Farkı ne Çeviri İspanyolca
12,806 parallel translation
Ne fark eder?
¿ Para qué?
Ne farkı olduğunu bilemezdim.
No sabía la diferencia.
Aradaki tek fark, eski iyi Brandon eve her bir sokak çocuğu getirdiğinizde bu konuda bana ne hissettiğimi bile sormadan metanetle karşılamak zorundaydı.
La única diferencia es que, el buen Brandon tiene que agachar la cabeza cada que ustedes traen a un niño descarriado a la casa sin siquiera preguntar como me siento por eso.
Her ne kadar kullarınıza olan bağlılığınızın yararını görsem de sadece Üstat Gawain'la geçirdiğiniz vakti fark etmemek mümkün değil.
A pesar de que es alentador veros tan comprometida con vuestros súbditos, uno no puede evitar darse cuenta del tiempo individual que pasáis con el Maestro Gawain.
Bir yastık doğurmanın ne bölgeye ne de sana bir faydası olmadığının farkındasın.
Os dais cuenta que parir una almohada no sirven al condado ni a vos
Duyguların hayatı dengelemekte ne kadar önemli olduğunun farkındayım.
Me doy cuenta de lo importante que son las emociones... para equilibrar nuestras vidas.
Hayır, Melinda, ne söylediğimin gayet farkındayım.
No, Melinda, sé exactamente lo que estoy diciendo.
Hadi ama, yapma Frank. Ne fark...
Venga ya, Frank. ¿ Qué más da...?
Bunu ne zaman fark ettin?
Kakashi... ¿ desde cuándo tú...?
- Ne dediğinin farkında mısın sen? !
¡ ¿ Comprendes lo que acabas de decir?
Ne dediğinin farkında mısın sen?
¿ Qué estás diciendo?
Tony, bunu başarmak için ne kadar büyük bir güce ihtiyacın olduğunun farkında mısın?
Uh, Tony, ¿ Te has dado cuenta de la cantidad de energía que necesitarías?
- Ne fark edecek?
- Pero eso no importa.
Bu durumun sizin için ne kadar zor olduğunun farkındayım.
Entiendo que tiene que ser duro para ti.
Garsona acı çektirmek bizi ne kadar özlediğimi fark etmemi sağladı.
Atormentar al camarero me ha hecho darme cuenta de lo mucho que nos echo de menos.
Bence bunun ne kadar saçma olduğunun farkında değilsin.
Lo es. No creo que... te des cuenta de lo ridículo que es.
Cyrus, Elizabeth ile değil benimle pazarlık etmek istediğini söyledi. - Ne fark eder ki?
Cyrus dice que quiere negociar conmigo y no con Elizabeth.
- Şu anda aradaki fark ne ki zaten?
No importa. ¿ Cuál es la diferencia llegado a este punto?
Az önce bir şeyin farkına vardım. - Ne?
Oh, me acabo de dar cuenta de algo.
Ne fark eder ki?
¿ Qué importa?
- Ne fark eder ki?
- ¿ Por qué importa eso?
Louis, ne yaptığının farkındayım.
Louis, se lo que estás haciendo,
Ne fark eder ki?
Quiero saber si crees que él lo sabía.
Ne fark eder ki?
Sí, bueno, ¿ qué diferencia hay?
Benden ne kadar çok sır sakladığının farkında mısın?
¿ Cuántos secretos se guardó?
Sence farkına varması için daha ne kadar gitmesi gerekiyor?
¿ Cuánto crees que tarde en darse cuenta?
Ne fark eder ki? Louis'e hiç yapmamak için söz vermiştin.
Le prometiste que no lo harías.
Ama ne kadar iyi bir avukat olduğunu kendi gözlerimle görene kadar fark edemedim.
Pero no me había dado cuenta de lo buen abogado que eras hasta que lo he visto.
Kan, bütün o kutsal aile bağlarınızdan konuşmanız ne fark yaratıyor. Ben onun hakkında sizin hiç bilmeyeceğiniz şeyler bildikten sonra kalbinde en çok ağırlık yapan şeyleri dahi.
Qué diferencia marca la sangre, toda esta charla del vínculo sagrado de la familia cuando sé cosas sobre él que tú nunca sabrás, incluso aquellas que más le pesan en el corazón.
Ha 6, ha 10, ne fark eder?
