Farkında değildim Çeviri İspanyolca
747 parallel translation
O zamanlar farkında değildim.
Antes no lo sabía.
Söylediklerimin farkında değildim.
No sabía lo que decía.
O kadar altüst olmuştum ki, ne yaptığımın bile farkında değildim.
Estaba tan conmocionada que apenas sabía lo que me hacía.
Dinleyin, millet gelmeden önce içkiyi fazla kaçırmışım ve ne söylediğimin farkında değildim.
Escuchen, hombres... Tome algo antes de venir aquí y no sabía Io que decía.
Ne yaptığımın farkında değildim, Dan.
No sabía Io que hacía, Dan.
Ne yaptığımın hiç farkında değildim.
No sabía Io que hacía.
Bartley, ne yaptığımın farkında değildim.
Bartley, no sabía Io que hacía.
Sizi rahatsız ettiğimin farkında değildim.
No me di cuenta de que la molestaba.
Dışladığımın farkında değildim.
No me daba cuenta de que lo hacía.
Amacımın farkında değildim!
¡ No me daba cuenta de mis actos!
Çalarken ne olduğunun farkında değildim.
No me he dado cuenta de que silbaba.
Tehlikenin hiç farkında değildim.
No tenía sentido del peligro.
Bunun farkında değildim...
Pues, no sabía que...
- Bunun farkında değildim. - Ben farkındaydım.
- No me he dado cuenta.
Belki o zaman bile ona aşıktım ama farkında değildim.
Ya estaba enamorado de ella pero no me daba cuenta.
Hmmm... Niye homurdanıyorsun? Bunun farkında değildim.
El afecto se está construyendo entre vosotros.
- Canı dışında. - Ne yaptığımı bilmiyordum. Ondan ne kadar nefret ettiğim dışında hiçbir şeyin farkında değildim.
- No sabía lo que hacía sólo que lo detestaba.
O zamana dek bunun farkında değildim.
Y luego. Algo me sumergió, como en una niebla.
Farkında değildim.
No me di cuenta.
Öyleyse bile, o sırada bunun farkında değildim. Çünkü daha öncelikli kaygılar taşımaktaydım.
Yo no era consciente de ello en aquel tiempo... puesto que tenía otras cosas de las que preocuparme.
Evet. - Bunun farkında değildim.
Sí, pero nadie lo hizo.
Seninle ve çocuklarla olan da buydu, çünkü yüreğim yanıyordu. Belki de sizi ne kadar sevdiğimin farkında değildim.
Lo hice contigo y los niños, porque me dolía, o quizás no entendía lo mucho que me importabais.
Farkında değildim.
- Siéntate.
Böylesine kandırıldığımın farkında değildim.
Yo no sabía que era la causante de un pecado tan grande. No.
farkında değildim.
No lo había notado.
Çalıştığımın farkında değildim.
Yo... yo no sabía que estaba trabajando.
Bitirecek kadar kalpsiz olmadığımın farkında değildim.
No sabía que me faltara crueldad para terminarlo.
Öyle yaptığımın farkında değildim.
No me di cuenta.
Dün geceye kadar farkında değildim ama ben de âşık oldum.
Yo no Io sabía hasta anoche, pero estoy enamorado.
Farkında değildim. Değildim...
- ¿ Qué importancia tiene eso?
Ben adanın köpeklere yem olacağının bile farkında değildim.
No sabía ni siquiera que la isla se venía abajo.
Bunun hiç farkında değildim doğrusu.
Bueno, no sabía nada de eso.
Ne yaptığımın farkında değildim.
Pero no sabía lo que estaba haciendo.
Bu geceye dek okumayı bu kadar çok özlediğimin farkında değildim.
Ahora veo lo mucho que echaba de menos leer.
Bu kadar çok çöp getirdiğimizin farkında değildim.
No sabía que habíamos traído tanta basura.
Sana baktığımın farkında değildim.
No me he percatado de que estuviera mirándote.
Ne yaptığımın farkında değildim.
No sabía lo que hacía.
Sizi gücendirdiğimin farkında değildim.
No sabia que la ofendimos.
Sevgilim ne dediğimin tama olarak farkında değildim.
- No sabía lo que estaba preguntando.
Yemin ederim ki bunun farkında değildim!
¡ Te juro que no lo sabía!
Böyle bir şeyin farkında değildim!
¡ No lo hice a propósito!
Aramızın bu denli kötü olduğunun farkında değildim.
Bueno, supongo que no me di cuenta de lo mal que estaban las cosas entre nosotros.
Öldüğümün bile farkında değildim.
Yo ni siquiera me enteraba de que me iba al otro barrio.
Ben ne dediğimin farkında değildim.
No me he dado cuenta de lo que decía.
Umarım takmam hata değildi. Farkında değildim.
Espero no haber hecho nada malo por llevarlas.
O an pek farkında değildim ama dün akşam dışarı çıkmayı çok fena istemiş olmalı.
Ella debía haber querido salir realmente anoche.
Ne yaptığımın farkında bile değildim.
No pude controlar lo que hacía.
O zamanlar ben de farkında değildim.
¡ Y un cuerno!
Onu tanıyıncaya kadar ne denli yalnız olduğumun farkında bile değildim.
Me sentía muy solo hasta que él apareció.
Farkında bile değildim.
No estaba pensando.
Gücümü yitirmeğe başladığımda, yardım için bağardım... ama çok güçsüz olduğumun farkında bile değildim... 2 metre öteden bile duyulmazdım.
Cuando ya no podía más, grité pidiendo ayuda... pero no me di cuenta que estaba tan débil... que no me podían oír ni a 2 metros.