Hayatın tehlikede Çeviri İspanyolca
693 parallel translation
Hayatın tehlikede. Temple 2, 3, 1, 1'i ara.
Su vida corre peligro, llame a Temple, 2, 3, 1, 1.
Nedenini sorma. Hayatın tehlikede.
- Porque si no morirás.
Senin de hayatın tehlikede.
Fue muerto intentando llevar uno vivo...
Aksi halde, hayatın tehlikede.
De lo contrario su propia vida estará en peligro.
Hayatın tehlikede.
Su vida corre peligro.
- Hayatın tehlikede olur.
Su vida correría peligro.
Çünkü doğruysam, ki öyleyim, hayatın tehlikede.
Porque si no me equivoco, tu vida esta en peligro.
- Hayatın tehlikede değildi.
- Su vida no estuvo en peligro.
Hayatın tehlikede.
Tu vida está en peligro.
Her ne kadar Bay Pasteur'ün çalışmalarını takdir de etsem de insan hayatı ister tehlikede olsun ister olmasın en iyi tıbbi yaklaşımın zıttını yapmadan önce epey tereddüt ederim.
Admiro los trabajos del Sr. Pasteur, pero cuando una vida está en juego, necesito volver a la medicina tradicional.
Bir kadının hayatı tehlikede ve "ne fark eder" diyor.
Peligra una vida y él pregunta : "¿ Y qué importa?"
Bir adamın hayatı tehlikede.
No. La vida de un hombre está en juego.
En sevgili dostum Holmes. Hayatımın tehlikede olduğuna inanmak için her türlü sebebim var. Hâla bana nasıl bildiğimi sorarsan sana mantıklı bir sebep veremem.
'Estimado Sr. Holmes tengo razones para creer que mi vida corre peligro pero si me preguntase por qué, no podría darle una respuesta lógica.
Bayan Nelson, bana cevap vermeden önce lütfen unutmayın ki sadece bir insanın hayatı tehlikede değil yalancı şahitlikten hapse de gönderilebilirsiniz.
Srta. Nelson, antes de responder... recuerde que no sólo está en juego una vida... ¡ sino que puede ir a la cárcel por perjurio!
Rosalind'e, sizi buraya getirmesini rica ettim... çünkü size hayatınızın tehlikede olduğunu söylemek istedim.
Señor Mitty, le pedí a Rosalind que lo trajera porque quería decirle que su vida corre peligro.
Tehlikede olan ününüz değil... burada hayatınız tehlikede.
Aquí, es tu vida la que está en juego.
Hayatın tehlikede.
Su vida está en peligro.
Sanırım bir adamın hayatı tehlikede olması herkesin umurunda olur özellikle de bir altın madenindeyse.
Creo que a cualquiera le preocuparía un hombre en peligro, especialmente en una mina de oro.
Etrafa öyle söylentiler yayacağım ki Edward hayatının tehlikede olduğunu sanacak.
Y haré correr tales profecías... que Eduardo temerá por su vida.
Bir adamın hayatı tehlikede.
Hay una vida en juego.
Kral'ın danışmanı ve Baro'nun önde gelen bir avukatı olarak bazen hayatı tehlikede olan insanları da savunmuşsunuzdur.
Como procurador real, Montagu, y abogado destacado... ha tenido que defender a hombres cuyas vidas peligraban.
Geçmeme izin vermelisiniz Hsu Hsien-sama'nın hayatı tehlikede.
Dejadme entrar, señor Dragón, por favor.. La vida de Hsu Hsien depende de ello.
Hırsız ve katil büyük olasılıkla aynı kişi ve şu anda bu evde ve hayatınız tehlikede olabilir.
El ladrón y el asesino son casi seguro la misma persona y el hecho de estar en esa casa significa que su vida puede estar en grave peligro.
Tehlikede olan yalnız sizin hayatınız değil. Karınızınki de. Leydi Margaret.
No sólo es su vida la que está en juego, sino también la de su esposa, Lady Margaret.
Arkadaşımın hayatı tehlikede olabilir.
Puede que la vida de mi amiga esté en juego.
Bu akşam hayatı tehlikede olan bir kadın mağdurumuz var.
La vida de una mujer está en peligro.
Clement Tonnel, Conde'nin casusu, Anjelik'in zehiri çaldığını biliyordu. - O planlarına kulak misafiri oldu, Bu yüzden onun hayatı tehlikede. Ama, onu elde etmek için, Beni yok etmek gerekliydi..
Clément Tonnel, el espía de Condé, sabía que Angélique lo había robado y oído sobre la conspiración, así que su vida corría peligro, pero, para llegar a ella, yo debía ser eliminado.