Seis, diez... ¿ qué más da?
Ne kadar schwiftylensen de fark etmeyecek.
No importa cuánto puedas liarla, Morty.
Jerry, az önce kızımıza ne dediğinin farkında mısın?
¡ Jerry! ¿ Te das cuenta de lo que acabas de decir a nuestra hija? ¡ Lo siento!
Ne yaptığınızın farkında değilsiniz.
No sabe lo que está haciendo.
- Ne zaman fark ettin?
- ¿ Cuando te diste cuenta?
"Ne" diyerek bu konuşmaya devam edeceğimiz olaylar dizisini tetikleyeceğimin farkındayım ama ne?
Sé que un "¿ qué?" desencadenará respuestas para continuar esta conversación, pero... ¿ qué?
Ne kadar saçmaladığınızın farkında mısınız?
¿ Se dan cuenta que parecen locos?
Burada görünmez olmamın tek iyi yanı şu, bu götlerin hiçbiri ne hâlde olduğumun farkında değil.
Supongo que lo bueno de ser invisible aquí es que ninguno de estos idiotas verá que soy un desastre.
Ne fark eder?
¿ Cuál es la diferencia?
Bir evebeyne sahip olduğun için, Ne kadar şanslı olduğunun Farkında değil misin?
¿ Tienes alguna idea de lo afortunado que es tener... una madre en tu vida?
- Ne fark eder.
¿ Qué diferencia hay?
Ne yaptığının farkında mısın sen?
¿ Sabes lo que has hecho?
Deli kraldan ne farkım var?
¿ en qué me diferencio del rey loco?
- Ne fark eder?
¿ Cuál es la diferencia?
Sen bir psikotiksin. Ne yaptığının farkında mısın?
Estás loca de atar. ¿ Te das cuenta de lo que hiciste?
O zaman bilmelisiniz ki, birini cinsel tacizle yanlış suçlamak suçtur ve Travis Tanner'ın kurtulacağınıza ikna etmek için ne dediği fark etmez, kurtulmayacaksınız.
Bueno, entonces también deberías saber que acusar falsamente a alguien de acoso sexual es delito, y no importa lo que Travis Tanner te diga para convencerte de que lo conseguirás, no lo harás.
Genelevlerinizi, barlarınızı, restoranlarınızı, uyuşturucu ticaretinizi ne zaman istersek bitirebileceğimizin farkındasınız.
Se da cuenta de que podemos cerrarle sus burdeles, bares, restaurantes, tráfico de drogas, lo que elijamos.
Önemli olan beni hedef alanlar öldüğümü sanıyor ama bunun gerçek olmadığını fark etmeleri ne kadar sürer kim bilir?
Lo que importa es que la gente que me convirtió en blanco cree que he muerto, ¿ pero quién sabe cuánto tiempo falta para que ellos se den cuenta de que no es verdad?
72 saat ne gibi bir fark yaratacak?
Bueno, ¿ qué diferencia van a suponer 72 horas?
Bunun seni ne kadar suçlu gösterdiğinin farkında mısın?
¿ Te das cuenta de lo culpable que esto te hace parecer?
"Sex and the City'nin yeniden yayınlandığını fark edene dek ped reklâmlarının ne diye böylesine uzun olduğunu merak ediyordum."
- No, no. "Me preguntaba por qué era tan largo un comercial de tampones hasta que me di cuenta que era una repetición de Sex and the City."
Sex and the City'nin yeniden yayınlandığını fark edene dek ped reklâmlarının ne diye böylesine uzun olduğunu merak ediyordum.
Me preguntaba por qué era tan largo un comercial de tampones hasta que me di cuenta que era una repetición de Sex and the City.
ne yapıyorsun 7063
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neon 28
neyi var 56
new york times 63
nero 36
new york 2524
nemo 30
ne yapiyorsun 66
nerdesin 184
neden 17190
neon 28
neyi var 56
new york times 63
nero 36
new york 2524
nemo 30
newt 42
newman 169
nellie 86
newsweek 23
neşter 48
nerede yaşıyorsun 103
nelly 65
new york city 26
ne iş yapıyorsun 139
ne var ne yok 320
newman 169
nellie 86
newsweek 23
neşter 48
nerede yaşıyorsun 103
nelly 65
new york city 26
ne iş yapıyorsun 139
ne var ne yok 320