English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İspanyolca / [ S ] / Söyleyeceksin

Söyleyeceksin Çeviri İspanyolca

4,831 parallel translation
Sana birkaç polis ismi söyleyeceğiz ve sen de hangi suç ya da suçları işlediklerini söyleyeceksin.
Vamos a nombrar a unos agentes de policía y nos va a decir que crimen o crímenes cometieron.
İçeride, dışarıdan daha fazla faydalı olabileceğimi mi söyleyeceksin?
¿ Me vas a decir que podría haber hecho más bien desde dentro que desde fuera?
Hayır, "Tutt'al piu" yu söyleyeceksin. Aynen annemin öğrettiği gibi.
No, canta "Tutt'al piu" como te enseñó mamá.
Patty Pravo şarkısı söyleyeceksin.
Tú cantas de Patty Pravo.
"Tutt'al piu" yu söyleyeceksin, anladın mı?
Tú cantas "Tutt'al piu", ¿ entendido?
Peki, bize ne söyleyeceksin?
¿ Y qué vas a cantar?
Ama bana oyununun ne olduğunu söyleyeceksin yoksa yemin ederim seni aşağı düşürürüm.
Pero usted me dice cual es tu juego, O te lo juro, Voy a dejarte.
Sen söyleyeceksin.
Vas a decirle.
Ciddi gözükmeye çalışıyorsun sonra FBI'ın aradığını benim davamın konuşulduğunu ve herşeyin bittiğini söyleyeceksin.
Te haces el serio, luego me cuentas cómo han discutido entre el director del FBI y el Fiscal General por mi caso, y que no fue tan fácil como pensaban.
Şimdi bana Lavar'ın oğlunun nerede olduğunu söyleyeceksin.
Ahora me vas a decir dónde está el hijo de Lavar.
Vega'yla konuşur konuşmaz benimle bağış gecesinde buluşup yeni emirlerini bana söyleyeceksin.
Tan pronto como hables con Vega, vendrás a buscarme al baile y me darás sus instrucciones.
Buraya geldiğinde ona tekrar fikrini değiştirdiğini söyleyeceksin.
Cuando ella llegue. Le dirá que cambió de parecer de nuevo.
Onu asla bırakmayacağını söyleyeceksin.
Ud. le dice que nunca la dejará ir.
Tamam, geldiklerinde şunu söyleyeceksin.
Cuando vengan, esto es lo que dirás...
Ve ona yorgun olduğunu söyleyeceksin.
Le vas a decir que estás cansado.
Çok ama çok yorgun olduğunu söyleyeceksin.
Le vas a decir que estas muy, muy cansado.
- Sen söyleyeceksin şerefsiz.
Dímelo tú, hijo de puta.
Ama bildiğim şey şu ki, Linda'yı arayıp ona ödeneği kabul ettiğini söyleyeceksin.
Lo que sí sé es que llamarás a Linda para decirle que aceptarás los subsidios.
Gerçekten Erlich'e gidip milyon dolarlar alamayacağını mı söyleyeceksin?
Entonces, ¿ en serio estás a punto de decirle a Erlich que no recibirá su millón?
Ne, takım elbise giymek istemediğimi ona mı söyleyeceksin?
¿ Qué, le vas a contar que no quiero ponerme un traje?
- Onlara her şeyi söyleyeceksin çünkü sana işkence edecekler.
- Se lo contará todo, porque le torturarán.
Bana Amber'in kaçırılmasıyla nasıl bir ilgim olduğunu söyleyeceksin.
Así que dime como estoy conectada a alejar a Amber.
Minibüsünüzün T Roy'un evinden çalınan şeylerle dolu olmadığını mı söyleyeceksin?
¿ Quieres decirme que vuestra furgoneta no estaba llena de cosas de valor de la casa de T-Roy?
- Söyleyeceksin!
- ¡ Dígaselo!
Gözümün içine baka baka bir madde istismarı problemin olmadığını mı söyleyeceksin?
¿ Vas a decirme que no tienes un problema de abuso de sustancias?
Gözümün içine baka baka bir madde istismarı problemin olmadığını mı söyleyeceksin?
¿ Vas a mirarme a los ojos y decirme que no tienes un problema de abuso de sustancias?
- Söyleyeceksin.
- en lo que vas a contarnos.
Ama önce bana neden moralinin bozuk olduğunu söyleyeceksin.
Pero primero me contarás qué te pasa.
Ciddi ciddi finansal sorunlarımızı aşmanın tek yolunun zenci bir cerrah almak olduğunu mu söyleyeceksin?
¿ Entonces va a decirme que la forma de salir de nuestros problemas financieros es contratando a un cirujano negro?
Söyleyeceksin!
¡ Va a hablar conmigo!
Ona nasıl söyleyeceksin?
Espera. Espera.
Ona ne söyleyeceksin?
¿ Qué le vas a decir?
Evet, şimdi de sen bana her şeyi söyleyeceksin.
Sí y tú me vas a decir el resto.
Çabuk söyleyeceksin çünkü Logan bir saate kadar burada olacak.
Rápido, porque Logan Sanders va a estar aquí en una hora.
Dokunulmazlığı bozduysan hakime ne söyleyeceksin?
Si quebrantaste el privilegio cliente-abogado, ¿ qué le vas a decir al juez?
Numaraların anlamını ne zaman söyleyeceksin?
¿ Cuándo vas a enseñarme lo que significan los números?
Birşey mi söyleyeceksin Olivia?
¿ Tenías algo que decir, Olivia?
Gerçekten orada durup bir Luduan'a yalan mı söyleyeceksin?
¿ De verdad vas a quedarte ahí y mentirle a una luduan?
Neler olduğunu bana ne zaman söyleyeceksin Ghost?
¿ Cuando me dirás qué sucede, Ghost?
Madem yalan söyleyeceksin, bari ondan iyisini yap.
Si vas a mentir, hazlo mejor.
- Ne söyleyeceksin?
- ¿ Qué sucede?
Ne söyleyeceksin?
¿ Decirme qué?
Ne söyleyeceksin ki?
¿ Qué vas a decir?
Şimdi, içeri döneceksin, taksici ve onlara kardeşimiz Styx'i serbest bırakmalarını söyleyeceksin yoksa bütün bu yeri yakarız.
Ahora, usted va a entrar, taxi hombre, y les dices que liberar nuestro hermano Styx... o vamos a encendemos todo este lugar en el fuego.
Sen bize anahtarın nerede olduğunu söyleyeceksin.
Tú... Nos vas a decir...
Arthur, ne söyleyeceksin bakalım?
Arthur, ¿ qué puedes decirme?
Ne söyleyeceksin?
¿ Qué vas a cantar?
30 saniye içinde paketlerin geri kalanlarının nerede olduğunu bize söyleyeceksin. Yoksa korktuğun her şey başına gelmek üzere.
Nos vas a decir donde está el resto de esos paquetes en los próximos 30 segundos... o todo lo que siempre has temido estará a punto de pasar.
- Sen söyleyeceksin. - Alacağım malım fiyatını kendimmi söyleyeceğim?
Dime tu.
Harika söyleyeceksin.
Vas a estar genial.
Ama siparişi verirken okunduğu gibi değil yazıldığı gibi söyleyeceksin.
Pero tendras que ordenarla, y cuando la pidas tienes que decir que quieres jalapeños extra.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]