Söylesene bana Çeviri İspanyolca
406 parallel translation
Hey kadın, söylesene bana, biz neden hiç evlenmedik?
¿ No tienes nada que hacer? ¿ Por qué me casaría contigo?
Söylesene bana, resimleri kadar tatlı mı?
Dígame, ¿ es tan bonita como en las fotos?
İngiliz, söylesene bana çok kadınla beraber oldun mu?
Inglés, dime, ¿ has conocido a muchas mujeres?
Ben de aynı fikirdeyim,... söylesene bana, Miles'la niçin anlaştın?
Me imaginé que lo era, es por eso que estoy aquí. ¿ Cuál fue tu trato con Miles?
Kim senin gibi bir aslanı takip etmekten korkar ki, söylesene bana.
¿ Temen seguir a Temujin, que es inigualable en la batalla?
O halde neden intikam almamı engelliyorsun, söylesene bana?
Ahora me frustras y dilatas más nuestra venganza.
Sam, epeyce tuhaf davranışlar sergiliyor. Söylesene bana, sana nasıl davranıyor?
Dígame, ¿ cómo la trata?
İmza, MacNamara. " Senin şaka anlayışın bu mu, söylesene bana?
"Firmado, MacNamara". ¿ Le parece una broma?
Söylesene bana profesörü neden kaçırdılar?
-... ¿ por qué han ido a por el profesor?
Doğruyu söylesene bana artık.
Dime la verdad...
Söylesene bana, biz ne yapacağız?
¿ Y ahora que vas a hacer? ¡ Idiota torpe!
Söylesene bana, sen, Fuentes ve diğerleri ne istiyorsunuz?
¿ Qué es lo que quieren tú, Julio, y los demás?
Allah aşkına söylesene bana, insanları birbirine satmanın yolunu yöntemini buldun mu?
¿ Has encontrado la forma de vendemos a todos entre todos?
Söylesene bana.
Dime.
Söylesene bana...
Dígame.
Hakikatte nelerin olup nelerin olamayacağını söylesene bana.
Díme la verdad de lo que puede o no ser.
Söylesene bana, Dadı, küçük hanımımızı nasıl buluyorsun?
Dime, nana, ¿ qué opinas de nuestra dama?
Söylesene bana, Tobi.
Decidme, Dobi.
Söylesene, Alexei, hala bana düşkün müsün?
Decidme, Alexei, ¿ aún me tenéis afecto?
- Bak, Bana herkesin niye beni alel acele Toronto'ya göndermek istediğini söylesene?
Mira, ¿ quieres decirme por qué todo el mundo quiere que regrese a Toronto?
Söylesene Joe, niye serbest çalışmayı bırakıp bana çalışmıyorsun?
Dime, Joe ¿ por qué no lo dejas y trabajas para mí?
Söylesene, bir hakimi öldürürsem ne yaparlar bana?
¿ Sabe que me harian si matara a un juez?
Söylesene, bana vereceğin o şey ne demiştin?
Dime, que era eso que dijiste me darías?
Bana babanızın sözlerini yine söylesene.
Vuelve a decirme las palabras que te dijo tu padre.
Bana tekrar söylesene.
Simplemente recuérdeme.
Doktor, bana dün söylediğini söylesene. Ne kadar aptal olduğunu.
Doc, ¿ puede decirle lo que me dijo la otra noche sobre lo estúpido que es?
Aldo, söylesene, bana kızgın mısın?
Aldo, dime si te has enfadado por culpa mía.
Söylesene Ann bana ihtiyacın olduğunu söylerken, bana mı yoksa sevgime mi ihtiyacın vardı?
Dime algo, Ann. Cuando dices que me necesitas ¿ es a mí a quien necesitas o sólo mi amor?
Bana hos bir seyler söylesene.
Ahora dime tú algo agradable.
- Söylesene Annie. Niçin hep elmalarının bana şans getirdiğine inanıyorum?
Annie, ¿ me dirás por qué creo siempre que tus manzanas me traen suerte?
Sophie, söylesene neden bana karşı bu kadar kabasın?
Sophie, dime, ¿ por qué eres tan grosera?
Bana bir şey söylesene.
Dime una cosa.
Az önce bana söylediğin şeyi çok daha önceden söylemeliydin. Söylesene.
Lo que me acabas de decir, deberías haberlo dicho antes.
Bana kabahat bulacağına söylesene Küçük Eleanor'un toplum içinde öyle davranmasına izin vermen nasıl görünmüştür?
Antes de que empieces a repartir culpas ¿ qué crees que pareció el comportamiento de Eleanor en público?
Bana söylesene şunu!
¡ Sólo eso!
Söylesene, bu kartal bana neden saldırdı?
Digan, porqué ese águila me atacó?
Bana ilginç bulduğun bir şeyler söylesene.
Dime algo que te parezca interesante.
Söylesene, yaşlandığım zaman bana kim bakacak?
¿ Quién va a cuidar de mí cuando sea viejo? ¿ Lo harás tú, pajarito?
Söylesene, bana öyle geliyor ki, şu sıralar hanımlara fazla bakıyorsun.
Me parece que estás viendo a muchas mujeres.
Zezé, bana "Küçük Kulübe" yi söylesene.
Zezé, cántame "Casita Pequeñita".
Bana onun adını söylesene?
Dígame, ¿ cómo se llama?
Bana, huzur içinde yalnız bırakılmanın yolunu söylesene.
Dime qué tengo que hacer para que me dejéis en paz.
Bana şarkı söylesene, lütfen.
Cántame por favor.
Bana söylesene!
¿ Me lo puedes decir?
Marlowe, bana söylesene, neden basit bir soruya cevap veremiyorsun?
Dígame, Marlowe, ¿ por qué no puede contestar a una simple pregunta?
Bana söylesene, gerçekten Stacey evli mi?
Por cierto... Stacey no está casada.
Söylesene, etrafta dolaşıp bana tüm gün patronluk mu taslıyorsun?
¿ Vas a darme órdenes, Edie? ¿ Toda la tarde?
Bana evimi özleten şu şarkıyı söylesene.
Cántanos esa canción de tu tierra que me trae la melancolía de la mía.
Bana cesaret verecek bir şeyler söylesene.
Oh, tengo que salir. Diga algo que me levante el ánimo, deprisa.
Bana şunu söylesene neden senin gibi insanların sorunları benim gibilerinkinden daha önemli görünüyor?
Dime una cosa. ¿ Por qué los problemas de la gente como tú parecen más importantes que los míos?
Bana söylesene.
Dímelo a mí.
bana 1773
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana bunu yapma 64
bana yardım et 686
bana uyar 325
bana ne 176
bana yalan söyleme 146
bana göre 203
bana bak 1395
bana öyle bakma 161
bana gel 139
bana yalan söyledin 158
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana bir bak 53
bana bir sigara ver 29
bana güven 272
bana biraz para ver 28
bana sorma 88
bana biraz zaman ver 38
bana ver 290
bana biraz su ver 19
bana bir bira ver 21
bana bir bak 53