Yalan bu Çeviri İspanyolca
5,671 parallel translation
Yalan bu!
¡ Eso es mentira!
Makine ne diyor? Bu bir yalan makinesi hanımefendi, Magic 8-Ball değil.
Es un polígrafo, señora, no una bola ocho mágica.
Yalan değil bu.
- No es una mentira.
Size bu ufak sürprizi yaşattığım için özür diliyorum ama sizi temin ederim ki bunu şov olsun diye yapmadım ama işin içinde şovmenlik hiç yok dersem yalan söylemiş olurum.
Ahora tengo que pedir disculpas por esta pequeña sorpresa que les traigo, pero puedo asegurarles que no es solo teatralidad, aunque mentiría si dijera que no hay una parte de eso.
Bu yüzden yalan söylediler, aldattılar.
Así que mintieron y engañaron.
Bu yalanın çok fazla uzağını anlamak için daha ne kadar zeki olman gerekiyor?
¿ Qué más inteligente tienes que ser para darte cuenta que esta mentira ya llegó muy lejos?
Ve bu yalan konusunda yeterince acı çektiğini düşünmeseydim çok öfkeli olurdum.
Y si no pensara que ya la pasaste bastante mal por esa mentira, estaría furiosa.
Bu nedenle yalan tespit testlerini iki katına çıkardılar.
Por eso han doblado la cantidad de veces de las pruebas del detector.
- Ama bu yalan.
Pero es mentira.
Bu şartlar altında bana yalan söylememeni tavsiye ederim.
Bajo estas circunstancias, te aconsejo que no me mientas.
Ali'nin telefonuna bir masaj gelmiş, polis istasyonunda... cüzdanını açtığında görmüş, Holbrook'a da bu yüzden yalan söylemiş.
Ali recibió un mensaje en su móvil, lo vio cuando abrió su bolso en la comisaría, por eso le mintió a Holbrook.
Biz... bu rehabilitasyon gezisi işinin... kocaman bir yalan olduğunu başından beri biliyorduk.
Sabemos que su visita para rehabilitarse fue una gran mentira.
Bu doğru olabilir. Ama muhtemelen yalan.
Puede que sí o puede que no, pero probablemente sea mentira.
Peter, bu kadar yalan yeter!
Peter, basta de mentiras.
- Bu çok çirkin bir yalan.
- Eso es una vulgar mentira.
İşte bu yüzden Hansur'un yalan söylediğine inanıyoruz.
No lo hacen. Es por eso que creemos Hansur está mintiendo.
Bu durumda neden yalan söylesin ki?
¿ Para qué iba a mentir ahora?
Burada oturup insanlara yalan söylemek istemiyorum Jane. Bu böyle bir şey değil.
No quiero mentirle a la gente, porque no se trata de eso.
Bu, sen işe alım mülakatında yalan söylediğin için bir sorun haline geldi.
Bueno, se convierte en un problema cuando mientes durante tu admisión.
Bu yüzden güvenlik mülakatında yalan söyledin. Çünkü aslında onunla, konuyla alakalı bir şekilde tanışmadınız.
Por eso mentiste en la entrevista de admisión, porque el que lo conocieses no era un hecho relevante.
Bu anlaşmayı oturup deliliklerini cafcaflı bir şekilde anlatıp sonra da Hanna Dean'in cinayetindeki rolün hakkında yalan söyle diye önermedik.
No le ofrecimos este acuerdo para sentarnos aquí a oírlo decir locuras y luego mentir sobre su rol en el asesinato de Hanna Dean.
Bu bir yalan. HiçsaSirmadim.
Bueno, eso es mentira.
Bu kadınların cinsel saldırıya uğradığı hakkında yalan söylememesi gereken çok güçlü bir kanıt, ama siz söylüyorsunuz.
Existen pruebas abrumadoras que proclaman que las mujeres no mienten sobre que han sido acosadas sexualmente, pero usted miente.
Bu yüzden yalan söyledigini biliyorum.
Por eso sé que ella miente.
Kalpsiz biri olduğum için değil. Gerçi bu tartışıIır. Sebebi, müvekkillerimin, bu odadaki herkes gibi, yalan söylemesi.
