English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ D ] / Dışarı bak

Dışarı bak Çeviri İspanyolca

1,719 parallel translation
Arabanın camından dışarı bakıp nereye gideceğiz diye merak ettiğimi hatırlıyorum.
Y recuerdo, recuerdo que iba mirando por la ventanilla del coche pensando, preguntándome qué íbamos a hacer.
Evet, git camdan dışarı bak.
Eso no importa, mira el cielo.
Yine de, annem bir şekilde okuyor gibi görünüyordu. Sanki kafamın içinden dışarı bakıyormuş gibi.
pero mamá parecía capaz de leerlos, como si estuviera dentro de mi cabeza,
- Pencereden dışarı bak.
- Mira por la ventanilla
Pencereden dışarı bak ve bana ne gördüğünü söyle.
Mira por la ventana. Dime lo que ves.
Benim gibi sürekli pencereden dışarı bakıyorsun. Tek farkımız sen dünyaya bakıyorsun.
Y siempre miras por la ventana, como yo, pero es como si miraras al mundo.
Gidip, dışarı bakın.
Tú ve a buscar fuera.
Al kağıdı kalemi eline camdan dışarı bak ve numarayı yaz.
Lápiz y papel. Mire por la ventana y escríbalo.
Ve pencereden dışarı bakıp beni görüyorsun.
Miras por la ventana y me ves.
Gitmeden önce camdan bir dışarı bakın.
Mire por la ventana antes de irse.
Pencereden dışarı bak, yan binanın çatısı.
Tú me obligaste. Mira por la ventana, la terraza de enfrente.
Pencereden dışarı bak, yan binanın çatısı.
Mira por la ventana en el techo de al lado.
Bak, ailemin benim için endişelenmesini istemiyorum. Ayrıca onlar dışarıdayken burada olmamalısın!
Mira, no quiero que mis padres se preocupen por mí, y no deberías estar aquí con ellos ahí fuera.
Bak, gerçekten dışarıdan bir bakış açısına ihtiyacım var.
Mira, realmente necesito una segunda opinión.
Senin bu rolün hakkında anlatacaklarını dışarıda sıraya dizilen çocuklara bakıp "içeri girmek için yeterince iyi giyinmemişsiniz" deyişini dinleyeceklerdir.
Y deberían escuchar sobre tu... factor llamativo... donde los chicos hacen fila afuera... para que les puedas decir... que no son lo suficientemente bellos como para entrar.
Hayır. Bak dışarıdayız, yeni insanlarla tanışıyoruz.
Y mira, estamos fuera, estamos conociendo gente.
Bak, dışarıda ben de diğer ajanlar gibiyim, tamam?
Mira, estando en la calle soy como cualquier otro agente. ¿ De acuerdo?
Ama dışarıdan bakınca her gün gözümün önünde.
Pero por fuera está todo allí delante de mí todos los días.
Bak, dışarı çıkmam gerek.
Mira, necesito estar ahí fuera.
- Bak. Bu dansı yapmak zorunda olduğunu biliyorum. Ama gerçek katil dışarıda.
Miren, sé que tienen que hacer esto pero hay un asesino de verdad allí afuera.
Ve bu gerçekleştiğinde okyanuslar da hareketlenir. Bulunduğu açıya göre her iki kısımda okyanusun bulunduğu alanlarda çekim artar ve dışarıdan bakıldığında Dünya üzerindeki okyanus yüzeyinin diğer zaman birimine göre daha azaldığı görülür.
Tira preferentemente en la parte frontal de la Tierra, empuja, tira del océano hacia ella, luego tira de la Tierra un poco menos, y en la parte trasera el océano no es tan tirado hacia la Luna.
Dışarıdan bakınca, Gormogon olmak için çok iyi bir adaysın.
Desde fuera, eres el perfecto candidato para ser el Gormogon.
Bakın, efendim, Biliyorum frank dışarıdaydı.
Mire, señor, yo conocía a Frank en el exterior.
Yürüyüş için dışarıda olduğumuzda ve köpek Kennadaysa kayış sonuna kadar açık olur 8-10 metrelik kayış ve denemek hiç vazgeçmiyor. Ne zaman yürüsek kayışın düğmesine basıyor. Köpeğe bakıyor, Kayışa bakıyor -
Ya estamos a mitad del camino y tiene a la perra completamente extendida porque sigue presionando el boton y arrastrandola y luego soltandola de nuevo...
Tamam işte, dışarı çıktık sinemaya gittik, güzel insanlarla tanıştık birbirimiz hakkında korkunç şeyler söyledik toptan bakınca büyülü bir gece oldu resmen.
