trivago...
Eğer yaşıyor olsaydı, kocam bu konu hakkında ne derdi ki!
¿ Qué hubiera dicho mi marido de todo esto de haberlo visto?
Bir de derdi ki :
Y luego dijo :
Babam derdi ki : "İçki içmeyen kişiden sakının!"
Mi padre dijo : "Cuidado con el hombre que no bebe!"
Annem derdi ki : "Bu kıçını kaybettikten sonraki ilk osuruğuydu."
Es la primera vez que la mosca se tira un pedo sin perder el culo, como decía mi madre.
Mucizelerden anlamam. Ama annem bilge bir kadındı ve derdi ki, hayatta ne olursa olsun, her zaman iki seçenek vardır.
No sé mucho de milagros, pero mi madre, que era una mujer sabia, solía decir que pase lo que pase en la vida, siempre hay dos posibilidades.
Ve bana derdi ki :
Y solía decirme :
Sebastian hep derdi ki, "Anne, aşağı indiğinde makineden çıkan bir tanrıça gibisin."
Mi hijo decía : "Madre, cuando bajas eres como una perla en una ostra".
Sebastian hep derdi ki, "Hayat her şeyi çalar."
Sebastian siempre decía : "La vida lo roba todo".
Bana derdi ki, " Violet, anne, sen benden uzun yaşayacaksın.
Me decía : " Violet, madre, vivirás más que yo.
Oğlum hep derdi ki, "Anne, eğer..."
Mi hijo siempre decía : "Madre, si tu..."
Sebastian derdi ki :
Sebastian decía :
Annem derdi ki :
Mamá bromeaba diciéndome :
Derdi ki ; " Şurayı imzalayın, çocuklar...
- Hmm. - Oh, él diría : " Firma en la raya discontinua, querida.
Şey, babam her zaman derdi ki insanlar...
Mi padre solía decir, que las personas...
Filozof babam derdi ki :
Mi padre el filósofo solía decir :
Annem hep derdi ki ilk seferi hayatın boyunca unutamazmışsın.
Mi madre siempre decía : te acordarás de tu primera vez toda tu vida.
Ninem derdi ki mekanikse, vur kafasına.
Mi abuela decía da un buen golpe a todo artefacto.
Derdi ki : "Şu söğüt ağacına tırman."
Decía : "Trepa a ese sauce."
Derdi ki :
Decía :
Ben barışçı bir adamım. Ama babam derdi ki ;
Soy un hombre pacífico... pero mi padre decía :
O derdi ki bugüne kadar nasıl hayatta kalabildim?
Solía decir : "¿ Cómo me dieron vida?"
Kim derdi ki Margaret bunu böylesine güç karşılayacak?
¿ Quién hubiera pensado que le afectara tanto a Margaret?
İşte "iyi beslenme" diye buna derim. Annem hep sekizimize de derdi ki...
Ésta es una buena dieta.
Daima onlarla ilgilenmek zorundasınız, yoksa başka ne derdi olsun ki...
Hay que ocuparse de ellos o mejor no tener hijos.
Sonra da derdi ki, orada mevsim yaz...
Entonces me decía :
Annem derdi ki : "Beklenti ne kadar büyükse, hayal kırıklığı da o kadar büyük olur."
Mi madre decía que el mejor sistema para tener desengaños, es hacerse ilusiones.
Siz büyük şehirlilerin derdi nedir ki?
¿ Qué pasa con Uds., gente de la gran ciudad?
Derdi ne ki bunun?
¿ Qué le pasa?
Bittabi ki, İspanyolların asıl derdi bu hepiniz de kendinizi Don Juan'a benzetiyorsunuz.
¿ Sabes qué? El problema que tenéis los españoles es que todos os creéis imitaciones de Don Juan.