Y no es porque no tenga corazón, aunque eso es tema de debate, sino porque mis clientes, como todos en esta clase, mienten.
- Bu yalan söylemekten farklı ama.
- Pero eso es diferente a mentirte.
Çünkü eski sevgililerimizin hepsinden konuştuk ve sen bir erkekten hiç bahsetmedin. Bana yalan gibi geldi bu.
Porque hablamos acerca de nuestros ex, y tú nunca mencionaste a un chico, lo cual se le acerca a mentir.
Bu yalan.
Eso es una puta mentira.
- Bu bir yalan.
Eso es una mentira.
Bak, yani, Birkaç dakikalığına bunu yaparken bir sıkıntı yoktu, fakat akşam... yemeği boyunca bu yalanı sürdürmeyi düşünmüyorum.
Mira, quiero decir, hacer eso por unos minutos es una cosa, pero no creo que pueda mentirle a mi mamá toda la cena.
Düğünden dolayı çok gerilmiştim bu hafta ancak bunu bana verebilecek kadın kalbimi de bilen kadın olmalı. Bak, yalan söylemeyeceğim.
Mira, no voy a mentir.
Bu yalan söylemek değil midir?
¿ No es mentir?
Evet alıkoyma ve yalan hatta hainlik bile bu işte var.
Hay retención y mentira, y sí, incluso traición pasando por aquí...
Sanığın hakkında yalan söylemek, bu hiç iyi değil.
Mentir sobre tu coartada nunca es algo bueno.
Bu kadar yalan yeter, evlat.
Basta de mentiras, chico.
Bu konuda da yalan söylediği anlamına gelmez ki bu.
No significa necesariamente que mintiera sobre esto.
Tabii ki bize kalp rahatsızlığın olmadığını ve bu yüzden de kurumuna yalan söylemediğini söylemeyeceksen bu durumumuzu değiştirmeyecek.
A menos que no sea que digas que no tienes una condición cardíaca y por tanto no has estado engañando a la Agencia, no va a cambiar nada.
Beni bu davadan uzaklaştırmak için niye yalan söyledin?
¿ Por qué me mentiste para sacarme de este caso?
Bu yalan.
Esa es una maldita mentira.
Bu olamaz. Şerefsizin biri yalan söylediği için değil.
Eso no puede ocurrir, no porque un imbécil está contando mentiras.
Haydi ama, bu kadar yalan yeter.
Vamos. Suficiente con las mentiras.
Bu konuda yalan söyledim, üzgünüm.
Siento haber mentido sobre ello.
David'in duruşmasında kimin yalan ifade verdiğini hala bilmiyoruz, ama bu adamı tatmin etmek için verildiğini biliyoruz.
Aún no sabemos quién testificó en falso en el juicio de David, pero sabemos que fue para satisfacer a este hombre.
Art Trucco David Allen'in bu cinayeti üstlenmesine bilmediğimiz nedenlerle ihtiyacı olan bir senatör, bu nedenle mahkemede birisini yalan söylemeye ikna etti.
Art Trucco es un senador del estado, quien por razones que necesitamos descubrir, necesitaba que David Allen pagara por este asesinato, tanto que convenció a alguien para que mintiera en el estrado.
- Bu berbat bir yalan.
- Eso es una mentira indignante.
Gerçeği arıyor istiyor gibi yapıyor, ki bu bir yalan.
Finge que quiere descubrir la verdad, lo que es metira.
Beni öptü. Bu yüzden sana yalan söyleyecektim.
Me besó... para que te mintiera.
Bu dünyanın Kubbe hakkında yalan söylediğine dair internet sitem.
Bueno, es mi sitio web para decirle al mundo que mintió sobre la cúpula.
Bu bana söyleyeceğin son yalan olacak dostum.
Es la última vez que me mientes, amigo.
- İşini kaybedersin ve bu durumda eşine yalan söylersin.
Pierde tu trabajo, y de paso, miente a tu mujer ".
- Bu kalçalar yalan söylemez.
Estas caderas no mienten.