Olay bu Çeviri İspanyolca
19,782 parallel translation
İşte olay bu!
¡ Pero eso es todo!
Olay bu mu?
¿ Es eso?
- Bu çok büyük olay. - Biliyorum.
- Es... extraordinario.
Bu dünyanın sonu tipinde bir olay.
Esto es el tipo de situación que acaba con el fin del mundo.
Bu olayı halletmeliyiz.
Esta situación debe ser atendida.
Takımla ilgili olay, onu kapatmalıyız, ve bunu öyle bir şekilde yapmalıyız ki bu noktaya gelinirse, insanlar bunu ciddiye aldığımızı anlamalı.
El incidente que sucedió con el equipo, tenemos que cerrarlo, y tenemos que hacerlo de manera que, si sale a la luz, la gente entienda que nos lo tomamos en serio.
Ee bu arada dünkü olay için bir özür dilenmeyecek mi?
Entonces. ¿ Alguien va a pedir disculpas por lo de ayer?
Yani, belki de bu dizinin olayı anlamsız olmasıdır, çaktın?
O sea, tal vez ese sea el punto de la serie, que no tenga sentido, ¿ no?
Anlıyorum ki hepimiz aşırı derecede stres altındayız. Bunun bize bir faydası olmaz. Bu yüzden bu olayı unutmak istiyorum çünkü ben makul bir insanım.
Comprendo que nos encontramos en una tensa situación... fuera de lo común que no saca lo mejor de nosotros, así que estoy dispuesto a olvidar esto.
Bu olay beni hayrete düşürmüştü.
Eso sí que me impactó.
Olay benim bölümün dışında inceleniyor, bu nedenle çok fazla bilgim yok.
Se está llevando el caso fuera de mi división, así que no es que tenga mucha información.
Bu olay yaşandığında neredeydiniz?
¿ Dónde estaba cuando ocurrió?
Diyelim ki bu olayı araştırmayı istiyorum, ne yapacaksınız?
Digamos por un momento que esté interesado en explorar esto.
Evet ama bu karşıt düşünceler Maria Lúcia olayından
Sí, sí, pero este contrapunto de opiniones surgió después
Bu kızı çekersek olay biter, anlamıyor musun?
¿ No te das cuenta de que si filmamos a esa chica, estamos hechos?
Ve bu olayın bedeli neyse, onu ödemeye hazırım. Ama bunu kızıma ödetmeyeceğim.
Si fuera yo, pagaría el precio que fuera pero no dejaré que lo pague mi hija.
Kim bilir, beş dakika daha erken gelseydim belki bu olay yaşanmazdı.
Si hubiera llegado cinco minutos antes, ¿ quién sabe?
Saçlarını sarı yapmadan önce bu olay biraz özgüvenine yardım ediyordu.
Eso le subió un poco la autoestima.
Biliyor musun, bu olayı sana sebzelerin hakkında şikayet edesin diye söylemedim.
No te lo conté para que te enojaras por tus verduras.
Ben de, sanırım bu biraz kültürel şeylerin olayı, anlarsın ya?
Yo tampoco, pero creo que de eso se trata esto de lo cultural, ¿ me explico?
Bu saldırı olayı öğrenilirse biraz sorun olur.
Si nos encontramos involucrados en un caso de asalto, es molesto.
Ve Katolik bir çocuk için, bu çok tehlikeli bir olay.
Y, para un chico católico, eso es algo peligroso.
Yani, Castle ve ailesi bu gazetede çıkmadıysa demek ki birileri bu olayı örtbas etmek istiyor.
Si los Castle no aparecen aquí, alguien quiere mantenerlo en silencio.
O zaman bu beyefendi beni dövmezse gecenin ilk öpücüğünü veren ben olayım.
Entonces, a menos que este buen caballero se me haya adelantado, permítame ser el primero que la bese esta noche.
Tepedeki adamın peşindelerdi bütün bu olayı düzenleyen adamın. Kim o?
Estaban detrás del jefe, el hombre que organizó todo el asunto.
Bu olayın ayrıntılarını kimseyle paylaşma.
No comente los detalles de esto.