Y si dejo de hablar de ello, sólo seré... ¿ Sólo qué? Sólo el viejo Howard Wolowitz otra vez.
Pete de bana sanki şey der gibi bakıyordu... Sondra da dışarı çıktığım bu adamı dikkatlice süzüyordu.
Y Pete estaba... mirándome, tú sabes... y Sondra estaba echando una ojeada a este hombre con quien yo me iba.
Sanki olan biten her şey başkalarının işiymiş gibi. Dışarıda benmişim gibi davranan birine insanlar bakıyor gazeteler onun hakkında yazılar yazıyor polisler de tutukluyor.
La gente que mira los periódicos que escriben los policías que arrestan otro tipo que camina y habla y finge ser yo.
- Bak, eğer dışarı çıkarsan hepimiz, ölürüz.
- Bueno, moriremos si sales ahí.
Dışarıdan bakıldığında değil ama iç dünyasındaki manzara görülmeye değer!
No en el exterior, pero sospecho que su panorama interno es muy pictoresco.
... ve kendine iyi bak, Ve... ve... ve... ve... Ve dışarıda olacaksın.
- y se ocupará de ti, y... y... y... y te elimina.
Dışarıdan bakıldığında ve geçmişte yaptığımız şeyleri, kavgalarımızı okuyunca "Bu adamlar birbirinden nefret ederdi" dersiniz.
Aunque afuera, cuando lees cosas que hicimos en el pasado y todas las peleas que tuvimos, piensas : " Estos tipos se odiaban.
- Sen git de dışarıdaki şu kuyuya bak!
- ¡ Mire el pozo de afuera!
O yüzden mi sürekli camdan dışarıya bakıyorsun?
¿ Por eso siempre está mirando por la ventana?
Bak ne diyeceğim, bu gece dışarı çıkalım ve istediğin kadar sarhoş ol.
Mira, ¿ qué tal si te invito a salir y te ayudo a emborracharte?
Ah, bütün kanı dışarı akmış. Tanrım, bak!
Oh Dios, mira la sangre!
Dışarıya bak.
Mira fuera.
Bak, yarın dışarı çıkacağım.
Escucha, me iré mañana.
Görünüşe bakılırsa, yaratıklar bir çeşit parazit köklerini konak bedene sokuyor ve hayatını emerek sahibini dışarı atıyor.
Parece que estas criaturas son una especie de parásito, que vive de su huésped y termina matándolo.
Bak, Steve dışarıda bir grup zombiden başka hiç kimse yok.
Escucha, Steve, no hay nada más allá afuera que zombis.
Bak, dışarı çıkıp keyfine bakmak istediğini anlıyorum.
Yo entiendo que tengas que hacer lo tuyo.
Bak zaten o hep dışarıda.
Mira, siempre sale a comer.
Bak, kimseye borçlu falan değilsin ama şu an dışarıda kar fırtınası var.
no le debes nada a nadie, pero ya viene una tormenta.
Olur. Pencereden dışarı bak.
Esta bien, mira por tu ventana.
Bakıcı iki dakika için dışarı çıkmış.
Han dejado una nota.
Bak ne diyeceğim, yine de dışarı çık.
Haremos así, irás allá igual.
Daha sonra, bir bakım evine gönderildim fakat her zaman dışarı çıkarken korkuyordum.
En ese entonces yo ya estaba en una casa adoptiva... pero temía salir.
Bak ahbap, sence sakıncası yoksa, kalan zamanı taahhüt konusunda kullanmak istiyoruz neden bunu dışarıda görüp, kendi sokaklarımızda görmediğimize.
Mira, si te parece bien quisiéramos usar este tiempo para hablar del compromiso. En cómo se aplica en el extranjero pero no en nuestras calles.
İnsanlar sonunda dışarıda bence yapabiliyorsanız bunun tadını çıkarın dışarı çıkıp keyfinize bakın çünkü haftaya Çarşamba gibi biraz yağış bekleniyor.
Así que si pueden tomen ventaja de eso, en el fin de semana, y salgan y disfruten, porque la próxima semana, parece que llegará un frente de lluvias alrededor del Miércoles.
Dışarı çıktığımızda herkes bize bakıp "Bu herifle ne yapıyor?" diyor.
Cada vez que salimos, todos piensan : "¿ Qué hace esa mujer con ese tipo?"
Görünüşe göre kızı her akşam dışarı çıkıyor ve Berta çoçuğa bakıyor.
Parece que su hija se la pasa de fiesta y Berta cuida al bebé.
Telefona bak, sesi dışarıya ver.
Contesta. Pon el altavoz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]