Diyordum ki Çeviri İspanyolca
604 parallel translation
"Yanlış tarafta mıyım acaba" diyordum ki meğer altın taraftaymışım.
Comenzaba a preguntarme si había elegido el lado equivocado... pero resulta que elegí el lado dorado.
- Diyordum ki...
Olvídelo.
Diyordum ki önce ikimizle bir akşam yemeğine, daha sonra da,
Os voy a llevar a cenar.
Diyordum ki, bu gece o kadar büyük bir puro içmemelisin.
Decía que esta noche no deberías fumar un puro tan grande.
Diyordum ki, hiç de düşündüğün gibi biri değilim.
Decía que no soy ninguna de las cosas que crees que soy.
Sonra yan taraftan diyordum ki, " Yakında...
Y luego en voz baja diría : "Pronto"
Dan, elbiseler bende kalsın isterdim... ama sana maaşımdan ödeyemem çünkü... yapmak istediğim bir şey var da. Diyordum ki...
Dan, me gustaría quedármela pero no puedo pagarte con mi sueldo aún porque hay algo que quiero hacer.
Diyordum ki, bu acele niye?
Digo que no logro entender esta prisa que tienes.
Diyordum ki, artık tamam. Arkama yaslanıp, hayal kurmaya başlayabilirim.
Antes de eso, creí que mi labor había terminado, que podía soñar.
- Diyordum ki...
- Estaba diciendo...
- Yüzbaşına diyordum ki...
- Le estaba diciendo al Capitán- -
- Diyordum ki, Timmy tıpkı senin gibi dik kafalı, kıskanç ama çok sevimli.
- ¿ Qué decías? - Decía... que Timmy es como tú... obstinado, celoso, pero adorable.
- Diyordum ki, topçu sıkı biri çıktı, 10nucu raundun ortasında sağ kroşemi yedi...
- ¿ Qué crees? Fue ruda la pelea. A mitad del round 10 le di un gancho derecho... entonces el turno se acabó.
Ben de Edward'a diyordum ki...
Le estaba diciendo a Edward...
Diyordum ki...
Les decía que...
Diyordum ki ona, Peder, Gelecek sefer buralardan geçerken durup size uğrayacağım.
Padre, estaba a punto de decirle... que la próxima vez que circule cerca de la iglesia entraré a verle.
Diyordum ki 4 Temmuzda Key West'te... üç yıl önce saat sekizde...
Estaba diciendo, Cayo Oeste, un cuatro de julio, hace tres años, a Ias 8 : 00. Lo recuerdo.
Diyordum ki, buraya beni hiçbir şey geri getiremezdi, Annem dışında.
Estaba por decir que nada en la Tierra... me traería de vuelta acá excepto mi madre.
Diyordum ki o külleri saklamanı istiyorum, anlıyor musun?
Te decía que me gustaría tener esas cenizas, ¿ comprendes?
- Karınıza diyordum ki...
- Hablaba con su esposa...
"Karanlık yeryüzünden yükselen ilahiler gökyüzüne yükselmekte." diyordum ki horlamaya başladı.
"Desde este mundo suben himnos al cielo" y ha empezado a roncar.
Diyordum ki bazen bir kadının aklından...
Decía que la mente de una mujer...
Diyordum ki, ne yapıyorsun?
Y como iba diciendo, ¿ qué está haciendo?
Hayır, hayır, hayır. Sadece diyordum ki...
No, pensaba hacerte más análisis.
Ama diyordum ki...
Como iba diciendo...
45inci yaş günüm için yaptılar ve Rangun - dan buraya kadar yolun her santiminde diyordum ki, "McNabb başka ne kaybedersen kaybet kızların sana verdiği masa örtüsünü kaybetme."
Me lo regalaron cuando cumplí 45 años y cuando venía de Rangún, en cada segundo del viaje, me decía a mí misma : "McNab, puedes perder cualquier cosa, pero no el mantel que te hicieron las chicas".
" Birkaç yıl sonra, tam Edie'ye diyordum ki :
El otro dia le decia a Edie :
Kendi kendime diyordum ki...
Pensaba :
Eh ben de diyordum ki...
Bueno, como estaba diciendo...
Diyordum ki saat yedi uygun bir zaman...
Decía que las siete sería una hora razonable...
Sadece diyordum ki, müttefiklere yardım edebilecek tek şey Amerikalıların buraya gelmesi, hem de çabuk.
Pues, decía que la única cosa que puede ayudar a los aliados es que vengan los americanos y rápido.
Bu adada uzun yıllar yalnız kalacağız diyordum ki hemen 2000 Japon askeri geldi.
Como cuando dije que estaríamos solos en esta isla muchos años. Y de repente, aparecen 2000 japoneses.
Shep, diyordum ki...
Shep, pensé que podríamos...
- Diyordum ki...
- Supongo que...
Ben de tam diyordum ki, sen önce yavaş başlarsın, ama sonra seni tutabilene aşkolsun.
Decía que pareces lento al principio, pero que en realidad eres el más rápido.
- Diyordum ki...
- Digo...
Diyordum ki, sen burda olmasaydın- -
Decía que si no llega a venir...
- Diyordum ki, acaba sen...
- Oh Mark, me pregunto si...
Diyordum ki, burada ev ev sıralanırız.
Nos dividimos en residencias.
Ben de tam diyordum ki, günde 10 saat eşek gibi çalışıyorum ve okumaya başlıyorum.
Decía que yo trabajo más de 10 horas, pero leo.
Size diyordum ki..
- He dicho que...
Diyordum ki...
Como decía- -
Diyordum ki ona yapmanız gereken bir şey yok
- Haga lo que deba. - No tienen...
O kadar yalnızdım ki, keşke ölsem diyordum.
Estaba muy sola, quería morirme.
Ben de Semadar'a diyordum ki...
- Le decía a Semadar...
- Ah, ben de tam diyordum ki...
Por su forma de hablar, estaba empezando a pensar...
Diyordum ki kendime, amatör bir şair uğruna yine bir kodamanı kızdıracaksın. - Herif bunları- - - Burnundan getirecek!
Avancé pensando que por culpa de un poeta aficionado podía perder... la nariz podría enfrentarme con algun opulento personaje....... que a la fuerza me hiciera pagar... con las narices....!
Daha dün kendi kendime : "Neden Bay Cavalli gelmedi ki?" diyordum.
Justo ayer me decía : "¿ Por qué no viene el Sr. Cavalli?"
Diyordum ki...
Estaba pensando...
Diyordum ki, biz kesin bir politika kararlaştırdık zaten, her halükarda seninle de konuşmak istedik.
Como te decía, no hemos tenido tiempo de acordar una precisa línea de acción.
Aklıma gelmişken Bay Humbert, Beardsley'de müzikten anlayan... o kadar az insan var ki, acaba diyordum... ara sıra uğrar mıydınız? Size bir şeyler çalardım.
Por cierto, Sr. Humbert, hay tan poca gente en Beardsley... que aprecie la música, que he pensado que algún día... podría pasar por mi casa y escuchar alguna pieza.