Mafyayı çökertmeye çalışmak veya gizli bir emlak işini durdurmaya çalışmak başka şeyler. Ama bu olay var ya...
Una cosa es intentar enfrentarse a la mafia o frenar un negocio inmobiliario turbio.
Bu olayı öylece örtbas edecekler, değil mi?
Simplemente van a tapar todo esto, ¿ no?
Doktor Palmer çekirdekli süpernovayı devre dışı bırakacak ki bu da sıra dışı bir olay yaratacaktır.
El Dr. Palmer desactivará la supernova contenida en el núcleo, lo cual creará un evento anómalo.
İsmin, bütün bu Lucifer olayı falan. - Arzular da süper gücün sanırım.
El nombre, todo el asunto de Lucifer, y el deseo como su superpotencia.
Bu bütün iyilik olayı hakkında.
Por lo tanto, todo este asunto favor.
Bu olayı ciddiye alsan iyi olur.
Es mejor empezar a tomar en serio este caso.
Peki, o zaman bu başıma gelmiş en kötü olay.
Bueno, entonces esto es verdaderamente lo más malvado que jamás me ha pasado.
Anladım, anladım. ısmin, bütün bu Lucifer olayı falan. Arzular da süper gücün sanırım.
Ya lo entiendo, el nombre, todo eso de Lucifer y el deseo es como tu superpoder.
Bu olayın merkezi sen değilsin!
Esto no es acerca de usted!
Bu olay artık polise kaldı.
Esto es un asunto de la policía.
Bütün bu motora binme olayı yüzünden prostatlarım şişti.
Todo esto los conductores de motocicletas de mi próstata agrandada. Es desagradable.
Bu bitmek bilmeyen oturma, bir şeylerin olmasını bekleme olayı.
Este sentados alrededor sin fin, esperando que algo suceda.
Bu aptalca Şeytan olayına bulaşmış olsa bile, kendini kurban etmezdi.
Es decir, incluso si ella estaba en esta cosa estupida Diablo, no se habria sacrificado.
Yoksa savunmasız kalma olayıyla ilgili mi bu?
Espera, ¿ es por eso que la vulnerabilidad?
Bu olay tamamen düzmece!
Todo esto es una farsa!
Bu olay tamamen şaka gibi zaten.
Es decir, todo el asunto es una broma.
Bu olay bir soygunsa failimiz polisler kokusunu almadan paraya çevirmek isteyecektir. Ben de yerel rehin dükkanlarını arayıp...
Si se trataba de un robo, va a nuestra perp querer sacar dinero antes de que llegue la policía viento del este, así que voy a llamar a las casas de empeño locales...
Biliyor musun, bu olay bana bir çocuğun lisede imza atarken...
Eso me recuerda a un compañero de secundaria que sabía firmar usando la...
Seninle bu olayın üstünden çok hızlı geçtiğimi düşünüyorum.
Creo que no hablamos de ese incidente el tiempo suficiente.
Gerçi sonra tüm bu siktiğimin seslerini çıkartmaya başladı, ve sonra Bay Aimes geldi ve olay polisiyelik oldu.
Entonces empieza a hacer todo ese ruido, y luego vinieron y casi suspenden mi culo.
Tarihte bu olay "Washita Katliamı" olarak geçmektedir.
Se la conocerá como la Masacre de Washita.
Batıda yıllardır süren karmaşadan sonra Başkan Grant bu olayın Amerika'yı yeni bir döneme sokacağını biliyordu.
Tras años de agitación en el oeste, el presidente Grant sabe que esto coloca a América en la cúspide de una nueva era.
Bu olay tarihe "1873 paniği" olarak geçmiştir.
Es la crisis que llegó a conocerse como el Pánico de 1873.
Custer bu olayı önüne gelen bir fırsat olarak görüyordu.
Custer se ve a sí mismo como el hombre que tiene la oportunidad.
Grant, Yarbay George Armstrong Custer'ı son savaşı yönetmesi için görevlendirmişti. Bu olay tarihi tamamen değiştirecekti.
Grant envía al Teniente Coronel George Armstrong Custer para liderar la batalla final por la tierra que cambiará el rumbo de la historia.