Demek istediğim gibi, dümende bizim sağlam ellerimiz olursa güzel gemi Battledore'un fırtına ve kasırgalar içinde yoluna devam edeceğinden ve hayat denizinde tehlikede olanlara sığınılacak bir liman olmayı sürdüreceğinden eminim.
Como iba a decir con nuestras firmes manos al timón confío en que el buen navío Battledore continuará azotando el camino entre tormentas y tempestades dando un puerto seguro a aquellos que peligran en el mar de la vida.
Dediğiniz doğruysa masum bir adamın hayatı tehlikede. Ne yapılabilir?
Señorita Marple, si lo que dice es cierto la vida de un inocente podría estar en juego. ¿ Qué podemos hacer?
- 6 adamın hayatı tehlikede
Hay mucha expectativa por las vidas de seis hombres aún atrapados a bordo.
Bir kahramanın hayatı tehlikede, ama Septime, meyhanesinin derdinde! Her şey olmalı!
¡ La vida de un héroe está en juego y piensa en su café!
Spock'ın hayatı tehlikede değilse de, kalıcı delilikle sonuçlanacak bir beyin hasarı yaşaması olasılığı 0 / 093.
Y, mientras la vida de Spock no corre peligro, hay un 93 % de posibilidades... de que sufra daños cerebrales que le causen la locura permanente.
Kaptan'ın hayatı tehlikede.
La vida del capitán está en peligro.
- Adamın hayatı tehlikede!
- Está en peligro.
Kendi hayatın ya da bir başkasının masum hayatı tehlikede olursa korumaya hazır olursun.
Cuando tu vida esté amenazada o la vida inocente de otro estarás preparado para defenderla.
-... hayatının tehlikede olduğunu söyledi.
Ella siguió diciendo eso.
Hayatınız tehlikede.
Están en peligro.
Beyefendi, bu fotoğraftaki şayet sizseniz en kısa sürede bizi arayın, sadece önemli bir olaya tanıklık ettiğiniz için değil özellikle kendi hayatınız ve sevdiklerinizin hayatı tehlikede olduğu için.
"Señor... si esta es su foto..." "le ruego nos llame lo antes posible, porque..." "... usted fue testigo de acontecimientos importantes... "
İnsanların hayatı tehlikede!
¡ Hay vidas en peligro!
- Bay Altfeld, bana yardım edin, kızınızın hayatı tehlikede. Ama yüzlerce hayat da kurtarabilir. Buna engel olmamalısınız.
Sr. Altfeld, es cierto que, al ayudarme, la vida de su hija corre peligro, pero ella podría salvar cientos de vidas. ¿ Se opondría a eso?
Hayatım tehlikede ve hayatım tehlikedeyse hiçbir anlaşmanın falan önemi yok.
Mi vida está en peligro. No hay ningún contrato en el mundo que valga arriesgar mi vida.
Hayatınız tehlikede.
Su vida corre peligro.
Hayatınız tehlikede miydi?
¿ Estuvieron en peligro de muerte?
Masum bir kadının hayatı tehlikede.
La vida de una mujer inocente está en juego.
Evet. Dinle Pete, burada bir kaç kişi var ama ben Başpiskopos'a hayatının tehlikede olduğunu anlatırken sen de destek yollasana.
Mira, Pete, tenemos hombres aquí pero ven para acá mientras yo le explico la triste realidad al arzobispo.
Ama Ekselansları hayatınız tehlikede!
Pero, Su Excelencia, estará poniendo su vida en peligro.
- Hayatınız tehlikede mi?
- ¿ Su vida corre algún tipo de peligro?
Sizce kadının hayatı tehlikede mi?
Pero, ¿ cree que la dama está en peligro de muerte?
Pek çok hayat tehlikede olduğu için, bu gemiyi ve mürettebatını böyle büyük bir riske atıyorum.
Sólo porque están en juego tantas vidas estoy dispuesto a arriesgar tanto esta nave.
Bütün insanların hayatı tehlikede.
La gente está en peligro.
Sakinleş. Bir insanın hayatı tehlikede.
La vida de un hombre está en peligro.
tehlikedesin 20
tehlikedesiniz 19
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
tehlikedesiniz 19
hayatım 3662
hayatim 33
hayat 236
hayatı 33
hayat devam ediyor 42
hayatımı 47
hayatını 28
hayatımın aşkı 18
hayat nasıl gidiyor 25
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatımda 29
hayatın 30
hayatını yaşa 16
hayata 34
hayat dolu 30
hayat çok kısa 40
hayat kısa 24
hayat güzel 31
hayatta 78
hayatımda 29
hayatın 30
hayatını yaşa 16
hayata 34
hayat dolu 30
hayat çok kısa 40