Sen o değilsin Çeviri İspanyolca
1,160 parallel translation
Sen o değilsin, Angel.
No eres como él, Ángel.
Ama sen o değilsin...
Pero tú no eres Ka- -
İskandinavları sevmem, sen de o tipte değilsin.
No me gustan las nórdicas, pero Vd. no tiene nada de nórdica.
Son görüşümden bu yana biri bitirmiş işini ama o bitiren sen değilsin.
La han desvirgado desde la última vez que la vi y no fue Ud.
Sen başarısızlık abidesi falan değilsin. Hele çirkin ya da iğrenç hiç değilsin.
Tú no eres un error, ni tampoco eres repulsiva o rara...
Sen işe aldığımız o sıradan tiplerden değilsin.
- Es distinto a los que están aquí.
O sen değilsin.
No eres tú.
Öldüremeyeceğim tek telepat var. O telepat da sen değilsin.
Hay un telépata que no puedo matar, pero nadie dijo nada respecto a ti.
- Sen o kedi değilsin!
Tú no eres la gatita.
Biri suçlanacaksa o sen değilsin. İlk vuruş için değil belki ama... ya ikincisi... ve üçüncüsü ve dördüncüsü... - Haklı bir sebebi vardı.
los fantasmas no se comen a la gente tu no tienes la culpa alguien la tiene pero no tu no por la primera apuñalada, por la segunda y la tercera y la cuarta
- Haklıysam o gün evi arayan başka birileri daha olmuş, sadece sen değilsin.
- Si no me equivoco... otras personas llamaron a mi casa ese día, no sólo tú.
Biliyorsun, Gadget, senin ailende bir dedektif var... ve o sen değilsin.
Sabes, Gadget, existe un verdadero detective en tu familia, pero no eres tú.
- Sen o adam değilsin.
- ¿ Qué? - Ud. no es ese hombre.
Sen o zaman bir keşiş değilsin?
¿ Entonces no eres un monje?
Demek sen melek değilsin, öyle mi?
Así que no eres un ángel ¿ o sí?
Tabii. O Joey değil. O adam da sen değilsin.
Claro, y el chico no eres tú y no hablas de tu relación con ella igual que todo escritor narciso de la historia.
Eğer o kadar güçlüyse, sen nasıl oluyor da daha çok endişeli değilsin?
Si tiene ese poder, ¿ Cómo vienes sin consultármelo?
Konu sen değilsin, o.
Esto no se trata de ti Ben, se trata de ella.
Sen gerçekten o değilsin, değil mi?
Realmente no eres él, ¿ verdad?
Sen de o kadar kötü değilsin.
Tú tampoco lo haces mal.
Sen o işe yaramazlardan biri değilsin.
Uno de ustedes no es inútil
Grace. Sen bir tanık değilsin, o yargıç değil, bu da bir duruşma değil. Sen de avukat değilsin.
Grace, no eres una testigo, él no es juez, este no es un juicio y tú no eres abogada.
Zeyna... sen o zamanlar olduğun kişiyle aynı değilsin.
Xena, no eres la misma persona que eras antes.
Hayır. O sen değilsin.
No, no eres la elegida.
O bir köle değil, sen de satıcı değilsin.
Él no es un esclavo y ustedes no son mercaderes.
- O zaman... sen evli değilsin?
- Entonces ¿ No estas casado?
Ve o sen değilsin.
Y ése no serás tú.
Sen nasılsa bu durumda değilsin o yüzden sus.
Tranquilo, nunca vivirás así. Continúa.
Bu çok güzeldi, aslında o kadar da kötü biri değilsin sen.
Bueno, eso fue lindo. No eres tan malo después de todo.
Sen Romi değilsin, o Romi değil! - Bunu söylemiştim!
- Tú no eres Romy, No puede ser Romi
Ama o sen değilsin.
Ella no eres tú.
Sen o değilsin.
No eres él.
O sen değilsin.
Tú no eres él.
O kahrolası şeyin sahibi sen değilsin. Onu istiyorum. Ona ihtiyacım var.
Si ni siquiera eres el dueño de la maldita cosa, y yo la quiero, la necesito.
Sen aylak dolaşacak biri değilsin...
O sea, no es que seas el típico gandul, pero...
O hasta, sen değilsin, buna ne dersin?
Ella está enferma y tú no. ¿ Qué te parece?
O kişi sen değilsin!
¡ Y no es usted!
O sen değilsin. O Hyde.
Es Hyde.
Sen o kızlarla sadece birlikte olmak isteyen iğrenç insanlardan değilsin?
No eres uno de esos cretinos que sólo está interesado en conquistar chicas.
Peter, o sen değilsin.
Ese no eres tú, Peter.
Aslında onun ölmesini sağlayan sen değilsin... o... bendim.
Como puedes ver, Aeryn, en realidad no fuiste tú quien la mató... fui yo.
Ya, harika, sen o adam değilsin.
Genial. Tú no eres el tipo
Sen o adam değilsin. Seninle konuşmam gerek.
No eres el tipo... con el que necesito hablar
- Hayır o sen değilsin
No seas engañoso
Ve sen "o kadar da masum değilsin."
Y tú no eres tan inocente.
Üstüne baska bir sey çekmen gerekiyordu çünkü artik o evli, ve sen sig bir pislik degilsin.
Tuviste que grabarle encima... porque ahora está casada. Y porque no eres un maldito ser superficial.
Sen ona borçlu değilsin ; o sana borçlu.
No le debes nada, él te debe a tí.
- O halde canavar sen değilsin?
– ¿ Y tú no eres el monstruo?
Sen de o kadar iyi değilsin, biliyorsun.
No eres tan grandioso, sabes.
O zaman sen gerçek bir polis değilsin.
O sea tú no eres un policía de verdad.
O sen değilsin.
Esa no eres tú.
sen öyle san 131
sen osun 16
sen oku 28
sen öyle diyorsan 53
sen olmasaydın 39
sen öldürdün 24
sen orada kal 30
sen o 37
sen olamazsın 19
sen otur 63
sen osun 16
sen oku 28
sen öyle diyorsan 53
sen olmasaydın 39
sen öldürdün 24
sen orada kal 30
sen o 37
sen olamazsın 19
sen otur 63